Siz varken tellallığa ne hacet!

taHABER-YORUM | SEMİH ARDIÇ

Mevcut iktidar kavram icat etmekte o kadar mahir ki habbeyi kubbe, kubbeyi habbe yapabiliyorlar. Dün siyah bugün beyaz… Dün dost bugün düşman…

Memleket en ağır iktisadi buhranın girdabında boğulurken ekonomide aksayan taraflara işaret eden iktisatçı ve bir elin parmakları kadar gazeteci “kriz tellallığı” ile itham edilebiliyor.

HEM SUÇLU HEM GÜÇLÜ

Hem suçlu hem güçlü olma halinin hazzını iliklerine kadar hisseden dünün mazlumları, bugünün mütekebbir siyasî İslamcıları sebebiyet verdikleri krizi inkâr ederek işlerin yoluna gireceğini zannediyor.

Aksi kanaat beyan edenlerin akıbeti malum: Her biri “düşman”, “vatan haini” ve “haricî mihrakların dahilindeki uzantıları” gibi ağır ithamlarla itibar suikastine maruz bırakılıyor.

Başlarını deve kuşu gibi kuma gömerek hakikati sakladıklarından o kadar eminler ki Türkiye gemisinin seneler boyu dar ve uzun, bir o kadar da tehlikeli siyasî ve iktisadî kriz boğazından çıkıp açık denizlere vasıl olamayacağını akıllarının ucundan dahi geçirmiyorlar.

3Y İDAELİNDEN BİRKAÇ GALAKSİ UZAKLAŞTILAR

2002 senesinde iktidara gelirken “yolsuzluk, yoksulluk ve yasaklarla mücadele” şeklinde hülâsa ettikleri 3Y’yi mezara gömme mefkûresinden birkaç galaksi mesafesinde uzaklaştılar.

Büyük savrulmanın tesiri ile baş dönmesi, yakını görememe (hipermetropi) ve serap görme gibi fizikî-ruhî rahatsızlıklara düçar oldular.

Âlemi de kendileri gibi zannediyorlar. Saray muharrirlerinden bir hanımefendi çıkmış, “Kriz tellallarının sesi kısıldı.” diyor.

DOLAR DALGALANMIŞ DA DURULMUŞ

Güya Türkiye’de kriz yokmuş, 2018 senesinin ağustos ayında dolar yükselmiş akabinde durulmuş. Velhasıl kriz tellallığı yapanların hevesi kursağında kalmış…

O hanımefendi makaleyi yayımladığı gün 5,20 Türk Lirası (TL) verince 1 Amerikan Doları satın alınıyordu. Bir sene evvel 1 dolar 3,75 TL seviyesinde idi.

Türk-İş’in araştırmasına göre açlık sınırı 2019 yılı ocak ayında 2 bin 8 TL oldu. Asgari ücret ise 2 bin 20 TL

Bir başka ifadeyle TL’nin kıymeti son bir senede yüzde 38,6 azaldı. Geçen sene 428 dolara tekabül eden asgari ücret 1 Ocak 2019’da 388 dolar!

Dolar için “durulma” değil olsa olsa silindir gibi ezip geçme denilebilir.

KREDİ ALMAK HAYAL OLDU

Üstelik doların yüzde 70-80 artmaması ve biraz geri çekilmesi için Merkez Bankası (TCMB) faizleri yüzde 8’den yüzde 24’e kadar yükseltti.

Kredi maliyetleri haliyle yüzde 35-40’ı buldu. Borcu borçla çeviren şirketler için deniz tükendi, reel sektör duvara tosladı

Enflasyon yüzde 26’ya kadar tırmandı ki sokağın enflasyonu yüzde 55-60 civarında seyrediyor.

Türkiye’nin toplam dış borcunun millî gelire oranı (yüzde 53) 2001 krizindeki seviyelere döndü.

Soğan depolarını basmakla ya da Azerbaycan’dan kuru soğan ithal etmekle semt pazarında, markette, manavda etiketlerin ucuzlayacağını zanneden hükûmet hata üstüne hata yapıyor.

Mutfağı saran yangının üzerine her ay benzin dökülüyor. Vatandaş işsizlik ve yüksek enflasyon presinde dümdüz oldu. Dolar duruldu, öyle mi?

GÖREV ZARARI DEĞİL, YANDAŞA KIYAĞIN FATURASI

Ziraat Bankası’nın hükûmet müteahhitlerini ve futbol kulüplerine kurtarmak için harcadığı paraların kaynağını biz bulamamıştık.

Kaynak borçlanmadan ibaret. Piyasadan afaki maliyetle borç alan Ziraat’in görev zararı 2 milyar TL’yi aştı.

Böylece 1990’lı senelerde tanıştığımız “görev zararları” kavramı Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) marifetiyle mezardan çıkardı. Kulağa hoş gelen o kavramın karşılığı yandaşa kıyağın vatandaşa çıkardığı faturadır.

BAHARI BEKLEYEN KUMRULAR…

Aynı Ziraat’in Genel Müdür Hüseyin Aydın ise herkesin gözünün içine baka baka, “Öncü göstergeler bahar mevsiminin yaklaştığını müjdeliyor.” diyebildi.

Hangi göstergelermiş onlar? Sanayide kapasite kullanım oranı, perakende satışlar ve istihdam rakamları tepetaklak olurken Aydın’ın bahsettiği baharı bekleyen kumrular Türkiye’de olamaz.

Gazetecisinin, bürokratının ve siyasetçisinin yok birbirinden farkı.

Ekonomi teknik olarak krize (resesyon) girdiği halde Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak “dengelenme” ibaresini dilinden düşürmüyor. “Dengelenme” aşağı, “dengelenme” yukarı gidiyor.

Albayrak’ın kayınpederi Recep Tayyip Erdoğan’ın “Kriz mriz yok!” sözleriyle perdesini açtığı inkâr tiyatrosuna methiye dizmek vazifesi de Saray gazetelerinin kiralık muharrirlerine düştü.

TRİPLEKS HAVUZLU VİLLA TAKSİTİ NE OLACAK?

Kiralık kalemler biraz zekâ kırıntısı ile bile daha tutarlı olabilirdi. Krizin vatandaşın bağrını delip geçtiği bir devirde “Ne krizi kardeşim!” gibi akla ziyan bir mukabelede bulunmaları mabeyni öfkelendirebilir.

“O kadar maaş ve hediyenin diyeti böyle mi ödenir? Zırvalamanız için mi gönderiyoruz o zarfları size?” ihtarnamesi gelirse vay hallerine!

Tripleks havuzlu villaların kredi taksitleri dağ gibi önlerine yığılmış. Fransa’da, Amerika’da ve İngiltere’de özel kolejlerde okutulan çocukların taksitleri ne olacak!

AKP’nin Hizmet Hareketi’ne ait dershane ve kolejleri kapatmak için önlerini açtığı temel lise gibi dünyada karşılığı olmayan ucube özel eğitim müesseseleri de haziran ayında kapatılacak.

Çocukları yurt dışından getirmek bile çare değil. Robert Kolej’e kıyasla daha hesaplı temel lise bile olmayacak. Mahalle mekteplerinin perişan halini söylemeye bile lüzum yok.

TEK MEDYA PATRONU KALDI, O DA SARAY

İşsiz kalırlarsa çalacakları kapı da kalmadı. Eskiden işsiz kalan gazeteci mesleğini diğer gruplardan birinde idame ettirebiliyordu. Alternatif çoktu, artık tek grup kaldı. O da Saray Medya Grubu.

Saray ne derse mecburen tâbi olacaklar. Zilletin hududu ve kuralı yoktur. Mamafih ekonomiyi her geçen gün daha da batıran bir iktidarın erbab-ı kaleminin kriz tellallığından dert yanmaya hakkı yok.

Aynanın karşısına geçip kendileri ile yüzleşme cesareti gösteremeyen erbab-ı kalem, müflis iktidarla beraber okyanusun dibini boylayacak.

Kriz o kadar bariz ki tellallığa ne hacet!

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin