Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş, mazbatasını almasının ardından ilk Büyükşehir Belediye Meclisi toplantısını yönetti.
Yavaş, toplantıda yaptığı konuşmada Belediye Meclisi başkanına hitaben “Ali cenab davranmışsınız! 25 yıldır belediye başkanınca kullanılan yetkiyi Belediye Meclisi’ne almaya çalışmışsınız. Bu yetki bana aittir ve kanunla sabittir. Bu düzenlemeyi reddediyorum ve iade ediyorum.” dedi. Başkan Mansur Yavaş’ın sözleri Meclis üyeleri tarafından alkışlandı.
Yavaş, Meclis’te zarar eden belediye iştiraki şirketlerin yönetim kurullarının göreve devam etmesinin istendiğini belirterek, “Bu hangi ihtiyacın sonucudur?” diye sordu.
Yavaş’ın konuya Twitter hesabından da paylaştı:
25 yıldır Bld. Başkanınca kullanılan yetkiyi şimdi Belediye Meclisi’ne almak istediler reddettim.
Tümü zarar eden şirketlerdeki yönetim kurullarının göreve devam etmesini istemek hangi ihtiyacın sonucudur?
Ankaralının şahsıma verdiği yetkiyi hakkıyla kullanmaya devam edeceğim. pic.twitter.com/mn1UvxhbUc— Mansur Yavaş (@mansuryavas06) 13 Nisan 2019
‘NE HARAM YEMENİN NE DE HARAM YEDİRMENİN RİSKİNE GİRECEK DEĞİLİM’
Ankara Büyükşehir Belediye Meclisi ilk toplantısında selamlama konuşmasında yeni başkan Mansur Yavaş, çalışma prensiplerini sıraladaı. Meclis üye dağılımında ağırlığın AKP’de olmasından rahatsız olmadığını vurgulayan Yavaş, şu ifadeleri kullandı:
“Ankara’ya hizmet yolunda sizlerle yapacağım kader ve güç birliğinin nasıl hayra vesile olacağını hep birlikte görecek, süreçten alnımızın akıyla çıkacağız. Meclis üye dağılımında ağırlığın AK Parti’de olması beni hiç rahatsız etmemiştir, etmeyecek de. Çünkü buradaki tüm arkadaşlarımın, söz konusu Ankara’ya hizmet olunca, hiçbir siyasi parti ayrımı yapmadan, gerçekleşecek her faaliyet ve projede, Ankara için ortak irade koyacağına inancım tamdır. Kampanya sürecinde söz vermiştim. Eğer buradaki çoğunluk CHP’de olsaydı encümende ve meclis bünyesinde çalışacak olan komisyonlarda, eşit dağılımı sağlayarak, daha şeffaf ve adil çalışmanın önünü açacaktım.
Benim Ankara’ya hizmet yolunda hiçbir arkadaşımıza karşı bir ön yargım olmadığı gibi, hiç kimsenin iyi niyetinden de şüphem yok. Belediye meclis üyelerinin “kasten engel olmaya yönelik” bir tavır takınacağını kesinlikle düşünmüyorum. İnsanız ve elbette hataya düşebiliriz, yanılabiliriz. Burada birbirimizi ikaz etmek, yanlışın düzeltilmesini sağlamak, hem sağlıklı bir sistemin temel taşıdır, hem de birbirimize karşı olan sorumluluğumuzdur, borcumuzdur.
Olur da belediyede benim göreve getirdiğim bir arkadaşım yanlışa düşer, zulmeder, harama meyleder, hakkı korumazsa, sizler de hakkın korunması yolunda karşıma dikilmezseniz, 5 buçuk milyon hemşerimize, tüm Türkiye’ye, hem bu dünyada hem de ahirette hesap vermek zorunda kalırsınız.
Bu yaştan sonra, ne haram yemenin, ne de haram yedirmenin riskine dahi girecek değilim. Buna ne içinde büyüdüğüm gelenek, ne de sosyo-kültürel çevrem müsait değildir. Her şeyin kayıt altına alındığı bilişim çağındayız. Bu kayıtları 100 yıl sonra gelecek olan torunlarımızın torunları bile okuyabilecek durumda. O yüzden yapılan iyi ve kötü ne varsa, tarihe miras kalacak. Şahsen en büyük arzum, görevi bıraktığımda, arkamda hem ‘herkesin başkanıydı’ diye anılabilmek, hem de ‘akçeli işlere bulaşmadı, kimseyi de bulaştırmadı’ dedirtebilmek. Allah’tan dileğim, bunları duymak ve hiçbir arkadaşımızın istikametini bozmadığına şahit olmak. Belediyemizin kesesi diye bir şey yok. Ankara’da idare edeceğimiz kaynağı, tüm vatandaşlarımızın kesesi olarak görmek mecburiyetindeyiz.
Benden, makamında oturan ve tek işi geleni gideni ağırlamak olan bir başkanlık göremeyeceksiniz. Belediyemizin yürüttüğü projeleri yerinde denetleyecek, kurumlarımızın vatandaşlarımızı memnun edip etmediğini sahada gözlemleyecek bir başkanlık göreceksiniz.”