Hükûmet kaybettiği seçimin derdinde…
HABER-YORUM | SEMİH ARDIÇ
Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak, nam-ı diğer “Damat Berat” reform paketi açıklayacakmış.
O paket, Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) lideri Recep Tayyip Erdoğan’ın damat kontenjanından Hazine’nin anahtarlarını devraldığı 8 Temmuz 2018’den bu tarafa bilmem kaçıncı reform paketi olacak.
KİMİNLE İSTİŞARE EDİLDİ?
İçi dolu olmadıktan sonra “En Hakiki Reform Paketi” demenin bir manası var mı?
“Reform paketi” ibaresi öyle ulu orta kullanılmaz. Müşterek aklın eseri değilse açıklanan herhangi paketin sahiplenilmesi mümkün değildir.
İhtiyaç hasıl olduğunda kamunun uzman kadroları ile özel sektör temsilcileri ve akademisyenlerden müteşekkil heyetler tarafından teferrruatlı bir metin taslağı hazırlanır.
Taslak üzerinde nihai müzakereler yapılır, akabinde vatandaşa takdim edilir. Nimet de külfet de herkes arasında adilane taksim edilir.
ZERRE KADAR TESİR ETMEDİ
Hükûmetin “reform” diye açıkladığı son paketlerin zerre kadar kale alınmadı. Atılacak adımlara iş âlemi destek vermekten imtina etti.
Zira hepsinin müşterek vasfı tek taraflı, sokağın nabzını tutmaktan ve ekonominin gerçeklerinden uzak irrasyonel bir mahiyet taşımalarıydı.
Damat Berat’ın “yapısal reform” dediği üç beş İngilizce terimden ve temennilerden ibaret power point sunumdan öte geçemiyor.
Bu yüzden piyasada “power-point Berat” lakabı ile anılıyor.
Her sunumdan evvel Saray’ın elindeki medya tekeli vasıtasıyla iddialı beyanlarda bulunan Damat Berat, iş âlemi ve piyasa aktörleri nezdinde beklentiye sebebiyet veriyor.
İKİ AYDA BİR TEKRARLANAN SIKICI FİLM
9 aydır iki ayda bir tekrarlanan sıkıcı bir film sahnesi bu. Reformlar gelecek, geliyor ve geldi… Derken açılan paketin içinden sadece konfeti ve balonlar çıkınca kriz daha da derinleşiyor. Ümit ve heyecanın yerini hayal kırıklığı alıyor.
31 Mart Mahallî İdareler Genel Seçimi’nde İstanbul ve Ankara’yı kaybeden AKP, ekonominin yarısını sırtlayan iki şehir olmadan hareket edemeyeceğinin farkında. Dolayısıyla yeni paketin evvelki paketlerin onda biri kadar başarılı olma ihtimali yok.
Bu yüzden hiç ummadıkları seçim mağlubiyetini hile ile lehlerine çevirme telaşına düştüler.
Evvela “sadece geçersiz oylar” sayılsın, fark kapanmayınca “bütün sandıklar sayılsın” demeye başladılar. Yenilen pehlivan güreşe doymazmış.
TARİHİ BİLE İKİ KERE DEĞİŞTİ
Seçim hezimeti esnasında Damat Berat yine sahneye çıktı ve yapısal reform paketini 8 Nisan Pazartesi açıklayacağını belirtti.
Power-point sunumun yetişmeyeceği anlaşılınca tarih iki gün tehir edildi. Ne kadar aceleye getirildiğini tarih değişikliğinden anlamak mümkün. Kararsızlık ve iş bilmezlik kendini ele veriyor.
Yeni bir tehir haberi gelmezse Damat Berat, 10 Nisan Çarşamba günü kameraların karşısına geçecek ve birbirinin tekrarı sözleri “Burası çok önemli. Buraya dikkat!” diyerek sıralayıp duracak.
TALİ YOLLAR KURTULUŞA GÖTÜRMEZ
Türkiye’nin krizinin “dört başı mamur sistem krizi” olduğu bilindiği halde tali yollardan sahil-i selamete vasıl olunacağını zannetmek ham hayalden ibaret.
Damat Berat’ın kayın pederi Erdoğan’ın kendi gönlünden geçenlere göre tanzim ettiği otoriter rejimde hukuk ve demokrasinin ne kadar göstermelik bir hale geldiğini bir hafta evvel yapılan seçimin akabinde yaşananlar da ortaya koydu.
Millî irade sandıkta tecelli etti, amma velâkin o irade kale alınmıyor.
2014’te ve 2018’de muhalefetin itirazlarını “ağlaklık” diye tahkir eden AKP lideri Erdoğan, Türkiye’nin bir haftadır sandıktan dakika ve skor bekleyen bilmem kaçıncı sınıf bir demokrasi olduğunu bütün dünyaya ilan ediyor.
SUÇ DOSYALARININ İMHASI İÇİN VAKİT KAZANILIYOR
İmaj zaten hâk ile yeksan edilmişti. Kalan itibar kırıntıları da AKP’nin İstanbul ve Ankara’da “pes” dedirten itirazları ile süpürüldü gitti.
Erdoğan’a rağmen muhalefetin seçimde hile yapma ihtimali sıfıra yakındır. İtirazlar neticeyi değiştirmese de bu arada suç dosyalarının imhası için vakit kazanılacak.
İlaveten muhalefetin İstanbul ve Ankara’yı gümbür gümbür devralmasının önü kesilecek.
Ekrem İmamoğlu’nun İstanbul Büyükşehir’de, Mansur Yavaş’ın Ankara Büyükşehir’de mazbatalarını alarak 1 Nisan’da vazifeye başladığını bir düşünün. AKP cenahındaki yıkım ve tükenmişlik kat be kat fazla olacaktı.
SEÇİM ZAFERİNE ŞAİBE DÜŞÜRME GAYRETİ
Geçersiz oyları saydırarak kendi tabanlarına “hile ile kazandılar” mesajını veriyorlar. Ahlâk kalmadığı için rakibin seçim zaferini şaibeli hale getirmekten hicap duymuyorlar.
Daha seçimin neticesini içine sindirememiş bir iktidarın Türkiye’nin hasret kaldığı hukuk devleti, kuvvetler ayrılığı, temel hak ve hürriyetlerin anayasa teminatı altına alındığı bir nizam tesis etme ihtimali var mı?
2019 DA KAYIP BİR SENE OLACAK
2018 kriz senesiydi. 2019’a dair az da olsa bir ümit ışığı vardı. O da iktidarın liyakatsiz kadrolarının elinde un ufak edildi.
Senenin ilk üç ayında;
2018’de yüzde 40 değer kaybeden TL yüzde 6’ya yakın eridi,
Enflasyon yüzde 20 limanına takılıp kaldı,
İşsizlik yüzde 14’e yaklaştı,
Türkiye’nin risk primi yüzde 50’den fazla arttı,
Batık kredi tutarı 106 milyar TL’ye fırladı,
Bütçede kara deliğin ne kadar büyüdüğü anlaşılmasın diye Merkez
Bankası’ndan 38 milyar TL temettü yaması yapıldı,
Krizin daha da derinleştiğini gören şirket ve şahıslar dolara hücum etti ve
bankalardaki döviz hesapları 182 milyar doları geçti,
Patates 8 TL, soğan 10 TL, domates 12 TL, sivri biber 27 TL oldu,
S-400 faslında ABD ile yeni bir ağustos krizinin eşiğine gelindi,
Hukuk ihlallerinde Çin ve Kuzey Kore bile geride bırakıldı.
Hüsran içinde hüsran listesi uzayıp gidiyor…
DEMOKRASİ AÇIĞINDAN TEK ADAM REJİMİNE
“Yiğit muhtaç olmuş kuru soğana” sözünün en göz yaşartıcı hali ile karşı karşıya iken Hazine’nin başındaki zatın yapısal reform paketi hoş bir lakırdıdan ibarettir.
Demokrasi açığıyla başlayan kopuş sistem krizine, bir başka ifadeyle tek adam rejimine tahvil olundu.
Türkiye’nin iktisadî ve siyasî buhrandan kurtulabilmesi için power point sunumdan daha fazlasına ihtiyacı var.
Ezcümle power-point sunum maalesef karın doyurmuyor.
akp.nin son 5-6 senedir olduğu gibi artık Türkiye’ye zarardan başka verebileceği birşey yok. bunu tekraren tespit etmeye de gerek yok…
Şu andan itibaren; akp.den sonra bu tahribat nasıl giderilebilir, bu süreçte yerel yönetimler tarafından ülke bazında çözüme yönelik bir şeyler yapılabilir mi; serbest piyasa aktörlerinin rasyonelliğe dönüşü mümkün mü? bu süreçte inisiyatif almak için ne yapabilirler? konularında fikir üretmek, enerjinin kullanılması bakımından daha rantabl olabilir.