HABER YORUM | MUHSİN AHMET KARABAY
“Üstenci dil”, iletişim dilinde adına hizmet verdiği kesimi başarıya ulaştırır mı? İletişim tarihinde bunun sergilenen örnekleri, sahiplerini nereye götürdü?
Cumhuriyet dönemi kendi neslini yetiştirmeye başladıktan sonra, bu neslin önemli bir kısmı, kendi gibi düşünmeyenleri, kendi gibi yaşamayanları, kendi gibi hayatı algılamayanları insan olarak görmemeye başladı.
İlk örneklerine 1930’lu yıllardan itibaren rastlıyoruz. Edebiyatımızda da aynı şekilde kendini sergiliyor. Yakup Kadri, 1932 yılında yayınladığı ve halk ile aydın arasındaki uçurumu anlattığı “Yaban” isimli romanında bunun ipuçlarını gözler önüne seriyor.
Halkın Salih Ağa ne derse ona inanıp, Ahmet Celal’i “Yaban” görmesinin yakın tarihimizde örneği pek fazla. Bunları saymanın yeri ve sırası değil.
Yakın geçmişten hepimizin hatırlayacağı “üstenci dil” yaklaşımının sahiplerini nereye götürdüğünü hatırlatmak istiyorum.
“GÖBEĞİNİ KAŞIYAN ADAM” TİPLEMESİ UNUTULMADI
AK Parti “kazara” kazandığı 3 Kasım 2002 seçimlerinden sonra, “Ulusalcı” diye tek çatı altında toplanabilecek kesim tarafından hep yok sayıldı, dışlandı, aşağılandı.
Muhalif kesimin kullandığı aşağılayıcı dilin ekrana yansıyan pek çok örneği vardı. Ancak görsel arşiv o zamanlar için fazla malzeme barındırmadığından yazılı arşivden örnek vereceğim.
Hürriyet yazarı Bekir Coşkun, bu üstenci dili en tepede kullanan isimlerdendi. İktidara oy verenler için yaptığı benzetme hiç unutulmadı.
Ordunun göreve davet edildiği mitinglerin yapıldığı sıralarda, 3 Mayıs 2007’de “Göbeğini kaşıyan adam” diye bir yazı yazdı. Coşkun, Bayrak Mitinglerine özel bir anlam yüklerken, Tayyip Erdoğan’ın “göbeğini kaşıyan adam” tipine güvendiğini anlatır.
Bekir Coşkun, bu ülkede sonunda okumayı sevmeyen, dünyadaki gelişmelerden uzak, “çalsın ama iş yapsın” diyenlerin dediğinin olduğunu da hayıflanarak dile getirir.
Bekir Coşkun’un bu sözleri, uzun dönem üstenci bakışın mottosu olarak görüldü. Hâlâ da o günleri yaşayanların yeri geldiğinde kullandığı sözlerden biri durumunda.
Aslına bakılırsa, Şahan Gökbakar’ın başarı ile canlandırdığı Recep İvedik tiplemesi, “göbeğini kaşıyan adam” tanımlamasının ete kemiğe büründürülmüş hali olduğuna inanıyorum.
AK Parti’nin, 12 Eylül 2010’da yapılan referandumun ardından “muktedir” de olduktan sonra ülkeye ve topluma bakışı temelden değişti.
Toplumla uzlaşma arama çabasında görünen, birlikte kazanmayı öncelediğini söyleyen AK Parti gitti, yerine sadece kendini düşünen ve kendi gibi olanlara hayat hakkı tanıyan bir iktidar anlayışı geldi.
Son 10 yılda AK Parti içinden o kadar çok Bekir Coşkun gibi üstenci yaklaşımlı isim çıktı ki, az çok güngörmüş partililer bile buna şaşırır haldeler. Ancak en tepedeki isim, “Yürü ya kulum” deyip onların önünü açıyor.
Cumhuriyet’in 80 yılda yetiştirdiği üstenci tiplerle yarış edercesine AK Parti içinden böyle tipler çıkmaya başladı. Arayı 10 yılda kapatacak bir performans sergiledi. Grup Başkanvekili Cahit Özkan, bunlardan biri oldu.
Adı sonradan cinsel içerikli Whatsapp mesajlarıyla gündeme gelen, muhafazakar kesimin yakından tanıdığı Yavuz Bahadıroğlu’nun (Niyazi Birinci) oğlu olan AK Parti MKYK üyesi Mücahit Birinci tam da bu tiplemelerden biri olarak öne çıktı.
AK Parti Erzurum Milletvekili İbrahim Aydemir, yeni yeni performans sergileyen bir isim. Özgüven patlaması tavırlı, duruşu ile karşısındakini ezmeye çalışan yaklaşımına bakarsanız parti içinde geleceği hayli parlak görülüyor.
AKP Mv. İbrahim Aydemir: "Ekonomik olarak sıkıntılar var ama bu bizimle ilgili değil. Herkes söylüyor bunu" pic.twitter.com/d4AaUJMJN9
— Yol TV (@YolTV) December 15, 2021
Şimdilik AK Parti yönetiminde olmayan ama Pelikan Çetesinin bir süredir öne çıkarmak istediği yeni bir isim var. Birbirlerine verdikleri desteğe bakarsanız Büşra Dede, Bosphorus Global’den Hilal Kaplan’ın yetiştirmesi.
İnsafınız kurusun! pic.twitter.com/DQZ3vXXWOq
— Büşra Dede (@Busradde_) December 14, 2021
Profiline Tayyip Erdoğan ile göz göze gelmiş bir fotoğrafını koyan ve mimar olduğunu belirten Büşra Dede, bu üstenci dilin yeni mahsulü gibi. Ülkede her şeyin güllük gülistanlık olduğunu söylemesi kimseyi rahatsız etmeyebilir.
Bu ifadeleri, “Hayat kendisi için güllük gülistanlık. Herkesin de aynı durumda olduğunu sanıyor” deyip görmezden gelebilirsiniz ya da umursamayabilirsiniz. Ancak, ülke gündeminin en önemli konusunun kriz olduğunu söyleyenleri “ahmak, ahlaksız” diye nitelendiren bu dil, “göbeğini kaşıyan” adam yaklaşımından çok daha fazla yaralayıcı.
İktidar partisini mukadder akıbete, içinde yaşanılan sıkıntılar kadar insanların yaşadıkları acıları yok sayan bu yaklaşımlar taşıyacak.
Kanaatimce bu tür yazilarla vaktini israf ediyorsun. Biz okuyucular da siz yaziyorsunuz diye merak edip okuyoruz.
AKP veya türevi, kemik yalayanlar şu olmuş, bu olmuş kimsenin ilgisini çektiğini sanmiyorum.
Balık hafızalı olan bizler için bu tip yazılar önemli. Unutmamazı sağlıyor. “Göbeğini Kaşıyan Adam” tabirini Bekir Coşkun’un kullandığını bilmiyordum.
Entellektüel görünümlü bu tip insanların verdiği zararları asgariye indirmek için yazmak gerek. Elbette bu sorumluluk da gazeteciler ve gerçek entelektüellerin üzerinde sanırım.
Pisliğin içine gömülmüş olanlar yarın ortalığa atılıp temiz olmaktan bahsedecekler, emin olun. Bu pislikleri tanımamız için lütfen yazın.
Bekir Coşkun´un yazısını tekrar okudum. Ve doğru söylemiş adam dedim kendi kendime.
Siz Bekir Coşkun´un “göbeğini kaşıyan adam” tasvirinin nesine itiraz ediyorsunuz?
– “Kitap okumaz” demesine mi?
– “Gazete bilmez” demesine mi?
– “Her şeyini bir hocaya sorar” demesine mi?
– Liderlerle ilgili tek kapsamlı düşüncesi “Müslüman adam” demesine mi?
– “Bildiği tek dış politika yorumunun İngiliz yaman adam” demesine mi?
– Demokrasi ile ilgili tek fikri “Çalsın ama iş yapsın” demesine mi?
– Ve, “Tayyip´in güvendiği ama bu” demesine mi?
Ben şahsen Bekir Coşkun´un bu ileri görüşlülüğüne şapka çıkarırım. Bunları 2007´de yazmış.
– Müslüman adam, ağzı Kuran okuyor, karısı örtülü diye bağrına basmadı mı milliyetçi-muhafazakar taban Tayyip´i her şeye rağmen?
– 17-25 Aralık 2013´te yolsuzluklar ortaya saçıldığında ve sonrasında “Çalıyor ama çalışıyor” diye desteğini sürdürmedi mi?
– Ve Tayyip, bu tabana dayandığı için yoluna devam etmiyor mu? Başka bir ülkede olsa, örneğin Fransa´da, Almanya´da olsa, Tayyip bu kadar ileri gidebilir miydi?
Tabii ki, Tayyip bu tabana dayandığı ve güvendiği için bu kadar ileri gidebildi ve gitmeye de devam ediyor. Dolayısı ile, bugünkü tablonun asıl sorumlusu aslında Tayyip ve çevresinden çok bu göbeğini kaşıyan adamdır. Kafasını kullanmak yerine karnını ovalamakla meşgul olmasıdır.
Dünyanın hangi ülkesinde AKP milletvekili İbrahim Aydemir gibi konuşmalar yapılabilir? Siz tüm yetkileri tek elde toplamışsınız, sonra çıkıp diyorsunuz ki, “Ekonomik sıkıntilar var ama bu bizimle alakalı değil.” Kiminle alakalı, Amazon ormanlarının yerlileri ile mi alakalı?
Karşısında göbeğini kaşıyan adam olmasa bu milletvekili ve benzerleri böyle konuşabilir mi?