HABER ANALİZ | YÜKSEL DURGUT
Yılın son gününe geldik ve herkesin aklında aynı soru var: Dünya tarihinin en kötü yılını mı yaşadık? Evet, 2020 insanlık tarihinde birçok nedenden dolayı zor bir yıl olarak kayda geçti. Ancak tarihe bakınca 2020’den çok daha kötü zamanları atlatmış olduğumuzu görüyoruz.
Ardımızda bıraktığımız yıl Avustralya’daki yangınlarla başladı. Mart ayına geldiğimizde yaklaşık Suriye büyüklüğünde, yani 46 milyon dönümlük bir alan kül oldu. Yangınlar 800’den fazla omurgalı türünün yaşam alanını yok etti.
Ardından ABD’nin Minneapolis şehrinde bir polis memuru, George Floyd isimli siyah bir Amerikalıyı gözaltına alırken ölümüne yol açtı. Hadise bir anda gösterileri tetikledi. ABD’de bunun yanı sıra meşhur kasırgalar da geçmişe oranla daha fazla görüldü.
Ve Covid-19… Pandemi dünya çapında neredeyse 2 milyona yakın insanı canından etti. Sadece ABD’de 300 binden fazla insan koronavirüs sebebiyle hayatını kaybetti. Bu, ABD’nin bugüne kadar herhangi bir savaşta verdiği kayıpların çok üstünde. Bütün bunlar, 2020’yi hatırlanmak istemeyecek bir yıl yapar mı?
İşte geçmişten bazı olaylar…
YIL 536: VOLKANİK PATLAMA
2020 yılının kötü bir sene olduğu konusunda hemfikir olabiliriz, ancak en azından güneş ışığını görebildiğimiz için şükretmeliyiz. 536 yılında İzlanda’daki bir volkanik patlama yeryüzüne o kadar çok kül savurdu ki dünyanın çoğu güneşi, gökyüzünü kaplayan sisten dolayı neredeyse bir yıldan fazla süreyle göremedi. Ve tıpkı Covid-19 gibi, yaşanan kriz sadece bir yılda bitmedi. Dünyayı kaplayan karanlık 18 ay sürdü.
Bu volkanik patlama sadece insanların ruh hallerini etkilemedi aynı zamanda sıcaklıklar düştü, ürünler toprakta kaldı ve büyük bir kıtlık yaşandı. Bu yeterli değilmiş gibi, veba ortaya çıktı ve sonunda Roma İmparatorluğu nüfusunun yüzde 25 ila 50’sini yok etti.
YIL 1520: ÇİÇEK HASTALIĞI
Avrupa için alelade bir yıldı belki ama Amerikanın yerli halkları için 1520 senesi “felaketin başlangıcı” oldu.
İspanyol kaşifler, 1520 Nisan’ında Meksika’nın şu anki Veracruz kentine ulaştıklarında bagajlarında kaçak bir yolcu taşıyorlardı: Çiçek hastalığı. Avrupalılar yıllarca çiçek hastalığıyla mücadele etmişti fakat Kuzey ve Güney Amerika kıtası tıpkı Covid-19’da olduğu gibi sıfır bağışıklığa sahipti. Ekim ayına gelindiğinde, virüs nüfusun yarısını yok edecekti.
Hastalık kıtada yayılmaya devam etti ve bazı araştırmalara göre yerli nüfusun yüzde 90’ı yıllar içinde çiçek hastalığı sebebiyle hayatını kaybetti.
1918 VE KUŞ GRİBİ SALGINI
Birinci Dünya Savaşı sona ererken, kuşlardan yayılan yeni bir grip türü insanlara sıçradı ve birkaç yıl süren küresel bir salgına sebep oldu.
Koronavirüsün aksine 1918 gribi özellikle 5 yaşın altındaki çocukları ve 20 ile 40 yaş arası yetişkinler üzerinde öldürücü etkiye sahipti. Aşı bulmak bugünkü gibi ‘kolay’ değildi. Sosyal mesafe, hijyen ve maske gibi tedbirler uygulandı ancak sonunda gribin bütün dünyaya yayılmasının önüne geçilemedi.
1918 gribi dünya çapında yaklaşık 50 milyon ve sadece ABD’de 675 bin kişinin yaşamını yitirmesine neden oldu. Ölümleri kayıt altına almanın bugünkü kadar şeffaf olmadığını düşünürsek, ölü sayısının daha yüksek olduğunu söyleyebiliriz.
Salgın, Birinci ve İkinci Dünya Savaşı’ndaki askerî ölümlerden ve koronavirüsten daha fazla can aldı.
1933 VE HİTLER’Lİ YILLAR
İnsanlık tarihindeki en karanlık dönemlerin tek sebebi doğal felaketler değildi. Adolf Hitler’in Almanya’da yükselişi ve onu takip eden yıllar da, en az bir salgın kadar kötüydü.
1933’de Hitler, siyasi düşmanlarını tutuklamak ve sorgusuz bir güç elde edebilmek için Almanya’nın parlamento binasında çıkan yangından yararlandı. Tıpkı 15 Temmuz darbe girişimi gibi bu yangın Hitler için “Allah’ın bir lütfu” olmuştu. Ülkedeki siyaset kurumlarını dağıttı, kendini tek yetkili merci hâline getirdi. Büyük Buhran’ın getirdiği ekonomik yıkım, kitleleri Hitler’e çekiyordu.
Almanya’yı demir yumrukla yöneten ‘Führer’ gözünü Avrupa’nın geri kalanına dikti. Kıtayı işgale kalkıştı. Hayata geçirdiği Büyük Almanya planı sonunda çoğunluğu sivil 80 milyonun öldüğü II. Dünya Savaşı yaşandı. Bu kayıplara ek olarak Nazi rejimi, Holokost olarak bilinen toplama kamplarında uyguladığı soykırımla başta Yahudiler olmak üzere, Slavları, komünistleri, muhalif Almanları, LGBT bireyleri ve yaşamaya değer görmediği 11 milyon insanı sistematik olarak katletti. 1945’te sonra eren sürecin travmaları bugüne kadar sürdü.
BİLİNMEYEN YIL: ASTEROİDİN ÇARPMASI
Belki de şimdiye kadar yaşanmış en kötü yıl, 65 milyon yıl önce, bir asteroidin şu anda Yucatan yarımadası olarak bilinen yere çarparak dünyadaki yaşamın yüzde 75’ini yok ettiği yıldır. Bilim insanları, bu çarpma ile birlikte yeryüzünde yaşayan dinozorların yok olduğuna inanıyor. Bu nedenle, 2020’de bir asteroidle değil de bir virüs ile mücadele ettiğimiz için belki de kendimizi biraz şanslı saymalıyız. Ama 2020 yılının dünyasında hala Hitler’in anısını yaşatan liderlerin olduğunu da unutmamalıyız.