YORUM | ALPER ENDER FIRAT
Tarihte; sözün hiçbir değerinin olmadığı böylesine bir dönem yaşanmış mıdır bilemiyorum? Sözlerin, kelimelerin, ifadelerin, vaatlerin beş kuruş bile etmediği bir zamanda yaşıyoruz. Kimin ne dediği, neyi savunduğunun kıymeti harbiyesi yok. Çünkü ölümüne savunduğu fikrin, yüz seksen derece tersini bir müddet sonra aynı hararetle iddia edebiliyorlar ve yüzleri kızarmıyor. Öylesine bir pişkinlik, öylesine bir arsızlık zamanında yaşıyoruz ki, inanılır gibi değil.
Sadece AKP güruhundan bahsetmiyorum. Çıkarları, hesapları o an neyi savunmayı gerektiriyorsa, onları söyleyen bu ruh arsızlığı toplumun bütün katmanlarını esir almış durumda.
Sözün kıymetini en çok yok eden başta Recep T. Erdoğan olmak üzere Türkiye’deki siyasetçilerdir. Metin yazarları kitaplardan, filozoflardan topladıkları en afili cümleleri konuşma metinlerine yazıyorlar, dilinin hiç kemiği olmayan siyasetçilerde bunları okuyor ve söylüyor. “İnsan,” diyor “doğuştan sahip olduğu vazgeçilmez haklarıyla yaşar. Devletin temel amaç ve görevi bu hakları korumak ve geliştirmektir.” Nasıl olsa dilin kemiği yok, hele de imam hatip eğitimi almışsa en kitabi en afili cümleleri bulmakta hiç zorluk çekmiyorlar. “Dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, din, mezhep ve benzeri sebepler temelinde hiçbir ayrımcılık söz konusu olmaksızın herkes hukuk önünde eşittir.”
Tam beş yıldır aidiyet soykırımı yapılan bir ülkenin Cumhurbaşkanı ve soykırımın en büyük yürütücüsü Recep T. Erdoğan’ın sözleri bunlar.
Milyonda bir samimi duygular taşıyor olsalar, böyle afili afili insan hakları eylem planı açıklayacaklarına ‘köpek’ haline getirdikleri yargıya minnacık bir talimat vermeleri yeterli olacaktı. O küçük talimat milyon saat kitabi konuşmadan çok daha inandırıcı olacaktı.
Söz bittiği için Recep T. Erdoğan’ın, insan hakları eylem planı adı altında bilmem kaç tane madde açıklaması, bu maddeleri fiyakalı cümleler eşliğinde televizyonlarda okumasının bir önemi yok. Bunlar ülkede hiçbir kimsede, hatta kendi tabanında dahi umut kıvılcımı yakmıyor.
AKP Genel Başkanı’nı afili sunumu yaparken bile bilmem nereye para yatırmış, bilmem hangi gazeteyi okumuş gerekçeleriyle beşer onar insan tutuklanmaya devam ediyordu. AKP Başkanı bu operasyonları durdurup, kanunsuz olarak mahkum ettiklerini serbest bıraksaydı bütün dünyada daha inandırıcı olurdu.
Söylenen fiyakalı cümlelerin kimsede bir umuda sebep olmadığını en iyi kendileri biliyor. Onların derdi elbette insan hakları falan değil. Sadece, demokratik değerlere dönmesi için Türkiye’yi sıkıştıran ABD’ye karşı göz boyama çalışması yapıyorlar. Ama ettikleri sözlerin ne denli kıymetsiz olduğunu, bir kuruş bile değerinin olmadığını anlamak istemiyorlar.
Ancak anlaşılan o ki, B planları yok, ya hukuka dönecekler ya bunun çok ağır ekonomik ve siyasi bedeline razı olacaklar.