Irak Kürt Bölgesel Yönetimi’nin (IKBY) 25 Eylül’de gerçekleştirdiği bağımsızlık referandumu sonrasında AKP Lideri ve Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’dan gelen tepkilere Mesut Barzani’ne yakın medya grubu Rudaw’ın Genel Yayın Müdürü Rebwar Kerim Weli’den cevap geldi. Weli Erdoğan’ın, “Petrolün vanasını kapatırız” sözleri için “Bağdat’ın itirazlarına rağmen Kürt petrolü Ceyhan’a gönderilir ve oradan gemilerle -kimindi o gemiler?- Meksika körfezine kadar dolaşırken neden kapatmadınız vanayı? Sattığınız Kürt petrolünün paraları nereye gitti? Bağdat’ın itirazlarına rağmen paralar Halkbank’a yatarken vanayı kapatmak aklınıza neden gelmedi?” dedi.
Erdoğan’ın Barzani’yle kurduğu iyi ilişkileri, AKP’nin KDP ile birlikte düzenlediği Diyarbakır mitingini, Kürdistan bayrağının Ankara’da göndere çekilmesini ve karlı petrol işbirliğini de hatırlatan Weli, Erdoğan’a Kürt sorunun çözümü konusunda güvendiği için pişman olduğunu söyledi.
Rebwar Kerim Weli’nin yazısının tam metni:
Sayın Erdoğan, ‘Er kişi’ olun!
Sayın Cumhurbaşkanı; pişmanım. Bölgenin en önemli halklarından ve devletlerinden birinin lideri olarak zat-ı alinize, Kürtlerin yüz yıldır maruz kaldığı katliamların, baskıların sona ermesinde rol oynayabileceğinize inandığım, size bu konuda güvendiğim için pişmanım.
Pişmanım çünkü, Kürdistan referandumu sürecinde yaptığınız açıklamalar, kullandığınız üslup, hiçbir şekilde Kürtlerle Türkler arasında kardeşliğe, dostluğa ve barışa hizmet etmiyor.
Daha ilk günden, Kürdistan’da halkın yüzde 92’sinin desteklediği bağımsızlık referandumunu ‘gayrımeşru ve rezalet’ ilan ettiniz. Neden Sayın Cumhurbaşkanı? Sizin ‘Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi’ referandumunda aldığınız yüzde 51.4 oy meşru oluyor da Kürdistan halkının kendi kaderini tayin için verdiği yüzde 92’lik ‘Evet’ oyu neden gayrimeşru oluyor?
Kürt olduğumuz için mi?
Kürdistan’a yaptırımlardan söz ediyorsunuz. İlk aşamada ‘TIR’lar Kuzey Irak’a çalışmadığı anda bunlar, yiyecek, giyecek bulamayacaklar’ diyorsunuz. Tarihin en eski haklarından birini, Kürdistan’ı açlıkla, Kerbela ile mi tehdit ediyorsunuz? Kürt halkının rızkını siz mi veriyorsunuz?
Unutmayın Sayın Cumhurbaşkanı, Kürt halkının tarihi, açlık tehditleri, katliamlar ve sürgünlerin tarihidir. Kürt halkını açlıkla korkutacağınızı mı sanıyorsunuz?
Sonra, ‘vanayı kapatmakla’ tehdit ediyorsunuz? Bağdat’ın itirazlarına rağmen Kürt petrolü Ceyhan’a gönderilir ve oradan gemilerle -kimindi o gemiler?- Meksika körfezine kadar dolaşırken neden kapatmadınız vanayı? Sattığınız Kürt petrolünün paraları nereye gitti? Bağdat’ın itirazlarına rağmen paralar Halkbank’a yatarken vanayı kapatmak aklınıza neden gelmedi? (Bu son cümle yazının Rudaw’da yayımlanan ilk halinde yer alırken, sonradan çıkarıldı;)
Sayın Cumhurbaşkanı, ‘En kötü günlerinde yanlarında olduk. ‘Yanılmışız’ diyorsunuz. Esad sizi aldattı, Netanyahu aldattı, Obama aldattı, en son da Sayın Barzani mi? Nasıl oluyor da bu kadar kolay aldatılıyorsunuz? Hayır Sayın Cumhurbaşkanı, Kürdistan ve Başkanı Barzani sizi hiç yanıltmadı. Ama siz belki de başkanlık yolunda ihtiyaç duyduğunuz oylar için, Kürdistan halkını aldattınız.
Şimdi, ‘Bu ülkeye ihanet etti’ dediğiniz Sayın Mesud Barzani’yi seçim dönemlerinde ‘Başkan’ sıfatıyla Kürt illerine siz davet etmediniz mi? Miting meydanlarında birlikte ‘Megri Megri’ söylerken Sayın Barzani ‘Kürdistan Başkanı’ değil miydi? Desteğine ihtiyaç duyduğunuz günlerde Ankara’da göndere çekilen Kürdistan bayrağı şimdi mi gayrimeşru oldu?
Kürdistan’la Türkiye arasında kurulan bütün köprüleri yakmakla tehdit ediyor, askeri seçeneğin masada olduğunu söylüyorsunuz. Kürdistan’ı BAAS’tan sonra şimdi de siz mi bombalayacaksınız? Peşmerge ve Kürdistan halkıyla, Kürdistan’da Kürt hükümetinin izniyle konuşlu bulunan Türk askerleri mi savaşacak? Yoksa her fırsatta Türk ordusu ile savaşacağını açıklayan Heşdi Şabi ya da Türk askerlerini diri diri yakan IŞİD’le mi ittifak edeceksiniz?
Hatırlayın Sayın Cumhurbaşkanı, Kürdistan’da Türk askeri ile Peşmerge’nin kanı birbirine karştı. Peşmerge ve Türk askeri kan kardeşi oldu.
Sayın Cumhurbaşkanı, ‘Kredi veriyoruz. Sen kalkıp, böyle bir adımı atarken, ‘soralım’ demiyorsun’ diyorsunuz. Kürdistan, kendi kaderini tayin hakkı için icazet mi alacak? Türk halkı icazet mi aldı?
Sayın Cumhurbaşkanı, kendi ülkenizdeki iç barış için hep yardım ve destek istediğiniz Sayın Barzani, bağımsızlık referandumunu sizden icazet almadığı için mi ‘hain’ ve yeniden ‘aşiret reisi’ oldu.
Sayın Cumhurbaşkanı; Ben bu dünyaya bir mülteci olarak geldim, hep bir mülteci olarak yaşadım, belki de mülteci olarak öleceğim. Ama benim çocuğum, Kürdistan’ın çocukları artık mülteci olarak değil özgür bir ülkede yaşayacaklar.
Sayın Cumhurbaşkanı, Türkler ile Kürtler, Türkiye ile Kürdistan arasında zor inşa edilen güven, kardeşlik ve barış köprülerini yıkmayın. Kürdistan ile Türkiye arasına düşmanlık ve nefret tohumları ekmeyin. Hep söylediğiniz gibi, ‘musalla taşında başkan değil, er kişi niyetine diyecekler’
‘Er kişi’ olun…