HABER-YORUM | SEMİH ARDIÇ
Türkiye’nin kredi temerrüt sigortası (Credit Default Swap/CDS) sene başından bu yana 106 puana yakın arttı. 8 Ocak’ta 154 puan olan CDS 9 Mayıs’ta 260 puana ulaştı. Aradaki fark hem kredi bulmayı müşkül hale getirdi hem de toplam maliyetin katlanmasına sebebiyet verdi.
CDS kredinin ödenmemesi halinde alacaklının teminatı olarak devreye giriyor. Kredi veren bankanın gayrimenkule ipotek tesis etmesi ne ise yurtdışından alınan krediler için CDS de odur.
Türkiye’den bankalar artan dolar ve LIBOR faizine karşı yana yakıla para bulmaya çalıştığı bir iklimde CDS’in artması en son arzu edilecek gelişmedir.
10 MİLYON DOLAR KREDİNİN SADECE SİGORTA MALİYETİ 106 BİN DOLAR ARTTI
Aynı şekilde Hazine’nin borçlanma ihaleleri de CDS artışından nasibini alıyor. 10 milyon dolar bir borcun temerrüt sigortası için sene başında 154 bin dolar ödeniyordu.
Aynı tutarda borç için bugün sigorta bedeli olarak 260 bin doları gözden çıkarmak icap ediyor.
10 milyon dolarlık bir kredi sözleşmesinin sigorta maliyeti 4 ayda 100 bin dolardan fazla arttı. Milyar dolarlık Hazine ihaleleri ve diğer kredilerde CDS artışının sebebiyet verdiği ilave fatura da yüz milyonlarca doları buldu.
Kısa müddette böylesine bir sıçrama ekonomide ciddi sıkıntılar olduğunu gösterir.
YATIRIMCI MALİYETİ TÜRKİYE’DEN ÇIKARIYOR
Türkiye’nin risk primindeki artış böyle devam ederse yatırımcılar 2008 senesinden beri kriz programı tatbik eden Yunanistan’dan daha fazla CDS bedeli ödemek mecburiyetinde kalacak.
Yatırımcı ya da krediyi veren nihayetinde bu maliyeti daha fazla faiz isteyerek bankalardan, Hazine’den, bir başka ifade ile Türkiye’den çıkarıyor.
Bankalarımızın, Hazine’nin ve özel şirketlerin yurtdışından kredi bulmakta ne kadar zorlandığını görmek için Türkiye’nin CDS grafiğindeki sert yükselişe bakmak kâfi.
Standard&Poor’s (S&P) kredi notunu indirirken bu hususa da atıf yapmıştı. Ekonomide kontrol tamamen kaybediliyor.
SARAY’DA 2,5 SAAT SÜREN KRİZ TOPLANTISI
Dolar ve euronun ağırlıklı olarak yükselen yer yer gerileyen sert hareketleri (Mehter yürüyüşü) yatırımcının başını döndürüyor. Böyle bir piyasada kimse önünü göremez.
‘İstikrar’ kavramından kendilerinin iktidarda ne kadar uzun müddet kaldığını anlayanlar 9 Mayıs’ta Türkiye saati ile 14.00’de Saray’da toplandı.
Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) lideri ve Reis-i Cumhur Recep Tayyip Erdoğan, Başbakan Binali Yıldırım, Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek, Merkez Bankası Başkanı Murat Çetinkaya ve Ekonomik Koordinasyon Kurulu’nun diğer üyeleri ile dolar krizini masaya yatırdı.
2,5 saat boyunca nelerin müzakere edildiği açıklanmadı. Saray toplantı akabinde temenniler manzumesi denilebilecek yazılı bir beyanat verdi.
SEÇİM ODAKLI RÜŞVET PAKETİ MALİ DİSİPLİNİN NE TARAFINA DÜŞER!
O beyanatta şu iki cümle de yer aldı: “Ülkemiz ekonomisinin en önemli çıpalarından olan mali disiplinden asla taviz verilmeyecektir. Piyasa mekanizması dışında yöntemler sözkonusu değil.”
Güler misin, ağlar mısın? Mali disiplin mi kaldı Türkiye’de?
Üç ayda 21 milyar TL (sene sonu için tahmin edilen açığın üçte biri) açık veren bütçenin ‘cep delik cepken delik’ haline aldırmadan emekliye her bayramda 1.000 TL ikramiye verileceği açıklanabildi. Sadece bu kalem bütçe açığını 24 milyar 600 milyon TL artıracak.
Konut tesliminde Katma Değer Vergisi (KDV) yüzde 18’den yüzde 8’e, tapu harcı binde 20’den binde 15’e düşürüldü. Ekim sonuna kadar inşaat lobisine feda edilecek toplanan vergiler.
Başbakan Binali Yıldırım geçen hafta trafik cezaları, su faturaları, vergi ve sigorta prim borçları gibi 300 milyar TL kamu alacağının faizinin yüzde 90’ını silecek bir ‘af paketi’ni bizzat duyurdu.
EPDK TALİMATLA AKARYAKITTA İNDİRİM YAPTIRDI
Petrol fiyatının 78 dolara yükseldiği, doların 4.37 TL’ye kadar tırmandığı şu günlerde benzin ve motorine 3-7 kuruş arasında değişen tutarda göstermelik indirim geldi ki o indirimin üzerindeki esrar perdesi yavaş yavaş kalkıyor.
Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’nun (EPDK) akaryakıt dağıtım şirketlerini telefonla aradığı ve ‘indirim için inisiyatif’ kullanmalarını istediği belirtiliyor.
Petrol Ofisi, OPET ve Total gibi en yaygın bayi ağına sahip şirketlerin indirim yapmadığını da not edelim. Mali değil siyasî saiklerle yapılan bu indirimle seçime doğru göz boyayacaklar.
Açlık sınırının altında maaşa talim eden emekliye aylık 170 liraya tekabül eden iki ikramiyeyi ‘müjde’ diye verirken 24 Haziran 2018 Pazar günü kurulacak sandıkta seçmenin reyini almaktan başka bir gayeleri yoktu.
Göstermelik akaryakıt indirimi de mütekaid siyasetçi Bülent Arınç’ın tabiri ile oy ütmenin bir parçası o kadar.
SARAY NİHAYET PİYASA MEKANİZMASINI HATIRLADI
Mali disiplinden eser kalmadı. Saray’da ‘kriz’ masası kuran zevat piyasa ile alay edercesine, “Mali disiplinden katiyen taviz verilmeyecek.” diyor.
Piyasayı hatırlamış beyefendiler! Piyasa mekanizması haricinde bir adım atılmayacağını taahhüt ediyorlar.
Dolara karşı yerli ve millî alternatifimizin olduğunu, dolar yerine altına geçilebileceğini, hatta kambiyo kontrol rejimi ile bankalar ile katılım bankalarında bulunan döviz hesaplarını (toplam: 207 milyar dolar) belirli bir kur üzerinden TL’ye çevirebileceklerini ağızlarından kaçırdıklarını unutmuşlar.
Bir büyük fonun yöneticisi geçen gün Bloomberg’te şunları söyledi: “Arjantin’de faiz yüzde 40 oldu. Arjantin pezosuna yatırım yaparım, Türk Lirası’na yapmam. Nitekim Türkiye şu anda çok riskli ve orada ne olacağı belli değil.”
Bir dediği öteki söylediğini tutmayan siyasetçiler her yerde piyasanın kâbusudur. Türkiye’de artık böyle bir kâbus yaşanıyor.
Türkiye’nin risk priminin niçin süratle yükseldiği belli değil mi? Bu şekilde kâbus yaşamaya devam mı, tamam mı?
Daha fazlasını Türkiye hakikaten kaldırmaz.
Bunun için iki gündür Twitter’da #tamam diyen 2 milyona yakın insanın hissiyatına iştirak ediyorum.