Basri

YORUM | M. NEDİM HAZAR

Bazı karakterler için “Aspirin” tabirini kullandığımı yakın dostlarım bilir. Öyledir; bazı insanlar başa, dişe, kulağa her şeye iyi gelir ve adeta Aspirin gibi her yerde kullanmak mümkündür. 

Gazeteci Basri Doğan kelimenin tam anlamıyla bir Aspirin karakter olduğunu daha tanışmanızın ikinci dakikasında anlamak mümkündür. 

Cıva gibi kıpır kıpır, yerinde duramayan bir gazeteci. 

Eskiler bu tipolojiye “Acar muhabir” derlerdi. 

Yaklaşık 20 yıldır tanışırım Hollanda’da yaşayan Basri Doğan ile. 

Hiçbir şey yapmasa yerinde zıplayan meslektaşlardandır. 

Kamerası, kayıt cihazı daima bir kol mesafesindedir. 

7/24 meslek ile herc ü merc olmuş tabiri caizse fenafi’l medya bir insandır Basri. 

Dünyaya gazeteci olarak bakar. İnşaat temel kazısı görse, “nasıl haber yapabilirim acaba?” diye düşünür önce. 

Dur durak bilmez, yorulmak bilmez. 

Bu hiperaktivite tahmini önce ailesini sonra yakınlarını epey yoruyor olmalı. 

Meslek yaşamındaki başarılarının sayısı az değildir. 

Şimdi buraya bunları yazmanın anlamı yok ama Hollanda Başbakanına “Tripod” taşıtmış bir gazeteciden bahsediyoruz sevgili okur. 

Ve en önemlisi insandır Basri. Kalbi pırıl pırıl, vicdanlı ve hümanist. 

Nerde bir mağdur görse yardıma koşar. Önce kendi milleti, sonra Hollanda halkının kardeşliği için neredeyse ömrünü tüketmiştir. 

 Din, dil, ırk ayrımı gözetmek. Nefret nedir bilmez. 

O kadar ki kendine terörist diyen AKP iktidarı ve Erdoğan için bile bir kez bırakınız argoyu, küfrü, bedduayı, olumsuz konuştuğunu bile görmedim. 

Yaptığı haberlerin hiç birinde olumsuzluk yoktur Basri Doğan’ın.

4 yıl önce malum 15 Temmuz sonrasında başlayan cadı avı ve fişleme furyasından o da payını almıştı. 

Erketede yatan o kadar çok kıskananı vardı ki içinde kini olan kustu. Basri’yi hedef gösterdi siyasal İslamcısı, ulusalcısı, Ergenekoncusu atılmadık iftira, etmedik hakaret bırakmadılar. 

Evinin adresini hedef gösterecek kadar kuduranlar oldu. 

Basri onların diliyle cevap vermedi, hukuk yolunu seçti ve tüm mahkemeleri kazandı. Tekzip yayınlattı, tazminat aldı ama utanmazlar için bunun çok önemi yoktu!

Basri evini değiştirmek zorunda kaldı. 

Yeni taşındığı mahallede ilk olarak ne yaptı sizce?

Tüm komşuları toplayıp bir yemek verdi ve kendini taktim etti Türk milletini anlattı… 

Önce mahalle ile kaynaştı. 

Sonra mahallenin kültür merkezi ile ortak organizasyonlar yaptı. 

Türk-Hollanda kültürel yakınlaşması için koşturdukça Hollandalı komşuları ona katıldılar. 

İki toplumun arasındaki mesafeleri adeta yok etti Basri. 

Ve nihayet kıymet bilenlerin ülkesinde yaptığı bu çabalar netice verdi. 

Hollanda’nın en prestijli ödülü olan Kraliyet Nişanına layık görüldü. Birkaç gün önce de düzenlenen törenle aldı ödülünü Basri. 

Eminim epey kişi hasetinden çatlamıştır. 

Amsterdam Belediye Başkanı Femke Haselma’nın törende yaptığı konuşması her şeyi anlatıyordu aslında: 

“Amsterdam özgürlüğe çok önem veren bir şehir. Özgür ifade ve düşüncelerini söylemek en önemli prensiplerimizden. 

Bu salonda bunun ne kadar önemli olduğunu anlayan biri varsa o da sizsiniz. İfadelerinizden ve barışçıl ideallerinizden dolayı çok kere ölüm ile tehdit edildiniz.

 Bu korkunç ve kabul edilemez. 

Siz birçok medya kuruluşuna gazeteci kimliğinizle özgür ifadenin önemi ve çok kültürlü toplumumuz hakkında haberler yapıyorsunuz. 

Siz sosyal bir insansınız ve birçok dernek için gönüllü olarak çalışıyorsunuz. 

Çalışmalarınızda entegrasyon ve uyuma katkı sağlayarak Hollanda toplumuna hizmet ediyorsunuz. Mahallenizde programlar düzenlediniz ve programlarda organizatörlük ve başkanlık yaptınız ama mutfak temizlenmesi gerektiği zaman ise yeri geldi orayı da temizlediniz. 

Platform İNS ve Witboek vakfındaki çalışmalarınızda toplumdaki ayrıştırmaları gündeme getirecek projeler üretiyorsunuz ve bunların önüne geçmek adına projeler üretiyorsunuz. ‘Huis Van De Wijk Aker‘ semt evinde toplumsal entegrasyon konulu çalışmalar yapıyorsunuz. 

Bu çalışmalarınızı büyük bir içtenlikle yapıyorsunuz. 

Çünkü siz çok kültürlülük, diyalog ve demoktratik değerlerden güç alıyorsunuz. Ve siz biliyorsunuz ki: inanmak önemli bir şey ama hayata geçirmek inanmak kadar önemli. 

Siz aktif bir şekilde insanlar arasında köprüler kuruyorsunuz ve yardıma muhtaç olan insanlara yardım ediyorsunuz. Mesela doğduğu ülkelerinden farklı düşündükleri için çıkarak buraya sığınan insanlara yardım ediyorsunuz.

Sayın Doğan siz Hollanda Kraliyet ailesi üyesi oldunuz ve kraliyet nişanına layık görüldünüz.”

Şu cümleyi tekrar hatırlatayım. “Ve siz biliyorsunuz ki: inanmak önemli bir şey ama hayata geçirmek inanmak kadar önemli. “

Yıllardır Hollanda’da bulunup hiçbir halt etmeden sadece laf üretenler elbette kıskançlıktan çatlayacak duruma gelecekti. 

Ancak.

Bir hakkı teslim etmek gerektiğini de düşünüyorum. 

Hollanda Kraliyet Ailesi Basri’yi çoktan hak ettiği bir ödülle onurlandırdı. 

Ancak bana böyle bir imkan verseler bir dakika bile düşünmeden ödülü önce Basri Doğan’ın eşi Necmiye Hanım’a verirdim. 

Necmiye Doğan bütün sıkıntılara, baskılara, ötekileştirmeye, dışlamaya, fişlemeye (ki bunların bazıları akrabalarından bile gelmiştir) küsmeden, darılmadan, gocunmadan eşinden belki de bir adım önde olarak koşturmuştur hep. 

Kermesten kermese koşar, yardımlarda en öndedir, bir yerde insan gücüne ihtiyaç varsa Necmiye Abla’yı görürsünüz. 

Basri Doğan, Kraliyet Nişanı sevincini eşiyle paylaştı.

Necip Fazıl O Erler şiirinde harika anlatır Necmiye Abla gibi insanları…

“Yıldızları tespih tespih çeker de..

Namazda arka saf hizasındalar…”

Hep arka planda oldu, hep görünmeyendi belki ama en az Basri Doğan kadar övgüyü ve saygıyı hak etmektedir Necmiye Doğan. 

Allah hizmetlerini daim eylesin… 

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

3 YORUMLAR

  1. Samimiyet denilince akla Basri Bey geliyor. Halsema nın dediği gibi onu her yerde görebilirsiniz. İşin önünde arkasında, mutfağında. Eşi ise melek gibi bir hanımefendi. İkisi e akrabalarınca dışlandı. Ancak akp ye biat etmediler. Ayrıca Alperen’i unutmayın. O tam bir usta.

  2. “Bahtiyardır o adam ki, refika-i ebediyesini kaybetmemek için saliha zevcesini taklit eder, o da salih olur. Hem bahtiyardır o kadın ki, kocasını mütedeyyin görür, ebedî dostunu ve arkadaşını kaybetmemek için o da tam mütedeyyin olur, saadet-i dünyeviyesi içinde saadet-i uhreviyesini kazanır.”
    İkisine de maşallah.
    Allah dünyada da, ahirette de mesut ve bahtiyar eyler inşallah.

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin