YORUM | TARIK TOROS
Türkiye’de siyasal bir yönetim sistemi yoktur.
Yargı ve diyanet, merkezin kirli işlerine kılıf bulma mekanizmalarıdır.
Adı “tek adam rejimi”dir.
Ülke…
Ele geçirdiği ve çöktüğü tüm devlet olanaklarını kendi lehine kullanan bir şebekenin elindedir.
BU YAZIYI YOUTUBE’DA İZLEYEBİLİRSİNİZ ⤵️
Temel Karamollaoğlu’nun Erdoğan ziyareti, anlayan açısından büyük ipuçları veriyor.
Açıklamalarını dikkatle takip ettim.
Temel Bey, usta bir siyaset hekimi gibi karşısındaki hastayı adeta muayene etmiş.
Erdoğan’ı çözmüş birinin “kopardığı laflarla” sorunu teşhis etmesinin kıymeti başka.
***
Karamollaoğlu…
Erdoğan’ı suçlamadan, yargılamadan, “sen iyisin ama danışmanların kötü” demeden konuşmuş.
Muhatabının canını sıkmamış ama istediğini da alabilmiş.
Bu tür durumlarda köşeye sıkıştırmaya çalışırsanız karşınızdaki “duvar” örer, o seddi daha da aşamazsınız.
Muhatabınız Erdoğan gibi biriyse… Kolay iş değildir bu.
Bunu ancak onu iyi tanıyan, yaşına ilmine saygı duyulan, Saray’ı çözmüş biri yapabilir.
Değilse görüşme 2 saat 20 dakikayı bulmazdı.
***
Şimdi ziyaretin kodlarına bakalım:
-Erdoğan sistemde revizyon düşünmüyor.
-Tek sıkıntısı yüzde 50+1
-Bunu nasıl aşacağını da bilmiyor.
Bilmediği için de artık en fazla 1.5 yıl kalan seçimin önündeki en büyük risk bu.
Ve henüz kimse farkında değil.
***
Erdoğan her şeyin dört dörtlük olduğunu söylemiş.
Karamollaoğlu, “Size gelen bilgilerde en azından farklılıklar olabilir” demeye çalışmış ama nafile.
Erdoğan’a göre “Ülke her alanda çok iyi noktada, çiftçi memnun, kimsenin şikayeti yok.”
***
Karamollaoğlu baktı olmuyor, sözü İbn Haldun’a getirmiş.
Onun, “Hükümdarlar denetlenmek istemese de bu tesis edilmeli” biçiminde özetlenecek öğretisinden bahsetmeye çalışırken…
Erdoğan lafa girmiş: “E biz, İbn Haldun Üniversitesini kurduk.”
Konu kapanmış.
***
Her ne kadar Karamollaoğlu “Anlaşamamakta anlaştık” dese de…
Bu görüşmenin notları, anlayan ve gören gözler için pusula niteliğindedir.
***
İstanbul’un Ekrem İmamoğlu’ndan önceki başkanının ismini hatırlayanınız var mı?
Yok, Kadir Topbaş değil.
O azledilmişti.
Karşınızda İstanbul’u vermemek için yok yere seçimi yenileten, sonucu hazmedemeyip her gün yeni bir kararla belediyenin yetkilerini budayan bir yapı var.
Doğru, muhalefet sandıkları kaptırmadı, seçmenin oyuna sahip çıktı.
Buna rağmen, ilk seçimin iptaline engel olamadı.
Söz konusu Türkiye olunca her yeri tutmak yetecek mi?
Esasen doğru soru şu:
Bir seçim olacak mı?
***
Artık net biçimde anlaşılmıştır ki:
Erdoğan, yüzde 50+1’i cepte görmediği seçime gitmez.
Bunun değişmesi olanaklı değil.
Ve Karamollaoğlu da farkında ki: Olay Bahçeli’yi de aşıyor.