Erkam Tufan Aytav’ın Youtube kanalındaki ’30 Dakika’ programında yaptığı açıklamalar ve Kuzey Irak’taki referandum sürecinde yazdığı yazılardan dolayı hedef gösterilen Rudaw TV kanalı yöneticisi Rebwar Kerim hakkındaki iddialarla ilgili açıklama yaptı. Erdoğan rejiminin kara propaganda mekanizmasının yazdıklarımdan rahatsız olduğunu söyleyen Kerim, “Ranatsız olmuş ki bana yönelik bile ‘F… üyesi olduğum’ iddiasıyla saldırı başlattı. Demek ki doğru yoldayım.” dedi.
Havuz medyasının haberlerinde kendisini sözde F…’nün bölgedeki etkin isimlerinden biri olduğunu yazdığını hatırlatan Kerim’in açıklaması şöyle;
“Abant toplantısına katıldım bunda ne var”
“Abartmayın(!), daha neler- ‘Kuzey Irak imamı Talip Büyük ile birlikte hareket ettiğim’ -Hayır ben sadece Kürdistan ile hareket ettim-, ‘defalarca Pensilvanya’ya gittiğim -hayır, bir kez bile gitmedim, ve birçok Abant toplantısına katıldığım -e,ne var bunda- yazıldı.”
“Bu ‘haberleri’ yazanlar gazeteci olmadıkları ve sadece ellerine tutulan ‘bilgi notlarını’ yazdıkları için onlar bile asıl rahatsızlığın ‘F… bağlantısı’ filan… olmadığını anlamamış olabilir. Ama ben kimin neden neden rahatsız olduğunu çok iyi biliyorum. Onlar için de açıklayayım…”
“Ben Türk medyasının yakından tanıdığı bir gazeteciyim. Kimliğim de sır değil. Onlarca kez Türk televizyonları ve gazetelerine yorumlar analizler yaptım. Bölgele ilgi olan herkesi tanırım, onlar da beni tanır. Peki bu saldırının nedeni ne? Hemen söyleyeyim;”
Hedef gösterildim çünkü Halkbank’a yatan paraların akibetini sordum
“Çünkü referandum sürecinde AKP iktidarının, Kürdistan’a karşı takındığı düşmanca tavrı neden, Kürt petrolü Bağdat’ın tüm itirazlarına rağmen Ceyhan’a gönderilir ve buradan dünyaya satılırken göstermediğini sorguladım. Halkbank’a yatan paralarının akbetini sordum.
“Hatta Türk medyasının kendi hükümetine karşı gösteremediği cesareti göstererek Kürdistan yönetimini de sorumlu tuttum. Kürdistan yönetiminin petrol ticaretinde dönen rakamları, dönen yolsuzlukları, Türkiye’de kimlerin ne kadar komisyon aldığını açıklanmasını istedim.”
“AKP’nin Kerkük’ü altın tepside İran’a teslim ettiğini yazdım”
“AKP-MHP tabanı ‘Kerkük 83 vilayet’ heyacanı yaşarken AKP’nin Kerkük’ü altın tepsi ile Haşdi Şabi ve İran’ın kucağına teslim ettiğini yazdım. Kerkük Türkmenleri’nin ilk kez Sünni ve Şii olarak ayrıştığını aralarına düşmanlık sokulduğunu Suriye’den sonra AKP’nın Irak politikasınında tamamen çöktüğünü söyledim.
Kürdistan’ın zayıflatılması ve Mesud Barzani’nin tasfiye edilmesinin Türkiye’nin çıkarına olmadığını, sadece İran’ın Kürdistan’ı bölmesine yarayabileceğini ve bu bölünme yaşanırsa Türkiye Kürtlerinin bundan olumsuz etkileneceğini yazdım, söyledim. Türkiye’nin AKP iktidarı eliyle bölgeyi kaybettiğini göstermeye çalıştım.
“Maaşım dışında hiçbir gelirim yok, AKP medyasının bunu anlamasını da beklemiyorum.”
“Bunu yazdım-söyledim diye, beni susturmak için, AKP iktidarı medyası aracılığıyla Türkiye’yi tehdit ettiğimi öne sürüyor. Ben sadece -ve üstelik Türkiye’yi çok seven- bir gazeteciyim…Ve 20 yıldır yaptığım gibi bölgeyi analiz etmeye çalışıyorum. ‘Rudaw’ta yolsuzluk yaptığım’ iftirasına gelince…Kürdistan’ın en büyük medya kuruluşunu kuran birkaç kişiden biriyim ve maaşım dışında hiçbir gelirim, kazancım olmadı ve hala yok.. Ama AKP medyasının bunu anlamasını da beklemiyorum..”