27 Mayıs ve Menderes’in mirası…

NECİP F. BAHADIR | YORUM

Enformatik çağ toplum hafızasını zayıflattı. Tarihin dönüm noktaları silikleşti. Yağmur gibi yağan enformasyon sağanağı insanı cehalete sürükledi. ‘Enformatik Cehalet’ kitabını yazan Nabi Avcı haklı. Beynin düşünme, analiz gücü kayboldu. İnsan adeta robotlaştı. Malumat çok ama fikir yok.

Böyle, ahkam keser gibi giriş yapmanın sebebi ‘27 Mayıs’ üzerine derin düşüncelere dalmam. Cumhuriyet’in ilk darbesinin üzerinden 74 yıl geçti. Emir komuta zinciri içinde değil düşük rütbeli subayların oluşturduğu bir cunta darbesiydi. Darbenin sesi kimdi biliyor musunuz? Orta yaşın üzerinde olanlar hatırlar; Alparslan Türkeş!

Bir acemiler mangası gibi dağınık cunta sabaha karşı tankları harekete geçirdi. Ve Ankara’da hükümet merkezini kontrolü altına aldı. Karşısında küçük bir direnç olsaydı darbe başarılı olamazdı. Başta Genelkurmay Başkanı ve kuvvet komutanları cuntanın dışındaydı. Necip Fazıl der ki; “Yoğurttan hükümete mukavvadan bıçak saplandı.”

Doğru bir tespit. Adnan Menderes’in başında bulunduğu Demokrat Parti’nin içi kaynıyordu. Son grup toplantısında yaşananları Rıfkı Salim Burçak’ın ‘On Yılın Anıları’ kitabından okumuştum. 27 Mayıs’tan 3 gün önce… Burçak da salonda; ‘Menderes harcadığı bütün çabalara rağmen arkadaşlarını bir türlü yatıştıramamış, sözünü gruba geçirememişti. O da yorgun ve sinirliydi. Böylesine bir ruh hali içinde bulunan Başbakan, “Bu gürültüyü parti reisiniz sıfatıyla şayan-ı teesüf bulunmaktayım!” diyerek kürsüden ayrıldı.

Menderes’in Demokrat Parti milletvekillerini son sözleri, “Size teessüf ederim!” oldu. Ankara’da hava ağırdı. Milletin sinesine sığınmak istedi. En güçlü desteği aldığı iki ile gitmek için yola çıktı. Önce Eskişehir, sonra Kütahya’ya uğrayacak vekillerinden göremediği sevgi ve ilgiyi milletten isteyecekti. Ankara’da tankların sokağa çıktığını Eskişehir’de öğrendi. Çaresizdi. Kütahya’ya doğru yola çıktı.

Kütahya hileli 1946 seçimlerinde Demokrat Parti’yi birinci yapmıştı. CHP’yi hile bile kurtaramamıştı Kütahya’da. Pek bilinmez, Menderes 1946 seçimlerinde Kütahya’dan milletvekili seçilmişti. Milletin sinesine ulaşamadan yolu kesildi. Muhsin Batur’un başında bulunduğu askeri grup Menderes’i derdest ederek Ankara’ya götürdü.

Millet herhangi bir tepki verdi mi?   Hayır. Ne Kütahya’dan ne de Eskişehir’ten ses çıktı.

Amacım 27 Mayıs’ı anlatmak değil. O uzun hikaye. Yine bir soru aklımda; 27 Mayıs’ın bayram olarak kutlandığını biliyor musunuz? Gençlere soruyorum… 1982’ye kadar 20 yıl boyunca 27 Mayıs ‘Hürriyet ve Anayasa Bayramı’ olarak kutlandı. Hem ‘Hürriyet hem Anayasa.’

Sol siyaset ve sol aydınlar 1961 Anayasa’sının özgürlükçü olduğunu ileri sürer. Geçiniz. 27 Mayıs’ı bayram olarak kutlamaktan çıkaran bir başka darbe oldu. Darbeci, darbeciyi sevmez. Eğer 12 Eylül olmasaydı kim bilir kaç yılına kadar bayram olacaktı 27 Mayıs.

Bugün mangalda kül bırakmayanların sicili temiz değil!

Bugün darbe karşıtlığında mangalda kül bırakmayan siyasi ve aydınların sicili hiç de temiz değil. Sol siyaset 27 Mayıs’ı ‘ihtilal’ olarak gördü ve yıllarca destek verdi. Taa Kemal Kılıçdaroğlu’na kadar… Kılıçdaroğlu ‘amasız, fakatsız’ çok net 27 Mayıs’a karşı duruş ortaya koydu. Sol aydınlar için aynı şeyi söylemek mümkün değil. Sol 28 Şubat’ı da sever. Ve bir müdahale olarak görmez. Futbol ve parti taraftarlığı gibi Türkiye’de de darbe taraftarlığı var. Hem de fanatik derecesinde. Sağ da 12 Mart’ı ve 12 Eylül’ü benimser.

Türkeş’in içinde bulunduğu 14’ler grubu cunta içinde cunta oluşturdu. Açığa çıkınca da hepsi yurtdışına sürüldü. Türkeş, Hindistan’dan dönünce siyasete atıldı. MHP’yi kurdu. MHP’nin temelleri 27 Mayıs’a dayanır. Bir özeleştiri yaptı mı? Bir 27 Mayıs muhasebesi duydunuz mu MHP’den? Ben duymadım. Türkeş’e karşı itiraz ve eleştiri mümkün mü?

Türkeş ismi siyasette devam etti. Oğul Tuğrul Türkeş bugün AKP milletvekili. Suç veya günah babadan oğula geçmez. Sadece bir tespit yapıyorum. Yoksa ayıplamak, itham için söylemiyorum. Türkeş’in kızı ise İYİ Parti’den milletvekili. Adana’dan başkan adayıydı. Hatırı sayılır oranda oy aldı. Mülteci karşıtı şövenist politikalarıyla tanınan Ümit Özdağ’ın babasının 27 Mayıs’ın en etkili isimlerinden biri olduğunu biliyor musunuz? Türkeş’in en yakın arkadaşı; Muzaffer Özdağ. ‘Babalar ve oğullar’ üzerine çalışılsa kitap olur. Bugün, her muhalifi darbecilikle suçlayanların sicili öylesine kabarık ki cevap vermek yerine ‘Hadi oradan!’ deyip tarih aynasını yüzlerine tutmak lazım. AKP dahil.

Demokrat Partililerin çocukları ne oldu? Bugün siyasette oğul veya torun olarak var mı? Bilmiyorum. O gözle biraz araştırdım. Bulamadım. Önde gelen isimlerden yok. Adnan Menderes ailesi ‘büyük trajediler’ yaşadı. Bahtsızlık ailenin kaderi oldu. Kennedy ailesiyle benzerlikler kuranlar acaba hamlı mı? Bahtsızlığın genlerle ilişkisi de mi var?

Menderes’in iki oğlu da şüpheli bir şekilde hayatını kaybetti

Adnan Menderes’in en büyük oğlu Yüksel, 1972 yılında Ankara’daki evinde ölü bulundu. Cesedinin yanından bir mektup vardı: “Kötü hadiseler karşısında daha fazla tahammül gösteremeyeceğim. Artık yaşama gücümü kaybettim.” Bir intihar mıydı? Yoksa öldürüldü mü? Yakınları ve arkadaşları mektuptaki yazının Yüksel Menderes’e ait olmadığını söyledi. Fakat dosyaya ‘intihar’ olarak geçti ve bir daha da kapağı aralanmadı. Oysa siyasi mirasını devam ettiren Demirel ve arkadaşları olayın üzerine gidebilirdi.

Menderes’in diğer oğlu Mutlu, abisinin ölümünden 6 sene sonra Ankara’da trafik kazası geçirdi ve hayatını kaybetti. Türkiye’de trafik kazaları pek masum değildir. ‘Bit yeniği’ aranmalıdır. Susurluk’u, Eşref Bitlis’i, Muhsin Yazıcıoğlu’nu  hatırlayın. Mutlu Menderes’in trafik kazası hakkında hiçbir ayrıntı ve malumat yansımadı medyaya. Mutlu’nun oğlu Tıp Profesörü bugün. Adı ve simasıyla tıpkı dedesi. AKP siyasete çekmek istedi kendisi ve ailesi kabul etmedi. Adnan Menderes’in en küçük oğlu Aydın da trafik kazası kurbanı oldu. Parti toplantısı için Afyon’a giderken içinde bulunduğu araç takla attı. Ömrünün geri kalan yılını tekerlekli sandalyede geçirdi. Ne bahtsız bir aile…

İdam kararını infaz için görevliler sabahın erken saatlerinde Fatin Rüştü Zorlu’yu uyandırdı. Zorlu sabah mahmurluğu içinde gözlerini ovuştururken, “Benden mi başlıyorsunuz?” diye sordu. Cevap alamadı. Ardından kağıt kalem istedi. Ve yazdığı son satırlar şunlar oldu: “Sevgili Anneciğim, Emelciğim, Sevinciğim, Ağabeyciğim… Şimdi Cenab-ı Hakk’ın huzuruna çıkıyorum. Sakinim huzur içindeyim. Benim için üzülmeyin. Sizlerin de sakin ve huzur içinde yaşamanız beni daima müsterih edecektir. Bir ve beraber olun. Allah’ın takdiri böyleymiş. Hizmet ettim ve şerefimi daima muhafaza ettim. Anne, siz sevdiklerimi muhafaza edin…’

Darağacında boynuna ipi geçirirken ellerinin titrediğini gören cellada Zorlu, “Oğlum ne titreyip duruyorsun. İlmik senin değil benim boynuma geçecek. Hadi Allah’a ısmarladık.” dedi. Zorlu’nun Dışişleri Bakanlığı yaptığını bilem hatırlatmaya gerek var mı?

Menderes Yassıada günlerini, “Beni taksit taksit öldürüyorlar.” diye anlattı. Sehpaya doğru yürürken son sözleri, “Hiç muğber değilim.” oldu. ‘Dargın, küs’ olmadığını özellikle vurguladı. Muş Senatörü Gıyasettin Emre’ye kapısından nöbet tutan asker eliyle gönderdiği mektupta şöyle dedi: “Sizlerin ve diğer zevatın iplerinin hangi efendiler tarafından idare edildiğini biliyorum. Dirimden korkmayacaktınız. Adnan Menderes’in ölümü sizi ebediyete kadar takip edecek ve bir gün sizi silip süpürecek.”

Ve bunca satırların yazılma sebebi olan en can alıcı soru; bugün 27 Mayıs’ın mirası mı daha diri yoksa Menderes’in mirası mı? AKP iktidarı hangi mirasın takipçisi? Türkeş’in mi Menderes’in mi? Söz ve cisim olarak değil. Ruh olarak. Adnan Menderes yine garip, yine bahtsız. Mirası sahipsiz. AKP iktidarı 27 Mayıs’ın ruhunu hortlattı.

Sadece ruhu mu?

27 Mayıs’ın oğlu da AKP’de desek yanlış olur mu? 27 Mayıs’ın yılmaz savunucusu Doğu Perinçek kimin yanında? AKP’nin değil mi? Erdoğan’ın aff-ı şahanesine mazhar olan Çetin Doğan 27 Mayıs’ın mı yoksa Menderes’in mi çocuğu? MHP, Türkeş, Perinçek, Çetin Doğan’la ortaklık yapan AKP’ye Menderes’in mirasçısı veya takipçisi demek tarihe ihanet olur. Mehmet Uçum, Hulki Cevizoğlu gibi isimleri saymadım.

27 Mayıs’ın mirası AKP ile iktidarda, Menderes’in mirası ise masum ve mağdur olarak hapishanede… Nokta….

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin