8. Yargı Paketiyle seçim sonrasında atılacak adımlar

M. AHMET KARABAY | HABER İNCELEME

Kamuoyunda bilinen sıralı adı “8. Yargı Paketi” olsa da tam adı “Ceza Muhakemesi Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve 659 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun” olan kanun teklifi, Meclis Genel Kurulu’nda kabul edilerek yasalaştı. Yeni kanun, 12 Eylül 2010’da referandumla kabul edilen Anayasa değişikliğinde olduğu gibi çerezleri bir kenara bırakırsak bir dizi tuzaklarla dolu. 31 Mart seçimlerinden sonra bu pakette iktidarın önünü açacak neler olacağını hep birlikte göreceğiz.

Adı yargı paketi olsa da Ramazan paketi gibi içinde ne ararsanız var. “Torba yasa” diye adlandırılması da bu yüzden zaten. Eski Hazine ve Maliye Bakanı Nurettin Nebati’nin Genel Kurul’da olmadığı halde oradaymış gibi “yoklama pusulası” verdirtmesi gibi magazinel sahtekarlıkları bir kenara bırakırsak 8. Yargı Paketi, yakın gelecekte çok konuşulacak.

AK Parti yapmak istediklerini ele geçirdiği ve bütün sistemini bozduğu yargıyı, yine ele geçirdiği ve bütünüyle işlevsiz hale getirip Beştepe Sarayı’nın noterliğine dönüştürdüğü Meclis’ten geçirerek yasalaştırdı. Hemen her düzenlemede olduğu gibi 8. Yargı Paketi de uzmanlara sormadan, halktan olabildiğince gizlenerek ve muhalefetin eleştirilerine kulak tıkayarak Meclis Genel Kurulu’na getirildi. Meclis’te de teklif içinde ne olduğunu bile bilmeyen, tartışmalardan habersiz AK Partili ve MHP’li milletvekillerinin oylarıyla kabul edildi.

Teklif AK Parti tarafından hazırlanmış gibi görünse de genel çerçevesi Balgat’taki MHP Genel Merkezi’nde hazırlanmış gibiydi. MHP’li vekillerin Genel Kurul’daki konuşmaları bunu ortaya koymuş oldu.

İÇİNDE NELER YOK Kİ…

Bilindiği gibi en basit davalar bile bu ülkede 5 yıl sürüyor. Davaların çok uzun sürmesinden dolayı Anayasa Mahkemesi (AYM) önünde 68 bin dosya birikmiş durumda. AYM’nin bir süre önce uzun yargılama sürelerine bakmayacağını açıklamasıyla birlikte hükümetin buna bulduğu çözüm, Tazminat Komisyonu kurulması oldu.

Adalet Bakanlığı bünyesinde geçici olarak kurulmuş olan Tazminat Komisyonu kalıcı hale getirilmiş olacak. Komisyon çalışıyor göründüğü sürece bir oyalama komisyonu olarak görev görecek.

DAHA ÇOK KİŞİ CEZAEVİNE GÖNDERİLECEK

Bu işin daha oyalama tarafı. Bir de doğrudan Türk Ceza Kanunu’nun (TCK) 314. Maddesinde yer alan “terör örgütü üyeliği” ile ilgili hükümler var.

AYM, TCK 220/6’yı Aralık 2023’te iptal etti. AYM, bu maddenin soyut ve muğlak olduğunu belirterek daha somut hale getirilmesini istedi. AYM, bu iptali Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) düzenlemelerini esas alarak yapmıştı. Yüksek Mahkeme, bu konu ile ilgili olarak 4 ay süre vermişti. Verilen süre 8 Mart’ta doluyordu.

İktidar, süre dolduğu gerekçesiyle alelacele bir düzenleme yaptı. Meclis Anayasa Komisyonu’nda ve Genel Kurul’da muhalefetin hiçbir uyarısını dikkate almadı.

İptal edilen 220/6 madde AYM’nin talebinin tam tersine olarak 8. Yargı Paketi ile tekrar yasalaşmış oldu. Bu madde ile iktidar, “Örgüt üyesi olmasanız bile istersem ben seni yargılarım. Bu da yetmez, örgüt adına suç işliyormuşsun gibi de cezalandırırım, örgüte üyeymişsin gibi de ceza veririm” diyor.

Bu getirilen hükümle toplum daha çok terörize edilecek. Hatırlanacağı gibi 22 yıllık AK Parti iktidarı, ikinci yarı döneminde en büyük yatırımlardan birini cezaevlerini çoğaltma ve büyütme alanında yaptı. Muhalif gördüğünü hapse atmak araç olarak “Dezenformasyon Yasası” adı altında yapılan düzenlemeyi işleterek bugüne geldi. Şimdi 8. Yargı Paketi’nin önünde açtığı alanla bugüne kadar el değmemiş bölgelere girişilecek.

KİŞİSEL VERİLER VAKIF VE DİNİ CEMAATLERE AKACAK

33. maddenin 2. fıkrasının (g) bendinde, “siyasi, felsefi, dini veya sendikal amaçlarla kurulan vakıf, dernek veya diğer kâr amacı gütmeyen kuruluş ya da oluşumlar tarafından, özel nitelikli kişisel verilerden bazılarının işlenebilmesi” diye yer alan hüküm ise kişisel verilerin kimlere açılacağını ortaya koyuyor.

Kişisel Verilerin Korunması Kanunu (KVKK), yapılan düzenlemelerle zaten uygulanamaz hale getirilmişti. Tıpkı şehirlerarası yollarda 50 kilometrelik hız sınırının uygulanabilir olmaması gibi. Ama trafik polisi bölgede pusu kurmuşsa hız sınırını aştı gerekçesiyle ceza yağdırması gibi. KVKK da iktidarın elinde istediğinde başa bela edilebilecek bir araç olarak tutuluyor.

  1. Yargı Paketi, kişisel verilerin işlenmesi ve paylaşılmasına geniş esneklik getiriyor. Getirilen bu esneme sonunda mahrem bilgilerimizin kimlerin eline geçeceğine ve ne amaçla kullanılacağına ilişkin hiçbir bilgimiz olmayacak.

Kişisel verilerimiz dini cemaat ve tarikatların ellerinde dolaşacak. Bunların ne şekilde kullanabileceklerine ilişkin en küçük bir engelleme girişimimiz bile olamayacak. Çünkü bu cemaat ve tarikatlar, yasanın kendilerine verdiği yasal altyapı ile bunları elde etmiş olacaklar.

İktidar bir zamanlar, dini yapıları şeffaflaştırmaktan söz ediyordu. Geldiğimiz noktada saydamlaşan kişisel verilerimiz oldu.

KAYYUMLARA DOKUNULMAZLIK ZIRHI

OHAL kapsamında uygulamaya konulan kayyım uygulamasında da bir dizi yeni düzenlemeler yapılıyor. Yasalaşan yargı paketiyle, TMSF tarafından el konulan şirketlere atanan kayyımlara giydirilen “sorumsuzluk zırhı” yeni hükümlerle güçlendiriliyor.

İktidarın seçim sonrasında yeni el koymalara hazırlanıldığı muhakkak görünüyor. Yapılan düzenlemelerle mala el koyma ekstra kolaylaştırılmış olacak. Kayyımlara giydirilen bu yeni zırhla, birileri mala çökmelerle zenginleştirilecek, servetin el değişimi sağlanmış olacak. Zira kayyımlara dokunmama ve yargılanmama garantisi getiriliyor.

TR724 yazarı Adem Yavuz Arslan, soruyu tam da sorulması gerektiği gibi sordu. Gülen Cemaatine gönül vermiş iş insanlarının el konulmamış malı kalmadığına göre bu hazırlıklar başkaları için olmalı.

 

Sekizinci Yargı Paketi, adaleti yücelten değil ayaklar altına alan bir düzenleme olarak ortaya çıktı. “İnsan hakları paketi hazırlıyorum” diyenler, ayakta kalan hukuk devletinin birkaç uygulamasını da paketleyip bir kenara atmış olacak. 8. Yargı Paketi, bir aldatmaca girişiminden başka bir şey değil. İçine konulan kamuoyuna yönelik bir iki düzenlemenin ötesinde topluma tuzak paketi olarak anılacak. Adaletin olmadığı yerde yargı paketinin çıkmasının bir anlamı olmayacak.

DEM Partili Sırrı Sakık’ın Meclis kürsüsünden söylediği gibi;

  • Yargı paketi değil, kandan kanunlar paketi.
  • Yargı paketi değil, yargısız infaz paketi.
  • Yargı paketi değil düşman hukuku paketi.

Kafes içinde muhabbet kuşlarının hüzünlü duruşunu gören Yılmaz Erdoğan’ın söylediği gibi, “Kafesler ne kadar normal geliyor içinde yaşamayanlara”.

 

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

1 YORUM

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin