HABER ANALİZ | HASAN CÜCÜK
Barcelona, İspanya’nın futbolda iki markasından biri. Real Madrid ile La Liga’da şampiyonluk yarışı veren Barcelona, tıpkı rakibi gibi Avrupa arenasının da başrol oyuncularından. 1990’lı yıllara Johan Cryuff yönetiminde damga vurup, ‘rüya takımı’ unvanını aldı. 2008’de ise Pep Guardiola’nın gelmesiyle Barcelona 10 yıl sürecek bir hegemonyanın startını verdi. Şampiyonlar Ligi son 16 turunda sahasında Paris Saint-Germain’e (PSG) 4-1 yenilmesi bir devrin hazin sonu olarak tanımlandı. AS gazetesinin manşeti durumu özetliyordu: “Barcelona geçmiş, Mbappe gelecek”.
9 YILLIK İSPANYOL İŞGALİ
2009-18 arasında Şampiyonlar Ligi bir anlamda İspanya Lig Kupası’na dönüşmüştü. Pep Guardiola yönetimindeki Barça 3 yıl aradan sonra Kupa 1’i kazanma sevinci yaşarken, bir devrin de başlangıcını müjdeliyordu. 2009-18 arasında oynanan 10 finalin 7’sinde kupa İspanya’ya gitti. Real Madrid 4, Barcelona ise 3 kez Kupa 1 sevinci yaşadı. Inter, Chelsea ve Bayern Münih araya girip kupanın İspanya’ya gitmesini engelleyen ekipler oldu.
Barcelona’nın başarısının temelinde, takımın omurgasının ünlü alt yapısı La Masia’dan gelenlerin oluşturması yatıyordu. Daha 10’lu yaşların başında La Masia çatısında altında buluşan geleceğin yıldızları, Barcelona’nın oyun stilini ezberliyordu. Sadece oyun stilini ezberlemekle kalmıyor, beraber ter dökeceği oyuncuların tüm özelliklerine de vakıf oluyorlardı. Puyol, Xavi, Iniesta, Pedro, Busquets, Pique, Fabregas, Jordi Alba ve Victor Valdes, La Masia’da yetişip uzun yıllar A takım için ter döktüler. Yaşı geçenler veya başka takımları tercih edenlerden dolayı La Masia kökenlilerin sayısı her geçen yıl azaldı.
GİDENLERİN YERLERİ DOLMADI
Ancak alttan yeni oyuncu yetişmedi. Onlarca milyon Euro ödenip kadroya katılanlar ise beklentilerin çok altında kalıyordu. Henry ve Zlatan İbrahimovic gibi yıldızlar bile tutunamıyordu. Bünyeye sonradan eklenen David Villa, Luis Suarez ve Neymar üst düzey çıkarken, Dembele, Coutinho ve Griezman gibi yüzlerce milyon euro dökülen oyuncular, tel tel dökülüyordu. Herkes yolun sonunun felaket olduğunu görüyordu. Freni patlamış araba gibiydi. Mutlaka çarpacak ve hasar büyük olacaktı.
Xavi ve Iniesta’nın kopmasına Neymar eklenince Barcelona için beklenen günler daha da yaklaşmıştı. Geçen yıl Şampiyonlar Ligi’nde yarı finalde Bayern Münih’e 8-2 yenilmesi taşları yerinden oynattı. Uzun tarihinde sadece ikinci kez bir takımdan 8 gol yiyordu. 2013 Şampiyonlar Ligi’nde yarı finalde Bayern’e her iki maçta da yenilmişti. Kalesinde 7 gol görürken, 180 dakika boyunca gol atamamıştı. Ancak o hezimet çok dert edilmemişti. Zira, kötü gidişatı durduracak usta ayaklar vardı. Geçen yıl gelen 8-2’lik hezimet sonrasında benzer yorum yapmak imkansızdı. Elde sadece Messi kalmıştı. O da ayrılık türküleri söylemekle meşguldü.
KOEMAN’A ZOR GÖREV
Luis Suarez gönderilince bu yıl La Liga şampiyonluğu hedefinin bile olmadığı ilan edilmiş oldu. Takımın emanet edildiği Ronald Koeman, Barça kimyasını bilen biriydi. 90’lı yıllara damgasını vuran Johan Cruyff’un rüya takımında önemli bir parçaydı. Euro 2016’dan sonra 2018 Dünya Kupası’nı da evinden izleyen Hollanda milli takımını yeniden ayağa kaldırmıştı. Şimdi kolları sıvayıp Barcelona için işe koyulma zamanıydı.
Koeman’ın elinde sihirli değnek yoktu. Pandeminin vurmasıyla ekonomisi zor günler geçiren Barcelona için Koeman takımı yeniden yapılandıracak isimdi. Messi sözleşmesinden dolayı kerhen kalmayı kabul etmişti. Messi sonrası karanlık gözüküyordu. Messi’siz bir Barcelona nasıl olacak bunu tahmin etmek kolaydı. Koeman, bazı maçlarda Messi’yi yedek soyundurdu. Takım bocalayınca mecburen oyuna alıp skoru değiştirmesini sağladı. Messi’siz yılların pek parlak olmayacağını görmüş oldu.
YENİ KRAL MBAPPE
Bayern Münih geçen yıl Şampiyonlar Ligi yarı finalinde Barcelona’yı 8-2 yenerek bir devrin bitişini ilan etmişti. Barcelona devri bitmişti ama Messi dönemi devam ediyordu. PSG’nin galibiyetinde başrol oynayan Mbappe, Messi döneminin de sonunu getirdi. Neymar ve Di Maria gibi iki yıldızın yokluğunda Kylian Mbappe tek başına Barcelona’yı yıktı. Attığı 3 golle Nou Camp’ta rakibine acıyı yaşattı.
Her güzel şeyin bir sonu oluyor. 2006’da başlayan Messi döneminin sonuna gelmiş olduk. Elbette Messi yine resital sunacak ama tek kişilik takım olma devri bir daha olmayacak. Artık kral öldü, yaşasın yeni kral dönemindeyiz.