Savunmaya bir büyük darbe daha: ÇHD avukatlarına ceza yağdırdılar!

YORUM | RAMAZAN FARUK GÜZEL

KHK ile kapatılan Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) ve Halkın Hukuk Bürosu (HHB) davası sonuçlandı ve adeta cezalar havada uçuştu! Geçenlerde AP Genel Kurulu’nda kabul edilen raporda da bu deniliyordu zaten: “Türkiye’de savunma hakkı kısıtlanıyor ve yok ediliyor” diye. Onlar deyince, bunu raporlaştırınca AKP hükümeti celalleniyor, bunu AB’deki aşırı sağın marifetiymiş gibi göstermeye çalışıyor ama her adımında, her kararında AP’nin bu raporunu daha da teyit ediyorlar!

Ne demişti AP Raporunda:

“- Son yıllarda 5 bine yakın hakim ve savcının ihracı; yargının bağımsızlığı ve tarafsızlığına tehdit oluşturuyor.

– 570 avukatın tutuklanması; savunma ve adil yargılanma hakkına engel teşkil ediyor.” (Detaylarını AP’nin kabul ettiği Türkiye raporunda neler var, şimdi ne olacak?başlıklı yazımızda bulabilirsiniz.)

ÇHD ve HHB DAVASI

ÇHD ve HHB üyesi 6’sı tutuklu 20 avukatın “terör örgütü yöneticiliği” ve “terör örgütü üyeliği” suçlamasıyla yargılandığı davaya 3. gününde de devam edildi; mahkeme, beyanları bile almadan kararını açıkladı ve 18 avukata toplam 159 yıl 1 ay 30 gün hapis cezası verildi..

İstanbul 37. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından Silivri hapishane kampüsünde görülen duruşmada mahkeme, tutuksuz sanıklardan Ahmet Mandacı, Zehra Özdemir, Ayşegül Çağatay, Yağmur Ereren, Didem Baydar Ünsal, Yaprak Türkmen’in Türk Ceza Kanunu’nun 314-3, 227-2 maddeleri uyarınca “örgüte bilerek isteyerek yardım etme” suçundan cezalandırılmasına karar verdi.

Diğer sanıklardan Barkın Timtik hariç hepsi, TCK’nın 314-2 maddesi uyarınca “örgüt üyeliğinden” cezalandırıldı.

TCK’nın 314/1 maddesi uyarınca “örgüt kurmak ve yönetmek” suçundan verilen cezalar şöyle:

– Barkın Timtik’e 18 yıl 9 ay hapis ve tutukluluğunun devamına,

– Özgür Yılmaz’a 13 yıl 6 ay, yakalama kararı çıkarılmasına,

Ebru Timtik’e 13 yıl 6 ay ve yakalama kararı çıkarılmasına,

Behiç Aşçı’ya 12 yıl ve tutukluluğunun devamına,

Şükriye Erden’e 12 yıl hapis ve yakalama kararı çıkarılmasına,

Selçuk Kozağaçlı’ya 11 yıl 3 ay hapis ve tutukluluğunun devamına,

Engin Gökoğlu’na 10 yıl 6 ay hapis ve tutukluluğunun devamına,

Aytaç Ünsal’a 10 yıl 6 ay hapis ve tutukluluğunun devamına,

Süleyman Gökten’e 10 yıl 6 ay hapis ve yakalama kararı çıkarılmasına,

Ayçan Çiçek’e 9 yıl hapis ve tutukluluğunun devamına,

Naciye Demir’e 9 yıl hapis ve yakalama kararı çıkarılmasına,

Ezgi Çakır’a 8 yıl hapisle cezalandırılmasına hükmedildi.

ULUSLARARASI AVUKATLAR DA VARDI AMA…

Duruşmaya tutuklu avukatlar ve müdafileri katılmadı ama tutuksuz yargılanan avukatlardan Ahmet Mandacı ve Zehra Özdemir hazır bulundu ve de izleyenler arasında sanık yakınlarının yanı sıra Avrupa Demokrat Avukatlar Birliği (AED), Dünyada İnsan Hakları ve Demokrasi İçin Avrupalı Avukatlar Birliği’nden (ELDH) avukatlar ile İtalya, Belçika, Almanya, Fransa ve Yunanistan’dan avukatları ile Uluslararası Af Örgütü Türkiye Kampanyaları Koordinatörü Milena Buyum da vardı.

Avukatlar, önceki gün heyetin reddini istemiş ancak mahkeme heyeti bu talebi reddetmişti. Avukatların, heyetin, reddi hakim talebini geri çevirmesi üzerine bir üst mahkeme olan İstanbul 1. Ağır Ceza Mahkemesi’ne itiraz etmişlerdi.

Bu yargı yine yapacağını yaptı ama Selçuk Kozağaçlı’nın mahkeme heyetine: “Sadece sizi değil, temsil ettiğiniz her şeyi, tüm ahlaksızlığınızı reddediyorum.” sözleri tarihe geçti! Vicdanı olan her hukukçu da bu sözlerin altına imzasını atacaktır. (Ben de imzamı attım burada.)

Zira Türkiye’de yıllardır hak ve adalet mücadelesi veren Av. Selçuk Kozağaçlı ile ÇHD üyesi ve Halkın Hukuk Bürosu’ndan 16 avukat hakkında verilen mahkûmiyet kararı, Savunma Hakkı’na vurulmuş çok büyük bir darbedir! Bu noktada ÇHD’li avukatların yargılandığı davada mahkemenin verdiği vicdanları yaralayan cezalara 39 Baro Başkanlığı tarafından yapılan ortak açıklama ile tepki göstermesini takdirle aktarıyorum buraya!..

GARABETLER!

Bu davanın soruşturması başından sonuna kadar “olağandışı ve olağanüstü hukuk düzenlerinde bile benzerine rastlanmayan bir şekilde” ilerlemişti.

Baroların ortak açıklamalarında da altını çizdikleri gibi;

Düzenlenen iddianame sonucunda yargılamaya konu eylemlerin birçoğu ile ilgili görülmekte olan derdest bir dava varken, tartışmalı bazı kanıtlar eklenmek suretiyle yeni bir soruşturma başlatılmış, bir yıla yakın tutukluluk süresinden sonra sanık konumuna düşürülmüş bu avukatlar mahkeme önüne çıkabilmişlerdi.

Hatırlarsanız günler süren duruşma sonunda, iddia makamının tutukluluğun devamına ilişkin mütalasına karşın, “suçun vasıf ve mahiyetinin değişme olasılığına”, “AİHM’in uzun tutukluluk sürelerine ilişkin kararlarına” ve “yargılanan kişilerin avukat olmalarına” özel vurgu yapılarak avukatların tahliyelerine oybirliğiyle karar verilmişti.

Bu tahliye haber konusu olur olmaz, birileri adeta düğmeye basmış, bu konuda aleyhe yazılar yazılmaya başlanmış ve akabinde savcılığın itirazı üzerine, aynı mahkemece, henüz bir gün bile geçmeden, bu kez, tahliye edilen avukatların bir kısmının yeniden tutuklanmasına ilişkin yakalama kararı verilmişti! Bu kararın hemen ardından, mahkeme heyeti üyelerinin bir kısmının görev yeri değiştirilmiş ve de doğal hakim ilkesi yerle bir edilmişti!

DİNMEYEN ÖFKENİN SEBEBİ ve UNUTULMAYACAKLAR!..

Aralarında Av. Selçuk Kozağaçlı’nın da bulunduğu ÇHD ve HBB davasında yaşanan hukuksuzlukları ve usülsüzlükleri burada saymakla bitmez. Fakat Av.Kozağaçlı şahsında diğer avukatlara duyulan bu hıncın sebebine işaret etmek istiyorum asıl!

Av.Kozağaçlı ve arkadaşlarının aldığı cezanın sırrı, bu çizmelerde..!

Bu çizmeler 301 somalı maden işçisinden arta kalan… Avukat Selçuk Kozağaçlı ve arkadaşları, bu çizmelerin sahiplerinin avukatlığını yaptıkları için bu kadar ağır cezalar aldılar. Yani o madenlerin perde arkasındaki asıl sahipleri, Av. Selçuk ve arkadaşlarını hiç affetmediler.

Kasım 2017’den beri cezaevinde bulunan ÇHD eski Başkanı Avukat Selçuk Kozağaçlı’ya o kadar kızgınlar ki, 26 Ocak’ta hayatını kaybeden babası Ayhan Kozağaçlı’nın cenazesinde bile kelepçelerini çözmemişlerdi!

Günümüz zorbalarının ÇHD Başkanı Avukat Selçuk Kozağaçlı’yı affetmemelerinin bir sebebi daha var. Başkan Kozağaçlı, Ekim 2016’da Ankara Barosu’nun Genel Kurulu’nda yaptığı bir konuşmada, cezaevindeki işkence ve tecavüz iddialarına değinmesi ve “Cemaat soruşturması kapsamında tutuklananların bazılarının emniyet ve cezaevlerinde tecavüze uğradığını, bundan dolayı da kalın bağırsak ameliyatı olanların bulunduğunu” söylemesi idi.

Kin ve nefret hareket edenler, bu avukatları hiç affetmediler ve yönlendirdikleri yargı ile onlara cezalar yağdırdılar. Ama bunu da gerçek vicdan sahibi insanlar, geleceğin tarihi hiç unutmayacak, hiç affetmeyecek! Onlara ve on binlere zulmedenler ileride lanetle anılacakken, Avukat Selçuk Kozağaçlı ve arkadaşları bu yiğitçe ve onurlu duruşlarıyla hep hayırla yad edileceklerdir.

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin