HABER ANALİZ | HASAN CÜCÜK
Lionel Messi, Cristiano Ronaldo, Neymar, Zlatan İbrahimovic, Robert Lewandowski… listeyi uzatmak mümkün. Hepsi günümüz futboluna damga vuran isimler. Bir de genç yaşında yıldız adayı olarak lanse edilip, açmadan solan futbolcular var. Bir dönem tribünlerde heyecan uyandırırken, kısa süre sonra sıradan bir görüntüye bürünen bu isimlerden Türk futbolunda da çok sayıda görmek mümkün. Batuhan Karadeniz ve Muhammed Demirci en bilindikleri. Potansiyellerini bir türlü sahaya yansıtamadan solup gittiler. Batuhan ve Muhammed, Türkiye sınırları içinde kaldı. Bir de ünü bütün Avrupa’da yankılanıp daha sonra hüsrana dönüşenler var.
Giuseppe Rossi: Manchester United’ın U18 takımına adını yazdırdığında takvim yaprakları temmuz 2004’ü gösteriyordu. İtalyan oyuncunun potansiyelini keşfeden Alex Ferguson, United formasını uzun yıllar terletecek bir santrafor bulmanın mutluluğu içindeydi. Ocak 2005’te A takım kadrosuna katılan Rossi, hiçbir zaman bekleneni veremedi. Premier Lig’de olmasa da 2007’de geldiği Villarreal’de ümit verdi. Kısa bir dönem için Avrupa’nın önemli golcüleri arasına giren Rossi, 2010-11 sezonunu 56 maçta 32 golle tamamladı. Fiorentina formasıyla sahne aldığı Serie A’da da çift haneli gol sayılarına ulaşan Rossi kariyerinin bu dönemini genele yaymayı ise başaramadı. Son yıllarını ABD liginde geçiren Rossi, 34 yaşında, geçtiğimiz Ocak ayı itibariyle kulüpsüz kaldı.
Carlos Vela: Meksika futbolu Hugo Sanchez’den sonra yeni bir yıldızı bulmanın sevincini yaşıyordu. Arsenal yolunu tuttuğunda henüz 17 yaşındaydı. Arsene Wenger gibi bir ustanın elinde yıldızlaşacağı günler yakın diye düşünenler çoğunluktaydı. İngiliz ekibinde hiçbir zaman takımın önemli isimlerinden biri olmayı başaramayan Meksikalı futbolcu, Ada defterini kapatıp geldiği La Liga’da başarıya kavuştu. Real Sociedad forması giydiği yedi sezonun beşinde sezonu çift haneli gol sayılarıyla tamamladı. Vela’nın yeteneklerinden kimse şüphe etmiyordu ama bir türlü üst seviyeye de çıkamıyordu. Son üç sezondur kariyerini MLS’de sürdüren 32 yaşındaki Vela, geçtiğimiz sezon 36 maçta 38 gol attı. Premier Lig için yola çıkıp ABD MLS Ligi’ne demir attı.
Adel Taarabt: Topu ayağına aldığında olağanüstü rakip eksiltme yeteneğine herkes hayranlık duyuyordu. Futbol dünyasının en kolay çalım atan oyuncularından biriydi. Klasik tabirle, telefon kulübesinde bile adam çalımlayabilen Faslı yıldız kariyeri boyunca hiçbir zaman istikrarlı bir hücum silahı olamadı. En iyi dönemini 19 golle Queens Park Rangers’ı Premier Lig’e çıkardığı 2010-11 sezonunda geçiren Taarabt, sonrasında Milan ve Genoa formalarıyla Serie A deneyimleri yaşasa da İtalya’da varlığını kimse hissetmedi. Kariyerini Benfica’da sürdüren ve son iki yıldır yeniden düzenli oynamaya başlayan Taarabt, son iki sezonda sadece bir gol kaydedebildi.
Nicklas Bendtner: Danimarka futbolunun yıllardır yolunu beklediği santrafordu. Fizik gücüne tekniğini de ekliyordu. Futbolunun ilkbaharında Arsenal’e transfer olan Nicklas Bendtner ilk yıllarda yeteneğinin hakkını sahaya yansıttı. Gazete manşetlerinde futbolu dışında skandallarla yer almaya başladıkça sahadaki oyunu da geriledi. Alkollü araç kullanmak, takım arkadaşlarıyla kavga etmek artık Bendtner için sıradandı. Arsenal’den sonra Juventus’un da yeteneğine güvenerek yatırım yaptığı Danimarkalı golcü bir dönem Wolfsburg ile Bundesliga’da da boy gösterdi. Bendtner kariyerinin en golcü sezonunu 19 golle Rosenborg’da yaşadı. Müthiş yeteneğini heba etmiş biri olarak 32 yaşında yeşil sahalardan koptu.
Ganso: Futbolcu fabrikası Brezilya’nın gözde isimlerinden biri olarak genç yaşta öne çıktı. Dünya futbolunun geleceğine damga vurması beklenen Ganso için Alex de Souza, Fenerbahçe’de oynadığı dönemde, en beğendiği Brezilyalı genç yetenek nitelemesini yapmıştı. Ganso, Manchester City’nin teklifine rağmen İngiliz ekibini geri çevirince Avrupa’ya bir hayli geç geldi. 2016’da Sevilla formasıyla giriş yaptığı La Liga’da 10 maçta 2 gol ve 1 asist yapan Ganso, kısa süreli Amiens macerasının ardından ülkesine döndü. 31 yaşındaki oyuncu kariyerini Fluminense’de sürdürüyor.
Royston Drenthe: Hollandalının hikayesini tek cümleyle anlatacak olsak, “Real Madrid’den Kayseri Erciyesspor’a uzanan bir hayat” demek yeterli olur. Hızı, gücü, dayanıklılığı ve tekniğiyle Real Madrid forması altında sol bek pozisyonunda Marcelo ile uzun yıllar rekabete girmesi beklenen Royston Drenthe bu beklentilere hiçbir zaman cevap veremedi. 2014-15 sezonunda kısa bir süre Süper Lig’de de oynayan Hollandalı oyuncunun kariyerinde Birleşik Arap Emirlikleri ve İngiltere’nin alt ligleri ve Rusya da var. 33 yaşındaki oyuncu şu anda Hollanda 3. lig takımlarından Kozakken Boys’ta forma giyiyor.
Gabriel Obertan: Ocak 2019’dan beri BB Erzurumspor için ter döken Obertan, Fransız futbolunun umut bağladığı isimlerden biriydi. Bordeaux performansıyla gösterdiği performansla Alex Ferguson’un transfer listesine girdi. Cristiano Ronaldo’nun ayrıldığı 2009 yılında United’a imza atan Obertan’ın Portekizliden doğan boşluğu dolduracak isim olarak görenlerin sayısı az değildi. Ancak ilk sezonunda sadece 7 maça çıkıp, gol atamadı. İkinci sezonunda tüm kulvarlarda 15 maça çıkan Obertan, tek golünü Şampiyonlar Ligi’nde Bursaspor’a attı. Hızla düşüşe geçen kariyerinde kulüpsüz kaldığı dönem bile oldu. Newcastle, Wigan, Anzi Mahaçkale ve Levski Sofya’dan sonra BB Erzurumspor’a uzanan bir kariyer… CR7’nin boşluğunu doldurur beklentisinden, hüsrana yolculuk yaptı.