Putin’in bombaları 15 Temmuz’a dair ne söylüyor?

HABER ANALİZ | ADEM YAVUZ ARSLAN

Televizyonlarda dün, gün boyu dönüp duran görüntüleri izlemişsinizdir.

Ukrayna’da beklemediği bir direnişle karşılaşan Putin’in ordusu artık yaygın bir şekilde sivillere saldırıyor.

En çarpıcı görüntülerden birisi ülkenin ikinci büyük şehri olan Kharkiv’den geldi.

Özgürlük Meydanı’ndaki tarihi yönetim binası vuruldu.

Güvenlik kameralarına yansıyan görüntüler şurada:

Bu görüntüye dayalı olarak farklı bir analiz yapacağım için dikkatli izlemenizde fayda var.

Görüldüğü gibi yıkım devasa boyutlarda.

Bu fotoğraf ise videodan alınma bir detay. Mühimmat açıkça gözüküyor.

Güvenlik kamerası görüntülerinden de açıkça görülebildiği gibi tek bir füze korkunç bir hasara neden oluyor. Binada ve civarında çok sayıda can kaybı yaşandı.

Ajanslardan gelen görüntüler yıkımın büyüklüğünü bütün boyutlarıyla ortaya seriyor. Bir füze devasa bir binayı ve çevresini yerle bir etmeye yetmiş.

MECLİSE ATILAN BOMBA İLE AYNI ÇAPTA

Görüntüleri değerlendiren pilot albay Yüksel Akkale’ye göre söz konusu bomba yaklaşık 2000 libre yani yaklaşık 1 ton. Yani neredeyse TBMM’ye atıldığı iddia edilen bombalarla aynı büyüklükte.

Fakat TBMM’de olan hasar ile Ukrayna’da yaşanan hasar arasında büyük farklar var. Mesela TBMM’de benzeri bir delinme, aşağı doğru açılma yok. İşin uzmanları meclisteki hasarın hava mühimmatı ile olmayacağı görüşünde.

Mühimmatın düşerken ardında duman bırakmaması nedeniyle füze olmadığı da rahatlıkla söylenebilir. Uçaktan atılmış lazer güdümlü bir bomba ve 70 derecelik açıyla düşüyor.

OTORİTER LİDERLERİN İŞİ ARTIK DAHA ZOR

Günlerdir konuştuğumuz gibi: Putin’in Ukrayna’yı işgale girişmesi tarihi bir dönüm noktası.

Pek çok açıdan artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak. Putin tarzı otoriter liderlerin işi artık daha zor.

Muhtemel gelişmelere dair alt başlıklar açıp uzun uzun analizler yapmak gerekiyor ki zaten TR724.com yayınlarında bunları buluyorsunuz.

O yüzden ben doğrudan dikkat çekmek istediğim konuya geçiyorum.

Kharkiv belediye binasının vurulma görüntüsünü izlerken benim aklıma 15 Temmuz geldi.

Özellikle de TBMM’nin uçaklarla bombalandığı iddiası.

Çünkü aradan geçen bunca zamana rağmen tam olarak ne olduğu ortaya konamayan 15 Temmuz olaylarının en kritik anlarından birisi TBMM’nin bombalanmasıydı.

O gece meclisin çatısında ve bazı bölümlerinde bir şeylerin patladığı net ama bu patlama uçaklardan atılan bombalarla mı, yoksa ‘bombalandı’ süsü vermek için önceden yerleştirilen patlayıcılarla mı yapıldı hala muamma.

İnsan ister istemez iki görüntüyü karşılaştırıp soruyor “Eğer TBMM de iddia edildiği gibi uçaklardan atılan zırh delici GBU bombaları ile vurulmuşsa ortaya Kharkiv benzeri bir görüntünün çıkması gerekmez miydi?”

Gelin görseller ve mahkeme tutanaklarına yansıyan veriler üzerinden analize devam edelim.

Bu görseller Akıncı Davası’ndan.

Dönemin Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar’ın danışmanı Albay Orhan Yıkılkan anlatıyor:

Mahkeme Başkanı Oğuz Dik ise Yıkılkan’ın anlatımlarını teyit amaçlı eski Hava Kuvvetleri Komutanı Org Akın Öztürk’e soruyor.

Özetle, TBMM’ye atıldı denen GBU’nun etki alanı 750 metre. Eğer gerçekten öyle bir bomba atılmış olsa sadece TBMM değil, başta Genelkurmay Başkanlığı olmak üzere kuvvet komutanlıkları da hasar görmüş olmalıydı. Bir başka ifadeyle Kharkiv’den gelen görüntünün benzeri TBMM ve civarında yaşanmalıydı.

Oysa bırakın bombanın düştüğü alanın 750 metre çevresini, düştüğü yerde bile yapması gereken hasar yok.

Hatta Genelkurmay Başkanı ve Yurtta Sulh Konseyi üyelerinin olduğu iddia edilen yerde bir tek şarapnel bile yok.

Camlar bile kırılmamış.

Bilindiği gibi Ankara ofisi TBMM’nin hemen yanında olan ve o akşam canlı yayında gelişmeleri anlatan FOX TV muhabiri  Umut Yertutan TBMM’nin çatısında patlama olduğunu ama havada herhangi bir uçak görülmediğini anlatmıştı.

Genelkurmay Çatı Davası’nda konuşan pilotlar TBMM’nin uçaklarla vurulmuş olamayacağını detaylı bir şekilde anlattılar.

Geçtiğimiz aylarda gazeteci Fatih Yılmaz o dönem mahkemelerden gizlenen hava radar görüntülerini bulup yayınladı.

O görüntülere göre Meclis’in bombalandığı ileri sürülen anlarda, bomba atabilecek bir uçak yok. Zaten 15 Temmuz gecesi TBMM’nin uçaklar tarafından vurulduğu iddiasına kanıt teşkil edecek, atış anını gösterir hiçbir VTR/DVR kaydı ortaya konamadı.

İddianamelere göre mecliste yaşanan iki patlamadan birisi 16 Temmuz 02.35’te 105 numaralı uçaktan atılan 1 adet GBU-10 lazer güdümlü bomba ile yapıldı. 105 numaralı uçağın kayıtlarına göre uçak 02.33’te Akıncı’dan kalktığı için bu uçağın bombalamış olması fiziken mümkün değil.

İkinci patlamanın ise 03.24’te ve 2 adet MK-82 genel maksat bombası ile yapıldığı iddia ediliyor. Ancak güvenlik kamera kayıtlarında bu bombanın patlama anı 03.22 olarak görülüyor.

Patlama anı kamera kayıtlarında açıkça gözüktüğü için referans alınması gereken zaman dilimi 03.22.

Uzmanlarının anlatımlarına göre F-16’nın güdümsüz bir mühimmatı hedefe bırakması (izleme, bomba uçuş süresi vs.) için 15 saniyelik sürede hedefe doğru uçması gerekiyor.

Ancak hava radar kayıtlarına göre bu zaman diliminde TBMM’nin 1 mil çapında, havada uçak yok. Hava resimlerinden açıkça görülebileceği gibi patlama zamanı ile 20 saniye öncesindeki aralıkta TBMM’ye doğru hareket eden bir iz yok. Bu yüzden TBMM’nin havadan uçaklarla bombalandığı iddiası fiziken mümkün değil.

Hava resimlerine göre patlama anında havadaki uçakların hepsi 5 mil çapın dışında. Oysa ki dalış yapılarak yapılan atışlarda patlama öncesi ve sonrası uçakların görülmesi, duyulması gerekirdi.

Bir diğer nokta şöyle: Savaş uçaklarının hava saldırılarında kullandıkları bombalar 900 kg.

Düştükleri binayı paramparça edebilir. Eğer düz bir alana düşmüşse büyük bir çukur açar.

Ancak meclis binasında ne böyle bir hasar ne de çukur oluştu.

Uzmanlarına göre mecliste yaşanan patlama bir uçak saldırısından çok muhtemelen plastik patlayıcı ile desteklenmiş bir patlayıcı düzeneği ile yapıldı.

Bir diğer ihtimal de uçaktan güdümlü füze atılmış olması ihtimali. Ancak uzmanlarına göre bu da mümkün değil.

Çünkü bu durumda da sütunlar içe doğru parçalanacak ya da yıkılacaktı. Yani sütunlardaki hasarın durumu uçak saldırısı ihtimalini devre dışı bırakıyor.

Eğer iddia edildiği gibi uçaktan atılan bombalarla TBMM vurulmuş olsa, ne bombanın düştüğü iddia edilen yer ne de meclis kulisinin böyle olması mümkün olurdu.

Çünkü yaklaşık 900 kilo olan bomba düşmüş ama düştüğü yerde ne yanma izi var ne de çukur. Normalde olması gereken 20-25 metre çapında 7-8 metre derinlikte bir çukur. Bombanın düştüğü iddia edilen yerde hiç yanma izi de yok ki teknik olarak bu imkansız.

Normal şartlarda patlamanın etkisiyle binanın tabanında hasar olması gerekirken fotoğraflarda böyle bir durum gözükmüyor.

Bu da basıncın yönünün üstten değil alttan tavana doğru olduğunun delili olarak görülebilir.

Şüpheli bir diğer nokta ise patlama sonrasında dağılan cam, tahta vs. eşyaların dağılma yönü. Eğer dışarıdan atılan bir bomba olsa eşyalar binanın içine doğru yayılacakken aksine dışa doğru dağılmışlar.

Bu aşamada TBMM’nin içinden gelen fotoğraflara bakalım. Burası dönemin Başbakanı Binali Yıldırım’ın kullandığı makam odası.

Görüldüğü gibi hiçbir yanma izi yok.

Duvardaki tablolar yerinden bile oynamamış. Cam vazo dahi kırılmamış. Eğer TBMM’ye gerçekten F-16’lardan 900 kiloluk bir bomba atılmış olsaydı hasar böyle mi olurdu?

Bu nasıl bomba ise tül perdeleri bile yakmamış, camları bile kıramamış.

Sonuç olarak: Ukrayna’dan gelen görüntüler bize gerçek bir füze-bomba saldırısı sonrası neler olduğunu gösteriyor.

Eğer Erdoğan rejiminin iddia ettiği gibi TBMM F-16 savaş uçaklarından atılan bombalarla vurulmuşsa Kharkiv’den gelen görüntülere benzer sahnelerin olması gerekirdi.

Şimdi dönüp tekrar Kharkiv’den gelen görüntüyü bir daha izleyin. Birileri 15 Temmuz’a dair kesinlikle yalan söylüyor!

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

2 YORUMLAR

  1. Darbeciler neden meclisi vurmak istesin? Bu soruyu bir kişi bile sormadı. Yada darbecilere sordular mı sen milletin meclisinden ne istiyorsun diye. Milletin meclisini savunuyor gibi yapanlar meclisin yetkileri kısıtlandığında, oyun kurucu olarak kolları bacakları budandığında hiç ses çıkartmadı. Sanki sadece meclisin duvarlarını savunuyor gibi bir görüntü oluştu. Oradaki yetkililerin yetkileri ellerinden alınırken ses çıkarmayanlar boş meclisin duvarları ‘bombalanırken’ şov yapmak için bombalanan meclisin duvarlarının altına giriyor. Bu bir kahramanlık gösterisi olmadığı gibi darbe senaryosunda meclisin bombalanmayacağını bilmek demektir. Meclis bombalanmayacak ki rahat rahat gidip meclisin betonları altına giriyor. Duvarı bu kadar koruyacağını bilmiyordum. Mesela zelenski mecliste durmaz, meclis bombalanabilir ama her yerdedir. Yani yetkilerini kimseye vermemiştir. Yoksa boş beton duvarları niye savunsun ki. Burada amaç darbecileri meclis yani milletin iradesine düşman göstermek. Bakın meclisi yani sizin iradenizi bombalıyorlar, size düşmanlar demek için uydurulmuştur. Yoksa darbeci millete neden kötü görünmek istesin, boş meclisin duvarını yıkarken ne fayda elde edebilir ki? Yani darbecinin başka işi yokta dur şurayı vurayım burayı vurayım, kuleyi aşağı indireyim diye çoluk çocuğun eline mi verildi uçaklar. “Git millete ait neresi varsa vur” demiş olamazlar. Ama demişler. Ama bunu darbeci diyemiyeceğine göre bunu saldırıyı millete karşı yapılmış gibi gösterenler planlamış olmalı. İnsanlara öyle bir hedef gösterilmiş ki yani kurban meclis seçilmiş ve insanların değerlerine saldırı yapıldığı düşündürülmüş. Bu aslında yurtta sulh konseyinin amacını açık etmektedir. İnsanları tehlike altındasınız, hedef sizsiniz dedirtebilmek için uğraşmışlar. O yüzden insanları sokağa çağırdılar ki hedef olsunlar hikaye güçlensin. Sokakta bir adli olay olsa yetkililer telefondan millete seslenir mi, siz müdahale edin diye? Hemen polis gelir olaya müdahale eder. Ama yurtta sulh konseyi asker ile sivili bilerek karşı karşıya getirdi. Devletin askeri, polisi, valisi, jandarması, emniyet müdürü, paşası, istihbaratı köprüyü sabaha kadar seyretti sadece, hiç müdahalede bulunmadı. Onun yerine hande fıratın telefonundan insanlar sokağa davet edildi. Yurtta sulh konseyin meclisi gözüne kestirdiğini nereden anlıyoruz? Başından beri ısrarla meclisi hedef göstermeye çalışmasından. Niyet okumayla aslında mecliste kendisinin gözü vardır. Kendi gözü yerine başkasının gözünü ortaya sürmektedir. Yani kendisi meclise düşman değil çünkü düşman darbeciler. Kendi düşmanlığını yani milli iradeye düşmanlığını bu şekilde gizlemeye çalışmakta. Sonra kendi gizli millet iradesi düşmanlığını ortaya koymaya koyuluyor. Meclisi feshediyor. Ama kimse ona sen milletin iradesine saldırıyorsun demiyor. Çünkü millet iradesine saldıranlara karşı koymuş ve millet iradesini kurtarmış biri nasıl millet iradesine düşman olabilir? Hiç kimsenin aklından geçmez. Zaten insanlar millet iradesinin ne olduğunu bilmiyor ki? Kimisi milletin iradesini tayyip sanıyor. Dolayısıyla kendi iradelerini kendileri gelip teslim ediyorlar. Bu olayın basit bir deşifresi var. Darbeciler neden meclisi bombaladılar? Herkes bir yana kaçışmış saklanırken darbeciler kaçakları yakalamak yerine neden boş bir binaya bomba yağdırsın? Burada iki yönlü kazanç var. Bir düşmanlarını saldırgan olarak gösterir etkisiz hale getirirsin, ikincisi kendi ohalini ilan edip planladığın rejimi halka rağmen kurarsın. Çünkü kurulan rejim halka rağmen kurulmaktadır ve meclis buna engel olmasın diye susturulmuştur. İşte iradeye düşmanlık burada ortaya çıkmaktadır. Demek ki çok önceden planlanmış bir projede meclisin susturulması gerekiyordu. Onu saldırı altında gibi göstererek susturdular. Yani meclise saldıranlarla uğraşıyoruz diyerek meclisi susturdular. Biri karısına laf ettiğinde adam karısına döner ve der ki “sen sus, ben onun hakkından gelecem” demesi gibi. Ruslarla savalırken zelenskiye diyorsun ki sen bir sus, seni korumaya çalışıyoruz. Bunun gibi olmuş.

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin