Türkiye devrimci hareketinin önde gelen isimlerinden olan Mahir Çayan ile ilgili yazdığı tweet’i nedeniyle Avukat Efkan Bolaç hakkında, ‘suçu ve suçluyu övmekten’ açılan soruşturmada takipsizlik kararı verildi. Kararda, AYM ve AİHS’ndeki ifade özgürlüğü tanımlarına vurgu yapıldı.
Avukat Efkan Bolaç’a sosyal medya paylaşımları nedeniyle “THKP-C [Türkiye Halk Kurtuluş Partisi-Cephesi] propagandası”, Mahir Çayan ile ilgili paylaşımı dolayısıyla da Türk Ceza Kanunu’nun (TCK) 215. Maddesindeki “suçu ve suçluyu övmek” suçlamalarıyla açılan soruşturmada ‘kovuşturmaya yer yok’ kararı verildi.
Bianet’ten Ayça Söylemez’in haberine göre, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör Suçları Soruşturma Bürosu’ndan Savcı Osman Belen’in kararında, Anayasa ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ndeki (AİHS) düzenlemelerle “ifade özgürlüğünün kanaat oluşturma, bu kapsamda bilgi edinebilme, bilgilere ulaşabilme ve ayrıca bunları her türlü araçla açıklayıp yayabilme biçiminde iki farklı görünümünü teminat altına aldığı” belirtildi.
“İFADE ÖZGÜRLÜĞÜNÜN SİYASİ BOYUTU DA BULUNUYOR”
Takipsizlik kararını veren Savcı Belen, ifade özgürlüğünün, “bir yandan kişinin iç dünyasında özgürce kanaat oluşturabilmesini diğer yandan özgürce oluşturabileceği bu kanaat ve düşüncelerini dışa vurabilmeyi, açıklayabilmeyi, yayabilmeyi içerdiğini” ifade etti:
“Böylelikle ifade özgürlüğü, serbestçe oluşturulan kanaat ve düşüncelerin açığa vurulması suretiyle serbest bir tartışma ortamı yaratılmasına ve kamuoyu oluşturulmasına olanak sağlamaktadır.
“İfade özgürlüğünün kişisel olduğu kadar sosyal-siyasi boyutu da bulunmaktadır. Kişisel boyutu ile ifade özgürlüğü, düşünce ve kanaat sahibi olabilme ve bunları korkusuzca ifade edebilmeyi ve herkesin sahip olduğu manevi bir hakkı ifade ederken, sosyal ve siyasi boyutu ile bu özgürlük, kişinin toplumsal ve sosyal bir varlık olmasını, bu kapsamda bireyin diğer bireylerle iletişimini sağlayan bir araçtır.”
TAKİPSİZLİK KARARI VERİLDİ
Kararda ayrıca, demokratik toplumda ifade özgürlüğünün önemine dikkat çekildi. Kararda şöyle denildi:
“Bu yönüyle de bu özgürlüğün sosyal boyutuna kaçınılmaz biçimde siyasal bir boyut eklenmektedir. En temel nitelikteki bu özgürlük, demokratik bir toplumda basın-yayın organları vasıtasıyla serbestçe yapılabilmelidir. Elbette ki bu özgürlüğünün kullanımı sınırsız değildir. Ama özgür ve serbest bir toplumun gereği olarak özgürlüklere öncelik tanıma anlayışı mevcut bulunmalıdır.
Bu prensiplerin nasıl uygulanacağı noktasında AİHM’nin uygulamaları da mevcut bulunmaktadır. AİHM Handyside/İngiltere kararında herkesçe hoş görülen sıradan görüşlerin yanı sıra toplumu sarsan, rahatsız eden düşüncelerin de anlatım özgürlüğü içinde değerlendirilmesi gerektiğini, aslında düşünceyi açıklama özgürlüğünün bu tür görüşler için olduğunu, bu özgürlüğün yalnızca kişisel değil toplumsal bir hak ve öğrenme, başkalarını bilgilendirme özgürlüklerinin de kaynağı olduğundan ve yönetime katılmayı sağladığından çoğulcu demokrasinin temel, başat öğesi bulunduğunu belirtmiş, sonraki kararlarında da bunu sürekli biçimde vurgulamıştır.
Bu ilkeler ve Yargısal kararlarla birlikte, şüphelinin sosyal medya paylaşımları değerlendirildiğinde; atılı terör örgütü propagandası yapma suçunun yasal unsurlarının oluşmadığı tetkik edilmiş olmakla kamu adına kovuşturma yapılmasına yer olmadığına karar verildi.”
Efkan Bolaç hakkında açılan soruşturma, daha önceden Basın Suçları Soruşturma Bürosu’nda açılmış olan başka bir soruşturmadaki suçlamaları da içeriyordu.
Türk Ceza Kanunu’nun 299. ve 301. Maddeleriyle ilgili mükerrer suçlamalar, değerlendirilmesi için savcılığın aynı bürosuna gönderildi.
Avukat Efkan Bolaç, Mahir Çayan ile ilgili tweet’ini “Mahir Çayan da tam bağımsız Türkiye istiyordu, ben de aynı hayali paylaşıyorum” sözleriyle savunmuştu.
Kızıldere’nin yıldönümünde, 30 Mart’ta paylaştığı tweet’i şöyle:
Erleri çekin, rütbeliler gelsin…#MahirÇayan#Kızıldere @mahirgra pic.twitter.com/NdSSjTw9V2
— Efkan Bolaç (@efkanbolac) March 30, 2021