YORUM | ALPER ENDER FIRAT
Koronavirüs bütün dünyada hızla yayılmaya devam ederken, ülkeler salgını durdurabilmek için sokağa çıkma yasağı uygulamaya başladı. Sosyal etkileşimi en aza indirip virüsün yayılmasını durdurmaya çalışıyorlar.
Virüsün hızla yayıldığı Türkiye ise sokağa çıkma yasağını uygulamamakta direniyor. Direnmesinin en büyük nedeni hükümetin sokağa çıkmayı yasakladığında doğacak faturayı ödeyecek durumda olmaması. Devlet ülke genelinde sokağa çıkmayı yasaklarsa hem vergiden olacak hem de sokağa çıkarmadığı vatandaşının karnını doyurmasını sağlamak zorunda kalacaktır. Ancak bunu yapacak ne bir ekonomik gücü ne da kenarda duran bir parası kaldı.
AKP Hükümeti, 15 Temmuz rejimini ayakta tutabilmek için devletin kenarda köşede kalmış ne kadar birikimi varsa hepsine uzandı ve onları yiyip bitirdi. Normal zamanlarda bile ayakta duracak hali kalmayan AKP-Ergenekon hükümetinin sokağa çıkarmadığı milyonlarca insanın karnını doyuracak yardımda bulunması artık mümkün değil.
BU YAZIYI YOUTUBE’TA İZLEYEBİLİRSİNİZ ⤵️
Bugün denediği yolla hem sokağa çıkmaları en aza indirmeyi hem de yükün üstüne kalmasından kurtulmayı hedefliyor. Sokağa çıkmayı yasaklamadıkça da salgını önleyebilmesi mümkün görünmüyor. Ancak zaten çökmekte olan Türkiye ekonomisi kaç ay süreceği belli olmayan böyle bir rölantiyi kaldırır mı ya da ne kadar kaldırır hiç belli değil. 15 Temmuz hükümeti elinde avucunda ne varsa kuyruğu dik tutabilme, görüntüyü kurtarma ve yeni rejimi tesis edebilmek için daha önce harcamıştı.
Türkiye Cumhuriyeti kurulduğu günden bu yana karşılaştığı en büyük tehlike ile karşı karşıya.
Sadece Korona salgını değil, ülkenin üzerindeki bela, musibetler, iki yakanın bir araya gelmemesi, ekonomik krizler, her geçen gün artıyor. Her geçen gün bir önceki günü aratır durumda.
Bu yaşananları nasıl yorumlarsanız yorumlayın. Herkese istediğiniz kadar suç atabilirsiniz ama bir kere de dönüp kendinize bir bakın. Suhuletle, sükûnetle, bütün yaşananları önünüze koyup bir durum değerlendirmesi yapmayı deneyin. Arkanıza bakıp bir durum değerlendirmesi yapmadıkça, yaptıklarınızı kritiğe tabi tutmadıkça bu musibetlerden kurtulma ihtimalimiz yok.
Görünen o ki bir yerlerde yanlış mı yapıyoruz diye sormadıkça, meydana gelen olayların mesajını anlamaya çalışmadıkça bu sıkıntılar bitmeyecek. Bitmeyeceği gibi bilakis artarak devam edeceğini görmek için kahin olmaya gerek yok.
Hiçbir işaretin, hiçbir mesajın uyaramadığı azgınlar topluluğuna tarihte neler olduğunu umarım bu karantina günleri anlamamızı sağlar.
Cezaevlerinde bulunanların korona salgınından korunması için ev hapsine alınması çalışmalarında katillerin, hırsızların, uyuşturucu satıcılarının, organize suç örgütlerinin, yetim malı soyguncularının yararlanmasını gündeme alırken, Türkiye Cumhuriyeti yasalarına göre hiçbir suç işlememiş insanları kapsam dışı bırakmak ‘ben yaşananlardan hiçbir şey anlamıyorum demekten başka bir şey değil.’
Allah herkese, yanlışlardan, zulümden dönmek için fırsat üstüne fırsat tanıyor. Israrla ve ısrarla zulmü devam ettirmeye çabalamak gelecek felaketleri katlamaktan başka bir işe yaramayacaktır.
Ama şu da bir gerçek ki Sevgili Mahmut Nedim Hazar’ın Melahim çağı yazılarında da belirttiği gibi musibet ayrım gözetmeksizin, nokta atışı yapmaksızın geliyor. Ve maalesef musibet mazlumlara da isabet ediyor.
Bilmem ki bu ülkeyi daha ne uyandıracak.
Beklenen İstanbul depremine ve olabilecek diğer deprem ya da musibetlere karşı Türkiye artık çok dahâ kırılgan, çok dahâ savunmasız. Kimse artık yardıma gelemeyecek, maddi yardım dahi almak zor olacak. Herkes kendi derdine düştü çünkü; sadece Türkiye değil, tüm dünya… Böyle bir durumda herkes kendi derdiyle baş başa kalacak görünüyor.
Mazlum kim ? Haksızlıklara Ses çıkarmayan mazlum olur mu ? Ben mağdurum zaten deyipte susanlara ne demeli. Hareketin içinden kaçtane Gergerlioğlu çıktı ? Fiili dua Gergerlioğlu gibi olmakla olur. En azından tweetırdan, change orgdan kampamyaları desteklemekle. Hangi imzada hedefe ulaşıldı ? Bu bela, temiz hizmet insanlarının sessiz kalmasına sebeb olan eğitimci, yazar çizerler ve kendimizden dolayı olmasın ? Pışşık