Menderes iktidarının muhalefete tahammülsüzlüğü: Uşak Olayları

YORUM | Dr. YÜKSEL NİZAMOĞLU

Türkiye geçen hafta iktidarların otoriterleşme dönemlerinde çok sık karşılaşılan bir olay yaşadı. CHP genel başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ve yanındaki CHP’liler gittikleri bir şehit cenazesinde “öfkeli kalabalığın” linç girişiminden zor kurtuldu.

Olay sırasında Kılıçdaroğlu’nun sığındığı eve yönelik olarak bir kadının “yakın bu evi!” şeklindeki bağırışları, topluluğun ne derece provoke edildiğini açıkça göstermekteydi.

1980 öncesinde Kahramanmaraş, 1990’larda da Sivas’ta bu tür olayları yaşamış bir ülkenin benzer faciaların eşiğine gelmesi, üzerinde düşünülmesi gereken bir konu olsa da öncekiler gibi Çubuk’ta yaşanan hadisenin de üstünün örtüleceği anlaşılıyor. Çünkü bu tür olayların “devletin eli” olmadan organize edilmesi mümkün gözükmüyor.

27 Mayıs darbecileri tarafından idam edildiği için millet nezdinde “mazlum” olan Menderes’in en büyük hatalarından birisi de iktidarı kaybetme korkusundan dolayı muhalefete tahammülsüz olmasıydı. Nitekim 1959’da Menderes iktidarı da İsmet Paşa’ya yönelik benzer provokasyonları organize etmişti.

BÜYÜK TAARRUZ GEZİSİ

Demokrat Parti (DP) 1946’da kurulmuş ve “hileli seçimler” olarak tarihe geçen 1946 seçimlerini kaybetmişti. Ancak DP bundan sonra 1950, 1954 ve 1957 seçimlerini rahatlıkla kazanmıştı.

Türkiye bu yıllarda ABD’nin Marshall Programı çerçevesindeki yardımlarıyla önemli bir kalkınma hamlesi yakalamışsa da 1957’den itibaren ülkede ekonomik kriz baş göstermiş ve DP Hükümeti büyük bir devalüasyon yapmak zorunda kalmıştı.

1958’de Irak’ta bir askeri darbe olmuş ve hükümet devrilmişti. Bu hadise Menderes hükümetini de böyle bir darbeye maruz kalma endişesine sevk etmişti. Bütün bunlar hükümetin muhalefete ve basına karşı çok sert davranışlar sergilemesine yol açmıştı.

İsmet Paşa bu dönemde adına “Ege Vazife Gezisi” denilen bir siyasi geziye çıktı. Gezi Ankara’dan başlayacak ve Türk ordusunun Büyük Taarruz’da izlediği güzergâh takip edilecekti.

Menderes hükümeti ise bu geziyi engellemeyi planlamış ve bu görevi de İçişleri Bakanı Namık Gedik üstlenmişti. Gedik verdiği direktiflerle valileri harekete geçirerek polis ve jandarmadan yararlanarak DP’lilerin de gönüllü desteğiyle provokasyonlar planlanmıştı.

Gedik gezi öncesinde İnönü’ye yönelik olarak TBMM kürsüsünden ithamlarda bulunduğu gibi “güvenlik gerekçesiyle” gezinin yapılmamasını da istemişti.

UŞAK OLAYLARI

İnönü’nün gezisi kırk kadar milletvekilinin de katılımıyla Uşak’tan başlayacaktı. Uşak, 1953’de Kütahya’dan ayrılarak vilayet yapılmış ve 1957 seçimlerinde Ege’de CHP’nin kazandığı tek vilayet olmuştu.

İsmet İnönü 30 Nisan 1959’da Uşak’ta olacaktı. Bu tarihten bir gün önce bazı CHP milletvekillerinin Uşak’a gitmesiyle şehirde gerginlik başlamış, halktan bazı kişiler milletvekillerini “mebus oldunuz da adam mı oldunuz” gibi sözlerle kışkırtmaya çalışmışlardı.

DP teşkilatı partilileri şehre yönlendirmiş, istasyon caddesi “tamirat” gerekçesiyle kazılmış, şehirdeki minibüsler CHP’lilerin kullanmaması için DP’liler tarafından kiralanmıştı.

İnönü’nün trenle yaptığı bu gezi Ankara’dan itibaren DP iktidarının müdahalelerine maruz kaldı. İnönü Eskişehir’de büyük bir kalabalık tarafından karşılansa da istasyondaki trenler düdüklerini çalarak bu coşkuyu bastırmaya çalıştılar.

İsmet Paşa 30 Nisan sabahı Uşak’ta büyük bir kalabalık tarafından karşılandı. Emniyet Müdürlüğü tutanaklarına göre kalabalık, polisler tarafından dağıtılmaya çalışıldı. İnönü DP İl binasının önünden geçerken kendisine ilçe başkanı Eşref Öğüt tarafından bir çay bardağı fırlatılmasıyla CHP’liler de karşılık verdi ve gerginlik iyice arttı.

Vali, Emniyet Müdürü ve Jandarma Komutanı, İnönü’nün ziyaretini 6761 sayılı kanuna muhalefet olarak yorumluyorlar ve engellemeye çalışıyorlardı. İsmet İnönü ise önce partinin bir toplantısında konuştuktan sonra Büyük Taarruz sırasında Atatürk ve kendisinin kaldığı evleri ziyaret etmeyi planlıyordu.

Buna karşılık Emniyet Müdürü ve Jandarma Komutanı ziyarete engel olmaya çalıştılar.  Vali CHP’li milletvekillerine bu kararı Paşa’nın güvenliği için aldıklarını söylemiş ve “çok vahim hadiseler olacağını” iddia etmişti.

CHP’li vekillerse Bakan Gedik’in valiye İsmet Paşa’nın vurulması emri verdiğini ancak Emniyet Müdürü ve Jandarma Komutanı’nın kabul etmemesi üzerine emrin uygulanmadığını iddia etmişlerdir. Fevzi Çakmak’ın yeğeni olan dönemin Uşak Emniyet Müdürü Adnan Çakmak bu iddiayı doğrulamış ve kendisinin Çakmak ailesinin İnönü ile arasının iyi olmaması nedeniyle bu göreve on gün önce atandığını ve “İnönü’ye karşı kullanılmak istendiğini” ifade etmiştir.

GEDİK’İN DOĞRUDAN MÜDAHALESİ

İsmet Paşa engellemelere rağmen Büyük Taarruz sırasında karargâhını kurduğu evi ziyaret etti. Ancak baskılar nedeniyle ev sahibi evi terk ettiğinden evde sadece bayanlar vardı. İnönü M. Kemal Paşa’nın karargâhının olduğu evi de ziyaret ettikten sonra CHP milletvekili Rıza Salıcı’nın evine geçti ve yemekten sonra istirahate çekildi.

İsmet İnönü’nün istirahat ettiği sırada evin bodrumunda yangın çıktı ve itfaiyenin müdahalesiyle söndürüldü. Vali, Gedik’e gönderdiği bilgilendirme yazısında olayın siyasi bir yanının olmadığını ve yangının hizmetçilerin dikkatsizliğinden çıktığını yazsa da şüpheler ortadan kalkmadı.

1 Mayıs günü İnönü Uşak’ı ayrılarak Manisa’ya gidecekti. DP’liler ise geziyi takip eden gazeteciler ve Emniyet Müdürü Çakmak’ın ifadelerine göre 30 Nisan gecesi şehre çevre ilçe ve köylerden partilileri taşıdılar.

Namık Gedik de DP teşkilatının şikâyetleri üzerine Uşak’ın güvenliğini doğrudan Emniyet Genel Müdürlüğü emrine aldırarak Ankara’dan bir heyet gönderdi. Bu sırada gece boyunca Uşak’a gelen DP’lilerin sayısı beş bini bulmuştu.

1 Mayıs sabahı da olaylarla başladı ve bir pastanede kahvaltı yapan CHP milletvekilleri saldırıya uğradılar. Güvenlik güçleri ise “yetkisiz” oldukları gerekçesiyle olaylara müdahale etmediler. Milletvekillerinden sonra Paşa’nın gezisini izleyen gazeteciler de saldırılara maruz kaldı.

İSTASYONDA YAŞANANLAR

Olaylar bundan sonra da devam etti. 1 Mayıs sabahı İnönü istasyona gelecek ve trenle İzmir’e geçecekti. Önce İnönü’nün istasyona giden aracının önü DP’liler tarafından kesildi.

İnönü kalabalığa ne istediklerini sormuş, daha sonra da bir büfeye geçerek treni beklemişti. Bu sırada trenin etrafı sarılmış durumdaydı.

Trenin gelmesiyle İnönü bineceği vagona doğru yürümeye başladığında kalabalıktan bir taş atıldı ve Paşa sendeleyerek yere düştü. İsmet Paşa 1922’de Yunan komutan Trikopis’i esir aldığı şehirde saldırıya uğramış ve kafasındaki şapka sayesinde küçük bir yara ile kurtulmuştu. Bu sırada gazetecilere de saldırılar olmuş ve dört gazeteci yaralanmıştı. Tanık ifadelerine göre olaylarda “sarhoş DP’liler” önemli bir rol oynamışlardı.

İsmet Paşa yaşananlara dair Manisa’da bir basın toplantısı yapmış ve olayların Ankara’dan tertiplendiğini iddia etmişti. Ancak savcılık basın toplantısının ve Uşak CHP teşkilatının bildirisinin yayınlamasını yasakladı.

İnönü’nün Uşak ziyaretiyle başlayan “muhalefeti provokasyonlarla susturma faaliyetleri” İzmir’de Demokrat Ege Gazetesi’nin DP’lilerce tahrip edilmesi, Çanakkale-Geyikli olayları, Topkapı Olayları ve İsmet Paşa’nın treninin Kayseri-Yeşilhisar’da durdurulmasıyla devam etti. Bütün bunlar ülkede gerginliğin iyice artmasıyla 27 Mayıs darbesine zemin hazırladı.

İÇİŞLERİ BAKANI, VALİ, EMNİYET MÜDÜRÜ

1959 yılında yaşanan bu olayların tamamında 1955’deki 6-7 Eylül Olaylarında olduğu gibi İçişleri Bakanı Namık Gedik önemli bir rol oynamış, DP’li “fanatik kitle” ve “valiler, emniyet müdürleri ve jandarma komutanları” olayların tırmanmasında etkili olmuşlardır.

Yine Bediüzzaman Said Nursi’nin Urfa yolculuğunun engellenmeye çalışılmasında ve Urfa’ya vardığında da şehirden çıkarılmak istenmesinde Namık Gedik ve memur olduğunu unutup “partizanca davranan” vali ve emniyet müdürünün aynı tertiplere başvurması, 1959’da İnönü’ye yapılanların tekrarı gibi görülmektedir.

YAKIN BU EVİ!   

Çubuk’ta şahit olduğumuz “Yakın bu evi!” tepkisi siyasal gerginliğin toplumda nasıl bir hezeyana yol açtığını, insanların “vatan haini” olarak gördükleri diğer partililere veya farklı görüşteki kişilere karşı nasıl bir nefretle davrandıklarını göstermektedir.

Ne yazık ki geçmişten günümüze Türkiye’de iktidarlar muhaliflerini damgalamayı, farklı görüşteki insanları “vatan haini” ilan etmeyi, toplumu kutuplaştırmayı ve bu yollarla hükümetlerini devam ettirmeyi önemli bir yöntem olarak seçmiş gözükmektedirler. Bu tür yaklaşımlardan vazgeçilmediği takdirde Türkiye’de Kahramanmaraş ve Sivas olaylarına benzer olayların yaşanması her zaman olasılık dâhilindedir.

Kaynakça: F. Çakmak, “Cumhuriyet Halk Partisi’nin “Ege Vazife Gezisi” ve 1959 Yılı Uşak-İzmir Olayları”, Türkish Studies, Volume 9/10, 2014; N. Özer, “CHP’nin Bahar Taarruzu Seçim Kampanyası”, YÜ TBAD, S. 2, 2017;  M. Karayaman, İsmet İnönü’nün Uşak’ta Taşlanması Olayının Sebep ve Sonuçları”, Tarih Okulu, S. VIII, 2010, H. Yavuz, “1 Mayıs 1959’da Uşak’ta ne oldu?”, Zaman, 30.9.2012.

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

1 YORUM

  1. TR 724 e bu güzel yazı için çok teşekkür ediyorum. Bize bu güzel yazıları ulaştırmakla önemli bir misyon üstleniyorsunuz. Bu yazılar sayesinde doğru bilgileri öğrenme imkanı elde ediyoruz. Yazıların devamını ve özellikle Abdülhamit hakkında yazılar bekliyoruz.

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin