80 yaşındaki hasta mahpus Abdullah Aydoğan’ın sağ gözü cezaevinde kör oldu

15 Temmuz’dan sonra başlatılan cadı avında cemaate ait bir okula futbol sahası yapmak için arazi bağışladığı gerekçesiyle tutuklanarak cezaevine gönderilen hasta mahpus 80 yaşındaki Abdullah Aydoğan’ın cezaevinde katarakt ameliyatı geçirdikten sonra sağ gözü tamamen kör oldu. Ağır işitme kaybı, prostat, tansiyon, şeker, fıtık gibi hastalıkları da bulunan Abdullah Aydoğan’ın sol gözünden de ameliyat olması gerektiğini söyleyen ailesi, gözü görmeyen, kulağı duymayan ve cezaevi şartlarında hayatını idame ettiremeyen Aydoğan’a ev hapsi verilmesini talep etti.

Bold Medya’dan Sevinç Özarslan’ın haberine göre, 80 yaşındaki (resmi olarak 77) Abdullah Aydoğan’a yürütülen soruşturma kapsamında cemaate üye olduğu iddiasıyla 9 yıl 9 aylık hapis cezasına çarptırıldı. 7 Ocak 2019’dan beri Dinar Cezaevinde tutuklu olan Abdullah Aydoğan’ın sağ gözü cezaevinde kör oldu.

Katarakt ameliyatı olduktan sonra sağlıksız koşullar nedeniyle gözünde ödem oluştuğu için görme kaybı meydana gelen Aydoğan, beden temizliği başta olmak üzere kişisel hiçbir ihtiyacını tek başına karşılayamıyor.

Karantina koğuşundan her çıktığında, 2-3 haftada bir aile yakınlarına haber göndererek yardım isteyen Aydoğan’ın, şimdi sol gözünden de ameliyat olması gerekiyor. En az 10 kere daha hastaneye gidip gelecek olan Aydoğan, “Ben artık oraya gitmek istemiyorum, orada kimse bana yardım etmiyor, ikinci gözümden de ameliyat olursam ben nasıl yapacağım.” diyerek yardım istedi.

“EV HAPSİ VERİLSE NE OLUR, GÖZ GÖRMÜYOR, KULAK DUYMUYOR”

Göz problemleri dışında ağır işitme kaybı, prostat, tansiyon, şeker, ağır fıtık gibi hastalıkları da bulunan ve bugüne kadar kimseye sesini duyuramayan Aydoğan’ın eşi Gazel Aydoğan ise gözü görmeyen, kulağı duymayan bir insana ev hapsi verilmesini istedi.

Eşiyle en son pazartesi açık görüşte konuştuklarını söyleyen Gazel Aydoğan, “O masanın bir ucunda, biz bir ucunda anlaşamıyoruz. Duymadığı için bağırarak konuşmak gerekiyor. Rica ettim de bu sefer yanına oturmamıza izin verdiler. Gözünden iki defa ameliyat oldu. Karantina koğuşunda çok zorlanıyor. Gözüne damla damlatılacak kimse yok, yaşlı olduğu için inip çıkarken dikkat edemiyor, çarpıyor. Sağ gözü tamamen kapandı. 4-5 aydır bu halde. Hapse girdiğinde gözünde bir şey yoktu. Cezaevinde katarakt oldu. Doktor gözünde yırtık var deyince 3 saat ameliyat ettiler. Yemesine, içmesine koğuştakiler yardım ediyor. Dizlerinden kireçlenme olduğu için lavaboyu kullanmakta zorlanıyor. Kulak duymuyor, göz görmüyor, hepsi var. 27 ay daha cezaevinde kalacak. Ev hapsi verseler ne olur?” dedi.

Karantina koğuşundan çıktıktan sonra sayısı 15-20 arasında değişen normal koğuşuna geçen Aydoğan’ı sıkıntıları orada da devam ediyor. Vücudunda kireçlenme olduğu için hava akımından etkilenen Aydoğan, Afyon sıcağında bile camları kapalı bir ortamda kalması gerekiyor. Kalabalık koğuşta bu durum hem kendisinin hem diğer insanların yaşamını zorlaştırıyor.

SUÇU KAPATILAN BİR KOLEJE ARAZİ BAĞIŞLAMAK

Afyonkarahisar’da uzun yıllardır esnaflık yapan Aydoğan, cemaate üye olduğu iddiasıyla 26 Temmuz 2016’da gözaltına alınıp iki gün sonra tutuklandı. Cezaevinde 9 ay kaldıktan sonra serbest bırakılan Aydoğan’a, KHK ile kapatılan bir koleje, futbol sahası yapılan bir arazi bağışladığı için, ayrıca Bank Asya hesabı, gazete aboneliği, HTS kayıtları gerekçe gösterilerek 9 yıl 9 ceza verildi. 7 Ocak 2019’da cezası onaylanan Aydoğan, yaşlı ve hasta olmasına rağmen 19 ay sonra tekrar hapse gönderildi.

“İTİRAF EDECEK BENİM NEYİM VAR, KAÇ YILLIK ÖMRÜM KALDI Kİ”

Etkin pişmanlıktan yararlanması için hem aile çevresinden hem de resmi kurumlardan baskı gören Abdullah Aydoğan, “İtiraf edecek benim neyim var. Zaten kaç yıllık ömrüm kaldı ki…” dedi.

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

1 YORUM

  1. Uzatmaya gerek yok, bu zalimleri görmezsen onlar diri diri gömüyorlar. Zerre vicdan yok.

    Bu insanların hiçbiri Osman Kavala’ ya yapılan kadar gündem oldu mu ülkede? Bir kaç vicdan sahibi siyasetçi hariç kimse görmedi. O davada savunma yapan taraflar ve Kavala’nın kendisi dahi “FETÖ” sakızını çiğnedi.

    Allah aşkına ne bekliyoruz bu toplumdan ya!!!

    Ülkenin temeline incir ağacı dikilmiş, adamın yediği manda yoğurdu ile hurmalar gündem oluyor.

    Can Ataklı dahi kıvranarak Cevheri Güven ve Said Sefa’nın kim olduklarından ziyade yaptıkları gazeteciliğe ve söylediklerine bakmak gerekir diyor. İlave ediyor, söylenenler gerçekse yer yerinden oynaması gerekir deyip topluma sitem ediyor. O toplumun bir bireyi olarak da hemen akabinde 17-25 Aralık hükümeti indirmeye yönelik bir hareket diye de günah çıkarıyor.

    Ya yeter artık çöplüğünüz sizin olsun, bırakın da gidelim.

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin