TR724 HABER MERKEZİ
8 Mart Dünya Kadınlar Günü vesilesiyle Peaceful Actions Platform’un Brüksel’de düzenlediği programda, insanlık dramının yaşandığı coğrafyalardaki kadınların problemleri konuşuldu.
“İnsanlık Krizlerinde Kadınların Güçlendirilmesi ve Korunması” başlıklı paneli Almanya’dan sivil toplum kuruluşlarına danışmanlık yapan Two Foxes Consulting’in kurucusu Dani Kranz yönetti.
Panelde, Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı’ndan Elif Yasemin Aydın, Suriyeli gazeteci ve aktivist Zaina Erhaim, Suriyeli mülteci ve insan hakları aktivisti Samar Bradan ve Türkiye’de Gülen Hareketi’ne yönelik Tenkil Süreci’nde hapis yatmış Aydın N. konuştu.
Hizmet Hareketi’nden kadınların hikâyeleri
İlk konuşmacı olan Aydın, Türkiye’de AKP hükümetleri döneminde kadın haklarındaki genel gerilemeye dikkat çekerken, 2002’den bu yana kadın-erkek eşitliği ve kadınların güçlendirilmesini baltalayan politikaları anlattı. Ardından kadın cinayetleri karnesinin giderek kabarmasına dikkat çekti.
Aydın, politikacıların erkek egemen söylemlerine atıf yaptıktan sonra, 15 Temmuz darbe girişiminden bu yana süren, Hizmet Hareketi’ne yönelik “olağanüstü cadı avı” döneminde kadınların tahminlerin ötesinde sıkıntılar yaşamasının kaçınılmaz olduğunu belirtti. Daha sonra da cezaevinde ilaçları verilmediği için vefat eden Halime Gülsu, hamilelikleri sırasında tutuklanan Fadime Günay, Şükran Akbaş ve Nurhayat Yıldız’ın hikâyelerini paylaştı.
Suriye’de hapsedilen kadınlar toplumdan da dışlanıyor
Zaina Erhaim ise Ortadoğu’daki erkek-egemen kültürden ve kadınların bu toplumsal anlayış içinde hep ikincil role mecbur bırakılmasından söz etti. Konuşmasında Suriye’de iç savaş öncesi ve sonrasında kadınların yaşadıklarının çoğu zaman haberlere bile konu olmadığını vurgulayan Erhaim, hapislerdeki işkenceleri anlattı. Erhaim, Suriye’de hapsedilen kadınların özgürlüklerine kavuştuktan sonra toplumsal baskı gördüklerini ve aileleri tarafından “onurlarına leke sürüldüğü” gerekçesiyle intihara sürüklendiklerini söyledi. Ortadoğu’da ne zaman kadın meselesi gündeme gelse, yaşanan topyekûn sıkıntılardan ötürü “şimdi zamanı değil” tepkisiyle karşılaştığının altını çizdi.
Erhaim, Ortadoğulu bir kadın hakları aktivisti olarak, uluslararası kurumların ve özellikle Batı’daki medyanın bu konuda iyi bir sınav veremediğini aktardı. Suriyeli gazeteciye göre, Batıdaki medya ve çeşitli platformlar kadınların yaşadıkları dünyayı tanımadıkları için bir takım zararlı uygulamaları değiştirmekte başarısız.
Samar Bradan ise Suriye’den Avrupa’ya geliş sürecini ve bu süreçte yaşadıklarını izleyicilerle paylaştı. Bradan’a göre iç savaş, göç ve mültecilik gibi süreçlerde kadınlar her zaman daha büyük sıkıntılar yaşıyor ve küresel insan hakları çalışmaları bu konuda kadınlara yönelik daha spesifik adımlar atmak zorunda.
10 kişilik koğuşta 25 kişi ve 3 bebek
Aydın N., Türkiye’de eşiyle birlikte 15 Temmuz’dan sonra işlerini kaybettiklerini aktardıktan sonra, tutuklanma sürecini ve hapishanedeki günlerini anlattı. “Tutuklanma gerekçesi olarak gazete aboneliği ve kadın derneğinde yöneticilik gösterildi,” diyen Aydın N. 16 ay kendiyle benzer durumdaki kadınlarla 10 kişilik bir koğuşu paylaştıklarını söyledi. Bu koğuşta, bazı zamanlarda 25 kişi ve 3 de çocukla birlikte tutulduklarını belirten Aydın N., hapishanelerdeki çocuklar için beslenme yetersizliklerine, koşulların uygunsuzluğuna ve sağlık şartlarına vurgu yaptı.
“Türkiye’de şartlar iyileşmediği için ülkeyi terk etme kararı aldık,” diyen Aydın N.’nin eşi de kendisiyle aynı dönemde hapis yattı. Bir buçuk yıl önce Avrupa’da kendilerine yeni bir hayat kurduklarını aktaran Aydın N., burada bir de çocukları olduğunu duyurdu.
Panelin moderatörü Dani Kranz, bu konuşmanın ardından yorum yapmanın hayli “zorlayıcı” olduğunu söyledikten sonra, Avrupa’daki destekçilere düşenin seslerini yükseltmek olduğunun altını çizdi. Bu türlü baskı dönemlerinde kadınların, erkeklerden daha fazla problemle karşılaştığını ve acı çektiğini kaydetti.