Yorum | Hakan Zafer
Bu sene Ramazan ayında Ahmet Bozkuş’la birlikte hazırlayıp sunduğumuz Ramazan Güzeldir programında İslam ahlakının temel meselelerini konuşmaya gayret ettik. Daha çok konuşmak zorundayız. Kavramların kanı, maalesef yine o kavramlara sahip çıktığı iddiasındaki vampirlerce emildi. Ortalık, benzi atmış, koluna girip ayağa kaldırsanız bırakınca düşecek kadar halsiz kavramların yığın halinde durduğu bir mezata döndü. Bu hengâmede sadece konuşmak ne işe yarar tam olarak kestiremiyorum. “Bir şey yapmak lazımcılar” elbette sadece konuşmaya kıymet vermeyecek ama ben başlarda da olsa bir basamak olduğunu düşünüyorum. Acı ama hasar tespiti yapılmamış durumların ele alınma vakti geçiyor. Betonlaşan sorunlarla zaten direncini yitiren kimselerin baş etmekte zorlanacağı ortada. Her bireyin yeniden elinde kalan sağlam kavramlarla düşünmeye ihtiyacı var. Kavramlara küserek anlam arayışımızı güvenli halde ilerletemeyiz.
Büyük boyutlarda yaşanan ahlaki çöküntüyü ve geniş kitlelerin onca ahlaksızlığa sessizliğini anlama çabamız çoğu kez öfkelenmeye sebep oluyor. Bu durumu anlamaya yardımcı bir terim var.
Ahlaki Geri Çekilme (Moral Disengagement)
Teorik çerçevesini Kanadalı sosyal psikolog Albert Bandura’nın çizdiği bu terim, insanın sorumluluktan kurtulabilmek veya en azından buna inanarak ruhunu çelişkiden kurtarıp rahata erdirebilmek için mekanizmalar oluşturmasıdır. Birey, ahlaki ilkelerine uygun olmayan bir davranışta bulunur ve bu davranışını gerekçelendirmek için yeni ahlaki standartlar kabul eder. Bu durumlarda kişi, utanma, pişman olma, bedel ödeme, özür dileme gibi benlik yaptırımlarını devre dışı bırakarak amansız bir ahlaksıza dönüşebilir.
Ahlaki geri çekilmenin sekiz ayağı var.
- Ahlaki Gerekçelendirme: Ahlaki ihlallerin kabul edilebilir olduğunu söyleyen güç merkezinin, ahlaksızlığı kitlenin kafasına yatırmak için ortaya koyduğu “daha iyi”, “daha yüce”, “daha uygun” izahlarıdır. Kişi geçmişte yapılan kötülükler için de ahlaken geri çekilebilir. Bu durumun örnek cümlesi de tanıdık, “o zamanın şartları öyleydi.”
- Avantajlı Karşılaştırma: Kendisine karşı kötüleşeceği kimseye “o da falanca suçları işledi ama” diyerek kendi ahlaksızlığını örtme durumudur. Burada suçun gerçekliği ve yapılan kötülüğe denk bir karşılık olup olmaması düşünülmez maalesef. Vazoyu düşüren çocuğun kafasını annesinin yarması gibi.
- Vicdan Rahatlatıcı Cilalı Etiketleme: Kafaya zulmetmeyi koyduysa terörist, vatan haini, bölücü demek, karşıt görüşteki internet sitesine saldırı düzenleyen kendi bilgisayar korsanını mücahit, savaş sırasında düşmanlarının kadınlarına tecavüz edeni kahraman ilan etmek gibi.
- Sorumluluğun Yerini Değiştirme: En güzel örneği, bize çok tanıdık gelen “emir kuluyum” lafıdır. Yakınlarda bir yerlerdeki otorite varlığı, birçok ahlaki ihlalde kişiye sorumluluğunu unutturur.
- Sorumluluğun Yayılması: Tam karşılığı linç kültürüdür. Ortada hesap soramayacağınız kadar kalabalık varsa defteri kapatmak zorunda kalırsınız. Üniformalı yapılan toplu işler de benzer durumlardır. Kontrol noktaları ve yasalarla düzenlenmezse üniforma, giyeni ahlaken kimliksiz, hesap verme zamanında hayalet birey haline de getirebilir.
- Sonuçları Azımsama, Aldırmama ya da Saptırma: Zarar verdiğini kendinden uzak tutarak meydana getirdiği zararı görmek istemez. Bu yüzden vampirin sarımsak görmeyi istememesi gibi ahlaksız da mağdurlarıyla aynı vatanı, mahalleyi, alanı paylaşmak istemez. Hapsettiği yüzlerce gazeteci sayısına itiraz ederken “onlar bankamatik soyguncusu gazeteci değil “ demek veya bebeklerin hapsedilmesini “hamile kalma emri aldılar” diye iftirayla geçiştirmek gibi.
- İnsanlıktan Çıkarma: Namusuna leke sürmek, bunun için iftira kampanyaları yapmak, en temel ihtiyaçlarını karşılamayacak kadar sefalete mahkûm etmek, hapishanede su vermemek, banyo ve tuvalet hakkını kullandırmamak gibi.
- Suç Yükleme: “Onlar da şunu yaparak buna sebep oldu”, “kendisi kaşındı” gibi yeni ahlaki standartlar oluşturup etraftan “ha, o zaman kötülüğe devam edin lütfen” demelerini beklemek gibi.
Sadece ahlaksız davranışı ortaya koyan değil izleyen için de ahlaki geri çekilme mümkündür. “Karışmayın, yesinler bir birini”, “bu durum onların şu yaptıklarının karşılığı”, “vardır aralarında bir gizli anlaşma”, “bizi ilgilendiren bir konu değil, bulaşırsak kaybederiz” , “madem düştü eski hesabımızı görelim” gibi söylemlerle ahlaki ihlallerin kendinde çelişki oluşturmasına izin vermez. Bu sahte tutarlılık hali ahlaksız ihlallerin engellenmesi konusunda tavır sergileme ihtiyacı da hissettirmeyince ortalık dilsiz şeytan matinesine döner.
Geri çekilme tavrı kalabalıklarca da pekâlâ sergilenebilir. Bir sosyal grupta sorumluluk lidere ve kadroya dağıtılarak fertler paçayı kurtarabilir. Ya da çok sayıda üyeye dağıtılarak “ben neyim ki, beni kim dinler, mutlaka benden daha önde biri müdahale eder” diye kırpa kırpa sorumluluğu kuşa çevrilebilir.
Kendini bu yolla sansürleyen insan çelişkiden kurtulsa da ahlaki çekilme bir noktadan sonra karakter mühürlenmesine döner. Mühür ise başkalarının ahlaki davranış beklentisini bitirir.
İdeolojiler, siyaset ve dini inançlar ahlaken geri çekilme esnasında insanları canavarlaştırmak için kullanılabilir. Burada bir uyarı yapmak zorundayım. Kullanılması sonrasında meydana gelecek vahşi tutarsızlıklar, potansiyel olarak bu olguların içinde barınır anlamı çıkarılmamalıdır.
*****
Aslında bugün bayram öncesi bir teşekkür yazısı yazmak istiyordum. Öğrenciliğimin Ramazanlarına bir vefa borcu olarak. Ama boğazımdan kelimeleri söküp parmaklarıma indiremedim. Azımı çoğa sayın. Teşekkürüm hanımefendilere, ablalarıma… O gün okuyan öğrencilerin Ramazan gurbetini misafirperverlikleriyle dindiren, okusunlar diye elinden geleni yapıp şimşekleri üzerine çeken Hizmetin kadınlarına…
Var olun… Sağ olun…
En güzel bayramlar, en önce sizlerin olsun…
Başlığı okurken, Bir çözüm reçetesi yazısı sandım sonra okumak kaydına aldım. Tahminen “bu kadar ahlaksızlaşan topluma karşı onları düzelteyim derdi ile sinir, ve umutsuzluğa girmek yerine, biraz geri çekilme, Allah’a havale etme, büyüklük bizde kalsın “ tarzı rahatlatıcı bir yazı sandım doğrusu.
Fakat daha çok zülüm tarafınnın özeliklerini yazmışsınız.
Bunları zaten yaşayarak öğrendik ve bu öğrendiklerimizden dolayı’da bir kırgınlık ve şok yaşamaktayız.
Bize çözüm olacak bizi umutlandıracak yazı lütfen