HABER ANALİZ | HASAN CÜCÜK
Yeşil sahalarda hız kazanan Katar protestosunun işaret fişeğini İngiliz The Guardian gazetesi ve Norveç ekibi Tromsö ateşledi. The Guardian, 2022 Dünya Kupası’na ev sahipliği yapacak Katar’da stat ve tesis inşaatlarında çalışan 6 bin 500 göçmen işçinin hayatını kaybettiğini yazdı. Çıkan haber sonrası harekete geçen Tromsö kulübü, Norveç Futbol Federasyonu başta olmak üzere tüm ülkelerden Dünya Kupası’nın boykot edilmesi çağrısında bulundu. Boykot söz konusu olmayacak gibi gözükse de ülkeler birer birer Katar’ın göçmen işçilerinin insan haklarını ihlal etmesini sahaya çıkarken giydikleri tişörtlerle protesto etmeye başladı. Protestoya Norveç öncülük ederken, bu ülkeyi Almanya, Hollanda ve Danimarka takip etti.
İNSAN HAKLARI GÜNDEMİ
32 ülke, 22. kez düzenlenecek Dünya Kupası’nı ülkesine taşımak için 2022’de mücadele edecek. Kupaya ev sahipliğini Katar yapacak. 10 yıl önce Katar’ın ev sahipliği kesinleşince tartışmalar da başlamıştı. İlk tepki aşırı sıcaklar olmuştu. Kupa takvimi yazın ortasıydı. O mevsimde Katar’da futbol oynamak akıl kârı değildi. Bulunan çözüm kupa takviminde değişiklik oldu. Haziran yerine 21 Kasım’da finaller başlayacak.
İkinci eleştiri noktası insan hakları oldu. Dünyanın en zengin ülkelerinden biri olan Katar, aynı zamanda göçmen işçilere en kötü davranan ülkelerin başında geliyor. Bir tarafta zenginlik ve şatafat diğer tarafta modern köle olarak kullanılan göçmen işçiler. İşçi örgütleri, insan hakları ihlali olarak gördükleri bu konuyu gündem yapıp Katar’ın dünya kupası ev sahipliğiyle ödüllendirilmesine karşı çıktı.
GÖÇMEN İŞÇİ SÖMÜRÜSÜ
‘Rüya gibi’ bir organizasyon için kolları sıvayan petrol ve doğalgaz zengini Katar, 200 milyar dolarlık devasa bir bütçe ayırdı. Modern statlar için ilk kazma vuruldu. Statların yükselişi, göçmen işçilerin alın terinin yanı sıra kanlarıyla da oldu. İş güvenliğinin adının geçmediği ortamlarda çalışan işçilerin hayatını kaybetmesi sık sık Batı medyasında yer aldı. The Guardian gazetesi hayatını kaybeden işçi sayısının 6 bin 500’ü aştığını yazdı. Kimdi bu işçiler? Elbette yerli Katarlılar değil. Onlar lüks içinde yaşamakla meşgul. Çalışmaya gelen yabancılar. Toplam nüfusu 2 milyon olan ülkede ‘yerli’ Katarlı sayısı sadece 250 bin, yani ülkede tüm işleri ‘göçmenler’ yapıyor. Stat inşaatlarında da doğal olarak onlar çalışıyor.
Bu işçiler 3 sınıfa ayrılıyor. En alt sınıfı Nepal ve Sri Lanka’dan gelenler, orta sınıfı Pakistanlılar ve Hintliler, üst sınıfı da diğer Arap ülkelerinden gelenler oluşturuyor. Statlarda çalışan işçilerin büyük bölümü Nepal ve Sri Lankalılar. Bunun sebebi, “en az ücretle” ve günlük 14-16 saat arasında çalışmayı kabul etmeleri. Dünyanın en zengin ülkelerinden Katar’da göçmen işçilerin aylık maaşı 350 dolar civarında fakat çoğu bunun yarısına yakınını alabiliyor. Devasa statlar ve binalar, “modern köle” olan bu insanların alın teriyle yükseliyor.
‘KABALA’ SİSTEMİ
Göçmen işçilerin hayatı, şantiye ile uyudukları barakalar arasında geçiyor. Katarlıların yaşadığı bölgeye girişleri yasak. Mesai bitiminde otobüslerle başkent Doha’nın dışında kurulmuş baraka evlere taşınıyorlar. Doha’nın şaşaalı yaşantısının tersine bu baraka evlerde göçmen işçiler iptidai şartlarda kalıyor. Katar, ülkesinin bu karanlık yüzünü dışarıya yansıtacak gazetecilerin şantiye ve baraka evler bölgesine girmesine yasak getirirken, gazetecilerle konuşmak sınır dışı edilmek anlamına geliyor. Tatil günlerinin vazgeçilmez eğlencesi ise toprak sahalarda oynadıkları futbol.
Haftanın 6 günü çalışan göçmenlerin Katar’daki varlığı işverenin iki dudağı arasında. ‘Kabala’ adı verilen uygulamayla işveren, çalışması için ülkeye getirdiği göçmenin pasaportuna girişte el koyuyor. İşveren ‘istemediği işçiyi’ gönderme yetkisine sahip ve işçilerin Katar kanunlarına göre hiçbir hakkı bulunmuyor. Pasaportları işveren tarafından alıkonulduğu için işçilerin örgütlenmesinin önüne de geçilmiş oluyor.
THE GUARDİAN İFŞA ETTİ
Katar’ın bu karanlık yüzü The Guardian’ın haberi sonrası bir kez daha gündem oldu. 2022 Dünya Kupası Avrupa grup elemelerinin başlamasıyla, Katar’ı göçmen işçilerin haklarına saygıya davet eden protestolar peş peşe gelmeye başladı. Öncülüğünü Norveç yaptı. Almanya ve Hollanda Viking ülkesini takip etti. Halkaya Danimarka da dahil oldu.
Dünya Kupası elemelerinde aynı grupta yer aldığımız Norveç, Cebelitarık maçı öncesi “İnsan hakları, hem saha içinde hem saha dışında” yazılı tişörtler giydi. Maç öncesi ısınmak için sahaya çıkan futbolcuların üzerindeki tişörtler, milli marşlar söylendikten sonra çıkarıldı. Norveç’i Almanya takip etti. Alman oyuncular üzerlerine giydikleri baskı tişörtlerle “insan hakları” (human rights) yazısını oluşturdu. Norveç ve Alman milli futbolcularının protestosuna Hollandalılar da katıldı.
TÜRKİYE’DEN BEKLENTİ YOK
Hollanda Milli Takımı oyuncuları Letonya maçı öncesi “Futbol değişimi destekler” yazılı tişörtler giydi. Takımdan yapılan açıklamada “Katar’da dünya şampiyonu olmak istiyoruz. Ama bunu yaparken at gözlüğü takamayız. Bu nedenle futbolumuzu değişime aracılık etmesi için kullanıyoruz,” ifadelerine yer verildi. Protestoyu başlatan Norveç, Türkiye maçı öncesinde de tavrını devam ettirdi. Norveç’in yaptığı protesto ateşine bir başka Viking ülkesi Danimarka da Moldova maçıyla katıldı.
Aynı grupta yer aldığımız Norveç ve Hollanda, Katar’ı protesto ederken Türkiye’den aynı hareketi beklemek abesle iştigal elbette. Zira, Katar bir nevi “yeni yavru vatanımız”. Katar Emiri ile AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan arasında sadece dostlukla açıklanamayacak derin bir bağ var. Gerçi Türkiye’de soykırıma varan zulümlere imza atan AKP ve Erdoğan yönetimindeki Türkiye’nin Katar’ı protesto etmesi trajikomik olurdu.