Öyle diyorlar. “Hizmet’in çok düşmanı var”, “Ne çok kişi nefret ediyor!”, “Ne yaptılar da bu kadar kin topladılar!”
Böyle sözler…
İnsan tanımanın iyi bir yolu da düşmanlarının kim olduğuna bakmaktır. Düşmanları kim, diye bakarsınız, dostları kim, diye gözden geçirirsiniz. Hükmünüzü verirsiniz.
Ama bizim düşman dediklerimizin gözünde biz de düşmanız.
Ortada birbirine düşman nazarıyla bakan iki kitle var. Hangi taraf iyi?
Burada işin içine evrensel hukuk normları ve ahlaki kriterleri girer.
Değerlendirmelerinizi buna göre yaparsanız yanılmazsınız.
Çoğunluğun “iyi” dediği “iyi” olmaz.
Çoğunluğun “kötü” dediği de “kötü” olmaz.
Yani düşmanların çokluğu veya dostların azlığı iyilik ve kötülüğe alamet olmaz.
İyi veya kötü olmayı yüz yıllardan süzülmüş gelmiş evrensel adalet ve ahlak kuralları belirler.
MÜSECCEL BİR HIRSIZ SİZE DÜŞMAN İSE…
Mesela müseccel bir hırsız, “A” ya düşman ise; “A” bunu kafasına takmamalı.
Rüşvet ve komisyona boğulmuş bir siyasetçi, “B”ye düşmansa; “B” bunu umursamamalı.
Milletin vergilerini çarçur eden, yetimin hakkıyla saltanat süren bir politikacı “C”ye düşman ise; “C” kazandığı bu düşmanlıkla gurur duyabilir.
Ahlaksız ilişkileriyle şöhret bulmuş bir bakan veya bürokrat “D” ye düşman ise; “D” muhtemelen iffetli ve ahlaklı bir insandır.
Günahın düşmanı sevaptır.
Sevabın can düşmanı günahtır.
O nedenle kimin “iyi” olduğuna, kimin “kötü” olduğuna kitlelerin şahitliğiyle değil evrensel kriterlerle karar verilir.
GELELİM HİZMET HAREKETİ’NE:
Tüm nefret ve düşmanlığın birkaç kılıfı ve gerekçesi var.
“Balyoz ve Ergenekon’da kumpas kurdular”
“KPSS sorularını çaldılar”
“Devlette kendilerinden başkasına makam imkanı vermediler”
“17 ve 25 Aralık’ta sonra 15 Temmuz’da darbe yaptılar”
Nefret ve düşmanlıkların / yapılan soykırımının / hayat hakkı tanımamanın meşruiyeti için bu gerekçeler kullanılıyor.
BU GEREKÇELER, MİLYONLARCA İNSANI LİNÇE KAFİ Mİ?
Bu ithamların her biri uzun uzun tartışılabilir. Cevaplanabilir. Şimdilik tartışmayalım. Karşı gerekçe söylemeyelim ve diyelim ki bunların hepsi yüzde yüz doğru. Velev ki öyle.
“Hizmet Hareketi” milyonları aşan bir kitleyi ifade ediyor.
Tüm bu gerekçeler, milyonlarca insanı linçe kafi mi? Bu ithamlardan kaç kişi sorumlu tutulabilir? Yüz, bin, on bin?
Milyonları aşkın bir Cemaati bu ithamların parantezine almak hangi hukuk kaidesiyle açıklanabilir?
Kapatılan ve devlet gücüyle talan edilen binlerce müessese oldu. Okullar, üniversiteler, Kimse Yok mu derneği ve benzeri yüzlerce vakıf, dernek… Hastaneler, Okuma salonları… Özel şirketler, fabrikalar, on binlerce iş yeri…
Meslekten atılan, ihraç edilen yüz binlerce masum. Hiçbir yasaya dayanmadan hapse tıkılan kadın erkek 50 bin kişi. Öğretmen, ev hanımı, hamile, emzikli, 80’lik dedeler, tekerlekli sandalyeli kadınlar…
HEPSİ YOK HÜKMÜNDE!
Türkiye’nin adını, dilini, bayrağını dünyaya taşımışsınız;
Yüz binlerce gence el uzatmışsınız, en çağdaş biçimde okuma imkanı vermişsiniz;
Üniversite hazırlıklarla anadolu gençlerine sınıf atlatmışsınız, en iyi üniversiteleri kazanmak için yol göstermişsiniz;
Esnaf ve iş adamlarının ufkunu açmışsınız, dünya vizyonu vermişsiniz;
Kimse Yok mu ve yüzlerce dernekle Türkiye’de ve dünyada milyonların yardımına koşmuşsunuz; Ama bunların bir hükmü yok. İftira ve yalanların hükmü var ama bunların bir hükmü yok.
İnsanların nazarında hükmün olmamasının da hükmü yok ama milletimizin kadirnâşinaslığını göstermesi bakımından çok önemli.
AKP’NİN HUKUK KİTABI VAR MI?
Yukarıdaki ithamlarla masum milyonların ne alakası var?
“Suçun şahsiliği”,
“Suçu sabit olana kadar suçsuzluk”,
“Beraat-ı zimmet asıldır”,
“Cezanın yasaya dayanması zorunludur. Yani Kanunilik”,
“Masumiyet karinesi”,
“Mülkiyetin kutsallığı”,
“Evrensel hukuk”… Hepsi boş! Kuzuyu gözüne kestirmiş kurda/haramiye bunlar bir şey ifade etmiyor.
AKP adaletinde “hukuk”un yeri yok. Peki yukarıdaki zulümler ve düşmanlıkların hangi kitapta yeri var? Müslüman geçiniyorlar ama Kur’an’da yok, Mecelle’de yazmıyor. İncil’de yok. Tevrat’ta yok ve Zebur’da yok.
Bu mezalim ve düşmanlıklar olsa olsa köprü altı mafya kırmalarının yazılmamış kitabında olabilir. Ki onun kitabını yazıyorlar.
Subjektif bir cümle ile bitireyim: Hizmet Hareketine saldırmayı kendine misyon edinmiş, sürekli ağız dolusu iftira atanların, kin ve nefret kusanların arasında ben henüz dürüst ve namuslu bir vatan evladına rastlamadım. Siz rastladıysanız beni tashih edin lütfen.
PEKİ CEMAATE DÜŞMANLIK BESLEYENLER KİMLER? (2)
ZALİMİN DÜŞMANLIĞI ONURDUR, PEKİ YA MAZLUMLARIN? (3)
YOL ARKADAŞLIĞI HUKUKU VE TENKİT (4)