HABER-YORUM | ZAFER ÖZSOY
3 Mayıs, Dünya Basın Özgürlüğü Günü olarak kutlandı tüm dünyada. Bir ülke hariç; Türkiye. Çünkü orada yüzlerce gazeteci hapiste. Ne sesleri çıkıyor ne de sessiz çığlıklarını duyan bir kulak var. Kader arkadaşlarımızdan bu gün için özel bir şey yapmak talebi geldiğinde ‘olur’ dedik.
Beş buçuk yıldır hapiste olan Hidayet Karaca özelinde cezaevlerindeki tüm tutsak gazeteciler için ses olacaktık.
İlk gün, dört beş arkadaşın katılacağı bir program planlanmıştı. Teknik olarak bu hizmeti verebileceğimizi söyledik. Sonraki gün bu rakam sekiz kişiye çıktı. ‘Beşi yapan sekizi de yapar’ dedik. Üçüncü gün 12’ye çıkınca her halde dalga geçiyorlar zannettik. 3 farklı kıta, 6 ülke ve 12 farklı şehir. Ama asıl sürpriz yayından bir gün önceki akşam karşımıza çıktı. 17 kişilik bir konuk listesi gelince kelimenin tam anlamıyla oruç başımıza vurdu!
Arkadaşlar herhalde ‘Cihan Haber Ajansı’nın, Zaman Gazetesinin ve Samanyolu Tv’nin kapanmadığı günlerde yaşıyor’ diye düşündük.
Cihan Haber Ajansı’ndayken çok büyük işlere imza atmıştık. 5 farklı kıtadan, 40 ayrı ülkeden aynı anda canlı yayınlar yapmıştık. Ama o zaman canlı yayın araçlarımız, fiber optik sistemlerimiz, harika bir teknik ekibimiz vardı. Her yayının bir yedeklemesi ve problem anında devreye girecek merkezimiz vardı. Şimdi ise sadece bir bilgisayarımız, paylaşımlı bir internet altyapımızın yanı sıra sadece iki kişiydik. Tabi bir de artı 25 yıllık tecrübe!..
Şimdi o harika ekibin ise bir kısmı hapiste, bir kısmı cezaevinden yeni çıkmış yargıtay kararını beklemekte, bir kısmı ise gurbet ellerde kendilerine yeni bir hayat kurmakta…
25 yıllık bir gazeteciyim. Dünyanın bir çok ülkesinden canlı yayınlar yaptım. Öğrendiğim önemli bir şey varsa o da İnsan kaliteniz. En iyi canlı yayın ekipmanlarına sahip olsanız da kaliteli bir ekibiniz yoksa nafile, ama iyi bir ekibiniz varsa en kötü imkanlarla bile harika işler yapabilirsiniz.
Cezaevinden çıkan ve şu anda gözü kulağı Yargıtay’da olan bir arkadaşım ile Arap çöllerinden Japon devlet televizyonuna yayın yapacaktık. Uydu transatlantik bir uydu olduğu için dönüş izi yoktu. Ama mühendis arkadaşım tek seferde uyduya sinyal gönderince, uydu kontroldeki adam şu ifadeyi kullanmıştı: ‘Your engineer is great’ (Mühendisin harika.)
Evet, cezaevindeki dostlarımız ve endişe ile süreci bekleyen arkadaşlarımız adına bu yayını yapmalıydık. Dün izlediyseniz 2 saat 45 dakikayı bulan canlı yayını sorunsuz gerçekleştirdik. 3 kıta, 7 ülke 12 şehir ve 17 farklı lokasyondan yapılan bu yayını, TR724 YouTube kanalından izlediniz. İzlemediyseniz de mutlaka izleyiniz. Bir gazeteci seramonisi idi bu yayın. Kimler yoktu ki..
Biz bu yayını yaparken büyük keyif aldık. Yayın bittiğinde sırtımız ter içinde, kulaklarımız ise kulaklıklardan dolayı kıpkırmızı olmuştu. Ancak, yayın sonu yaşanan mutluluk her şeye değerdi. Çünkü, kuruluşunda emek verdiğimiz Cihan Haber Ajansı’ndaki güzel günlerimize geri gittik.
Ve bu yayın bir şeyi daha anlattı sağır kulaklara: Canlı yayın araçlarımızı, kameralarımızı, televizyonlarımızı, gazetelerimizi, uydu frekanslarımızı alabilirsiniz ama biz de öyle kaliteli bir insan kaynağı var ki, bir bilgisayar ve internet ile dünyanın dört bir yanından ses oluruz. Hakkı ve adaleti savunuruz. Sessiz yığınların sesi oluruz. Yaptığınız yanlışları, hukuksuzlukları ve haksızlıkları duymak isteyen tüm kulaklara ve dünyaya duyururuz.
Emeğinize sağlik