Berat Albayrak’a özür borcumuz

YORUM | LEVENT KENEZ 

Bilmiyorum farkında mısınız ama Berat Albayrak gittikten sonra her şey ama her şey kötüye gitti ve bir daha iki yakamız bir araya gelmedi. Haksızca eleştirdiğimiz ve hatta ben dahil hakaretler ettiğimiz Sayın Albayrak’ın yeri hiçbir zaman doldurulamadı. Ekonomideki tespit ve icraatlarının ne kadar haklı olduğunu şu an ki perişan ve sersefil halimizde, enerji alanında nasıl bir vizyoner olduğunu da Ukrayna-Rusya savaşında bir kez daha görmüş olmadık mı?

İşte böyle bir pişmanlıkla Sayın Albayrak’ın son kitabını daha doğrusu ilk ve son kitabını okumak için arayışlara girdim. Kayınpederinin sahibi olduğu abisinin yönettiği kitabevinden çıktığı için önce onun sayfasına baktım belki e-kitap olarak satın alabilirim diye. Biliyorum internetten sipariş kendisinin de tercihi olurdu. 

BU YAZIYI YOUTUBE’DA İZLEYEBİLİRSİNİZ ⤵️

Maalesef orada yoktu. Sonra Sayın Albayrak’ın sosyal medya hesaplarına bakayım dedim belki orada bir bilgi paylaşmıştır diye ama kendisinin hiçbir sosyal medya hesabı kalmamış. Instagram bile kapanmış. Son çare olsa olsa Amazon’da vardır diyerek “Berat Albayrak” ve “Amazon” diyerek arattım. Aman Ya Rabbim, karşıma çıkan ürünleri görünce ne kadar kötü insan var, nasıl iftira atacaklarını şaşırmış diyerek abisinin gazetelerinden ve sosyal medyada maaşlarını TL üzerinden alanların ekledikleri sayfalarla şimdilik yetinmek zorunda kaldım. Ama Türkiye’den ilk gelenle siparişim baki olmak üzere korsan okumak zorunda kaldığım kısımlar bile şu ana kadar bütün düşünce sistematiğimi değiştirdi. 3 euro’luk bir kitap nelere kadir.

Zamanında şive taklidi yapıp kendisini gülünç duruma düşürmeyi göze alma pahasına ciltler dolusu ekonomi bilgilerini halk seviyesine indirip bir hap gibi bize sunan Albayrak bu kez akademisyen ve olgun bir devlet adamı şapkası ile karşımızda. 

Ama ben en çok kendisinin mücadele verdiği ve bence eğer kendisi görevde kalsaydı asla bu seviyede kalmayacak döviz kuru üzerinden ülkemize yapılan saldırılar ile alakalı ne düşünüyor onu merak ettim. Sağolsun onun ile ilgili sayfalara da ulaşabildim. Biraz kassam kitabın tamamına ulaşacaktım ama  Türkiye’den gelene kadar 2 euro olacak, utandım.

“Ağustos 2018 ve Mart 2019 kur saldırıları” başlığı taşıyan bölümde sayın Albayrak kapalı kapılar ardında neler döndüğünü bir bir anlatıyor. Detaylara girmeden önce belirtmeliyim ki bütün icraatları anlatırken hep biz kelimesini tercih etmesi sadece mütevazılığından değil aynı zamanda bir  takım oyuncusu olmayı ne kadar benimsediğinden. Bu takım çalışması kitabın tamamında kendisini hissettiriyor.

Ama kitabı korsan olurken en çok hayıflandığım şey hepimizin damat olduğu için orada olduğunu zannettiği Albayrak’ın en çok kayınpederinden darbe yediğini satır aralarında okumak oldu. Bunlar bir yazar için zihinde iyi tatlar bırakan şeyler değil; şimdi hatırladıkça hicap ediyor, kendilerinden helallik diliyorum.

“Hazine ve Maliye bakanı olarak göreve başladığımız günlerde ABD hükûmeti (LK: Hükümet şeklinde yazanlar kelimenin doğru yazılışını öğrenebilir) ile aramızda Rahip Brunson gerginliği yaşanıyordu. Brunson terör örgütlerine yardım etmek ve casusluk suçlamasıyla 2016 yılı sonunda tutuklanmıştı” diye başlıyor Albayrak. Trump’ın evanjelist seçmenin baskısıyla nasıl ülkemiz ekonomisine yönelik saldırılara yeltendiği ile devam ediyor. Hatta Amerikalıların tweet atmak suretiyle göçerttiği ekonomimize daha fazla zarar vermek için Sayın Albayrak’ın power point sunumu yapacağı saatleri nasıl takip ettikleri de var kitapta. Gençler belki bilmez ama Albayrak’tan önce bir düşman tweeti ile dolar rekor kırardı.

Hatırlarsınız 20 yıl ülkemizde yaşayıp bir pazar ayini yapacak kadar cemaat edinemeyen Rahip Brunson hem PKK hem de FETÖ suçlamasıyla tutuklanmıştı. Oldukça kapsamlı soruşturmada Brunson’un 3 yıl içerisinde ki bu 1095 gün yapıyor tam 1360 defa Suruç’a gittiği tespit edilmişti. Hatta cemaatçi olduğu her hallerinden anlaşılan kişilerle Alsancak’ta görüldüğü de iddianamede böyle yer alıyordu. Brunson, “Madem çok seviyorsun bunları al beraber kal” denilip Şakran Cezaevi’ne tıktıklarında “Hepsi adanmış Müslüman, ben inancımı onlara anlatmak istiyorum, onlar da bana anlatmak istiyor” deyip düştüğü yere mi yansın rehin alındığına mı karar verememişti.

Neyse konumuz Brunson değil. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın o zamanki rehine diplomasisi taktiği sayesinde ki ben Albayrak’ın bunu asla desteklediğine ihtimal vermiyorum epey bir milletten adamı içeriye almış sonra hepsi de özel uçakla ülkelerine dönmüştü.

Ama şimdi şimdi Albayrak’ın yazdıklarından öğreniyoruz ki meğer bütün bu işler bizim ekonomimize çok zarar vermiş hem adamlar nanik yapıp gitmiş ama geriye bize zararları kalmış.

Ama tabi sadece onlar bize baskı yapmadı. Haksızlık etmeyelim. Biz de yeri geldiğinde kendi vatandaşımız için devreye girdik. Belki bir gün Trump anılarını yazar da hayırsever işadamı Reza Zarrap’ın bırakılması için verilen mücadeleyi öğrenmiş oluruz. Sayın Albayrak kitabında bunlara hayırların gizli kalmasına inandığı için yer vermemiş. Babasının oğlu. Bugün aynı anda bir Berat bir Serhat yetiştirmek kime nasip olur.

Kitabı okuduğunuzda sadece ekonomi ile ilgili değil kendisinin uzmanlık alanı olan ve doktora çalışmasını yaptığı enerji alanında da tam bağımsız Türkiye için oldukça orijinal ve ilk defa duyacağınız tespit ve örnekleri var.

Mesela diyor ki Sayın Albayrak, “Enerji ve madende dışa bağımlı iseniz” , bakınız burası çok önemli, “her zaman zafiyet gösterme riski ile karşı karşıyasınız demektir.”. Gel de kahrolma. Eski siyasetçiler “Benzin vardı da biz mi içtik?” yerine çok önceden bugünleri görebilseydi bambaşka bir yerde olurduk. 

Yerli ve milli edebiyatı yapmak, vizyoner bir üst aklın sağladığı imkan sayesinde toplama parçalarla uçan oyuncaklar üretmek kolay. Mühendis dediğinin maaşını dolar yaparsın yığınla ama bir lider olmak bambaşka bir şey. Bu kitaptan bunu çıkardım.

Gerisini kitabın tamamını okuyup anlayınca yazacağım. Selam ve dua ile.

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

2 YORUMLAR

  1. Paşa babası vakti olmadığı için sadece kitapların özetini okuyabildiğini söylemişti bir röportajında. Bence siz de yeterince aydınlanmışsınız ki yazınızı bitirirken ‘selam ve dua ile’ klişesini kullanmanız bunu ispatlıyor. Demek ki onun gibilerini anlamak için çok okumak değil yaydığı metafizik ve manyetik etkinin kapsamına girmek yeterli. Dolayısıyla biz de alacağımızı aldık, teşekkürler. – Ve gelsin klişe – Vesselam…

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin