Başbakan Binali Yıldırım ‘yerli ve millî’ projedeki fiyaskoyu itiraf etti, yardım istedi…
HABER-YORUM | SEMİH ARDIÇ
Başbakan Binali Yıldırım, bir yıldır İstanbul Silivri Cezaevi’nde tutulan Die Welt Muhabiri Deniz Yücel’i duruşmasız tahliye etmek için Almanya ile yaptıkları ‘kirli pazarlığın’ bir faslını daha itiraf etti. O itiraf Adalet ve Kalkınma Partisi’nin (AKP) yerli ve millî kavramlarının içinin ne kadar boş olduğunu da gösterdi.
Başbakan Yıldırım’ın Alman Haber Ajansı’na (DPA) verdiği mülakatta şu cümlelerin altını çizdim: “Almanya’nın Türkiye’de yapılması planlanan ‘Altay’ tanklarının imalatına iştirak etmesini de isteriz. Bu işbirliğinden her iki taraf da fayda sağlayacaktır. En fazla da Almanya’ya fayda getirir. Çünkü makineler Almanya’dan geliyor. Önemli aksamlar Almanya’dan geliyor. Daha basit parçalar Türkiye’de yapılıyor.”
ALTAY’IN MOTORU YOK
Çaya-çorbaya limon misali her mevzuyu yerliliğe getirip insanların hissiyatını istismar eden bir iktidar için bu satırlar zillet değil de nedir? Başbakan, 60 milyon ABD Doları’na yakın para ödeyerek gövde tasarımı Güney Kore’den ithal edilen Altay tankının, motor, zırh ve elektronik harp sistemleri gibi olmazsa olmaz aksamda bir arpa boyu yol alınamadığını ikrar etmiştir.
Alman MTU, Japon Mitsubishi, Avusturyalı AVL List GmbH, İngiliz Rols Royce oralı bile olmadı. Motor lisansı vermeye yanaşmadılar ve nazik biçimde kapıyı gösterdiler. 14 Şubat 2017 tarihinde tr724.com’da yayımladığım ‘Tank yaptık motoru da olsa iyiydi’ başlıklı makalenin (http://www.tr724.com/tank-yaptik-motoru-da-olsa-iyiydi-haber-analiz-semih-ardic/) üzerinden bir sene geçti, manzara aynı.
Altay tankı hâlâ kâğıt üzerinde duruyor.
MİLYONLARCA LİRA HAYAL SATAN ALBAYRAK’IN CEBİNE GİRDİ
Bu arada Yeni Şafak gazetesi ve TVnet’in sahibi Albayrak ailesine ait TÜMOSAN’a aktarılan paralar da unutuldu. TÜMOSAN’ın ‘millî tank tamam’ başlıklı yalan haberlerle Borsa İstanbul’da küçük yatırımcının sırtından kazandığı milyonlarca liranın hesabı sorulmadı. Savunma Sanayii Müsteşarlığı’nın zarara uğratılması da yapanın yanına kâr kaldı.
Albayrak’tan alınan hortum bu defa Ethem Sancak’ın kasasını doldurmaya başladı. Sancak’ın yanına bir iki AKP’li grup ilave edildiğinde geriye yurt dışından lisans devşirmek kaldı. Bu şekilde Altay tankı macerasında 7 sene geride kaldı. Meydanlarda “Almanlar bizi kıskanıyor. Bizim düşmanımız onlar.” diyen Reis-i Cumhur Recep Tayyip Erdoğan, Deniz Yücel pazarlığında Almanya’dan Altay tankına destek vermelerini isteyebildi.
RHEINMETALL, SANCAK VE MALEZYALI ORTAK
Alman gazetelerinde daha evvel ‘Türkiye’de tank imal edeceği’ yönünde haberleri çıkan silah sanayii grubu Rheinmetall’in yöneticilerinin bugünlerde Erdoğan ile gayr-i resmî görüşme yaptıkları konuşuluyor. Görüşmelerde Adapazarı’nda kurulacak tesiste Altay tankının Alman teknolojisi ile imal edilebileceğinin ele alındığı belirtiliyor. Her nevi teşvik ve malî desteğin verileceği yatırım için Ankara’nın tek şartı varmış: Bizim belirlediğimiz şirketlerle ‘yüzde 50-yüzde 50’ şeklinde ortak olun.
Rheinmetall Genel Müdürü Armin Papperger’in Türkiye’de tesis kurmak için sık sık Ankara ile temas halinde olduğuna dair geçen sene Stern dergisinde yayınlanan haberde ifade edildiği gibi son görüşmeler tank projesine yeni bir boyut kazandırdı. İki tarafta halka bilgi vermeden yürütülen pazarlıkların nasıl neticeleneceğini hep beraber müşahade edeceğiz.
RBSS’NİN YÜZDE 40’I ALMAN ŞİRKETE AİT
Yüzde 40 hissesi Alman Rheinmetall’e ait RBSS isimli şirketin bu maksatla Türk Ticaret Sicili’ne kaydedildiğini hatırlatayım. Diğer hisseler Türk ve Malezyalı ortaklara ait. O kısım tam bir muamma. Türk ortak, BMC’yi Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu’ndan (TMSF) muhammen bedelin altında fiyata alan Ethem Sancak.
Malezyalı ortak ise daha da girift. Zira Malezya denince benim aklıma 17/25 Aralık 2013 yolsuzluk operasyonunu müteakip Erdoğan’ın Japonya’ya (Pasifik) yaptığı seyahat geliyor. İçinde işadamlarının da olduğu uçağın Malezya’ya ve Singapur’a yakıt ikmali adı altında iniş yapmasına, bekleme esnasında uçaktan kimse inmediği halde kargo bölümünde bazı yüklerin indirilmesine rutin bir faaliyet denildi geçildi! Türkiye’de ne vakit bir satın alma kararı açıklansa arkasından Katar, Malezya, Birleşik Arap Emirlikleri (Dubai), Rusya mahreçli esrarengiz fonlar çıkıyor.
BİLAL ERDOĞAN’IN TÜRGEV’İNE DESTEK VERİYOR
Rheinmetall’in Türkiye’de kurduğu şirketin üç ortağından biri, Malezyalı milyarder Syed Mokhtar Albukhary’nin sahibi olduğu Etika Strategi şirketi. Albukhary aynı zamanda Albukhary Vakfı’nın da başkanı. İşte bu Malezya vakfı 2016 yazından beri Bilal Erdoğan’ın Türkiye Gençlik ve Eğitim Vakfı’nı (TÜRGEV) destekliyor.
Düsseldorf’un Rheinmetall şirketinin, tank imalatında tecrübesi olmayan Malezyalı şirketi tercih etmesinin perde arkasında vakfın Erdoğan ile irtibatlı olması kuvvetle muhtemel. ‘Erdoğan’a aşığım.” diyen Ethem Sancak’a Karadeniz kıyısında yer alan Karasu (Sakarya) ilçesine bağlı İhsaniye’de zırhlı araç tesisi kurulmak üzere 222 hektarlık bir alan tahsis edilmişti. Artık o proje her an hayata geçirilebilir.
BİZZAT ERDOĞAN ONAY VERDİ
Stern dergisinin haberinde şu ifadeler yer almıştı: “Rheinmetall çevrelerinde, Erdoğan’ın, Rheinmetall ve BMC’nin birlikte oluşturacağı Türk-Alman ortak şirketine bizzat onay verdiği konuşuluyor. Söylendiğine göre, Rheinmetall yetkilisi Andreas Schwer ağustos başında Cumhurbaşkanı tarafından kabul edilmiş.”
Defense News dergisi de Rheinmetall’in de dahil olduğu RBSS grubu ile Katar Emirliği arasında 1.000 zırhlı aracın Türkiye’de üretilmesi konusunda görüşmelerin sürdüğünü bildirmişti. Katar gibi küçük bir devlet için 1.000 tank fazla değil mi?
Dönüp dolaşıp Reza Zarrab’ın uçak dolusu altınlarında, para sayma makinelerinde, ayakkabı kutularında düğümleniyor her mevzu.
AL DENİZ YÜCEL’İ, VER ALTAY TANKINI!
Bütün bu esrarengiz irtibatlar maalesef Gazeteci Deniz Yücel’in tahliyesi ile yeniden masaya konuldu. Yücel bugünler için rehin alındı. Suçsuz yere hapse atıldı, günlerce ‘terörist, PKK’lı, ajan’ ithamlarına maruz bırakıldı. Ömründen 367 gün çalındı ve Erdoğan’ın Afrin Harekâtı’nda sıkıştığı noktadan kurtulabilmesi için bir nevi can simidi olarak kullanıldı.
Al Deniz Yücel’i, ver Altay tankını! Erdoğan’ın vicdan terazisi insan hayatını işte bu kadar kolay tartabiliyor. Almanların imal ettiği tankına ‘Leo-Altay’ ismini verirler olur biter. Artık Türkiye’de kim sorguluyor bunları…
Savunma Sanayi Müsteşarlığı yakında Altay tankında bilmem kaçıncı ihalenin neticesini açıklarsa hiç şaşırmayacağım. Açıklanan isimlere aldırış etmeyeceğim. Zira arka plandaki büyük fotoğrafta yer alanların gölgesi düşecek hepsinin üzerine.
ANGELA MERKEL, ERDOĞAN’IN ATEŞİNE ODUN MU TAŞIYOR?
İnsan hayatının paranın yanında hükmünün olmadığını gösteren bu hâdisede Almanya’da muhalefet ve kamuoyunun tavrı şimdilik ‘sessizlik’ ile hülâsa edilebilir. Yücel’in tahliyesinin getirdiği sevinç ve memnuniyete bağlı makul bir sessizlik olabilir.
Şayet bu sessizlik kalıcı hale gelirse ya da fırtınadan evvelki sessizlik değilse Erdoğan’ın temel hak ve hürriyetleri fokur fokur kaynattığı kazanın altına bir odun da Federal Almanya Başbakanı Angela Merkel koyabilir…
Silaha karşı insanlığın kazanmasını beklemekten başka çaremiz yok.