YAZI DİZİSİ | VEYSEL AYHAN | @veyhan
15 Temmuz sorularının çoğu Erdoğan’a odaklanıyor. Rolünü kötü oynuyor, ağzından çok şey kaçırıyor. “Yalan söyleyenlerin güçlü hafızaya ihtiyaçları vardır” derler ama Erdoğan irticali konuştukça sürekli çelişkili şeyler söylüyor, senaryoyu batırıyor.
Darbeyi kendi ifadesiyle “öğleden sonra” veya en kötü ihtimalle 16.30’da öğrenen Erdoğan niye güvenli bir sığınağa girmeyi, oradan açıklama yapmayı düşünmedi de “cunta uçaklarının” fırıl fırıl döndüğü İstanbul’a gelmeye karar verdi?
Erdoğan’ın otelden ayrılarak helikopterle indiği Dalaman Havaalanı aynı zamanda askeri bir havaalanı. Havaalanının yanında Deniz Kuvvetleri’ne ve Hava Kuvvetleri’ne bağlı iki komutanlık bulunmakta. Askeri darbe ile güvenlik tehdidi yaşayan Erdoğan’ın askerlerin de kullandığı bir havaalanı üzerinden İstanbul’a gitmesi büyük bir risk değil mi?
Niçin İzmir, Bodrum ve Çıldır’daki uçaklarını tercih etmedi?
Akıncı Üssü darbecilerle kaynıyor ama İstanbul’a gelişte Akıncı Üssü’nden kalkmış bir F-16 uçağı Erdoğan’ın uçağına eşlik ediyor! Ve Erdoğan bu pilota güveniyor!
Darbe olurken ve Atatürk Havalimanı’nın darbeciler tarafından işgal edildiği herkesçe biliniyorken İstanbul’a yola çıkmanın açıklaması ne olabilir?
Mutlaka bir yerlere gitmeyi düşündüyse mesela darbecilerin hiç ilgilenmediği ve işgal etmediği Ankara-Esenboğa Havalimanı’na inmeyi niçin düşünmedi?
Kendisine suikast yapılmasından korkan, ‘beni zehirlerler’ diye Saray’a yemek tahlil laboratuvarı kuran Erdoğan, Flightradar24.com’da ne zaman, nerede olduğu herkes tarafından rahatça görülebilen bir açık hedefe nasıl binebildi?
Bu, ‘Buyrun beni vurun’ anlamına gelmez miydi?
Tüm bu sorular ve veriler ışığında net olan bir şey varsa o da Erdoğan’ın girişimden haberli ve kontrol altında olduğundan emin olmasıydı.
4 AYRI UÇAK
Erdoğan, A Haber’e verdiği röportajda, o geceki kaçış planından övgüyle bahsederek, darbecileri şaşırtmak maksadıyla önceden belirlenmiş 4 farklı havaalanında (Dalaman, İzmir, Bodrum ve Çıldır/Aydın) 4 farklı uçağın hazır olarak bekletildiğini söylemişti.
Normalde Ankara konuşlu olan bu uçakların dört ayrı meydanda hazır olarak bekletilmesi için epey zaman gerekiyor.
Ankara’daki uçuş ekiplerinin çağrılması 1 saat, mürettebatın reaksiyon göstermesi ve havaalanına intikali 3 saat, uçuş için yer hazırlığı ve uçuş öncesi kontroller 1 saat, uçakların Ankara’dan gidilecek meydana intikal süresi 1 saat, gidilen meydanda yakıt alınması ve yeniden uçuşa hazırlık 1 saat. Toplam 7 saat.
Erdoğan darbe girişimini çok önceden bilmiyor olsaydı bu uçaklar o akşam oralarda bekliyor olabilir miydi?
Darbe yapmaya kalkışanların ilk hedefi en üst düzey siyasilerdir. Darbeci askerler her nasılsa “Tavşan kaç, tazı tut” oyunu oynarcasına Erdoğan’ı yakalamamak için mücadele veriyorlar!
Uçak bekletmedeki ilginçlik CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun da dikkatinden kaçmamış olmalı ki şu sözleri söylüyor:
“Erdoğan darbeyi önceden bilmese, 3 ayrı yerde uçak bekletmezdi. Önceden haberiniz var demektir. Darbeyi öğrendiği zaman bu uçaklar hemen kalkıp gelebilir mi? Bilinmeyen çok şey var.”
MARMARİS KOMEDİSİ – TAVŞAN KAÇ TAZI TUT
Erdoğan’ı alıp Ankara’ya götürmek emrini alan Özel Kuvvetler helikopteri saat 22.00’de İzmir’e iniyor. Kendilerine operasyonun 01.00-01.30 civarında olacağı söyleniyor. Hazırlıklar tamamlanıyor. Daha sonra operasyonun iptal edildiği emri geliyor. Ve birlik tam 4 saat burada bekletiliyor.
İptal emri gelmese operasyon hedefe ulaşabilir. Fakat operasyon timi Erdoğan, İstanbul’a hareket edene kadar bekletiliyor. Erdoğan, 00.24’te CNN’e bağlanıyor. Halkı sokağa çağırıyor. Saatler geçiyor. Salalar okunuyor. Herkes Erdoğan’ın İstanbul’a gittiğini biliyor ama timin bunlardan haberi olmuyor!
Ne zaman ki Erdoğan’ın uçağı saat 01.43’te Dalaman’dan havalanıyor. Erdoğan’ı alacak askerlere Ankara’dan operasyon emri geliyor.
Başlarında Tuğgeneral Gökhan Şahin Sönmezateş’in olduğu birlik Marmaris’teki otelin bulunduğu bölgeye saat 03.30 civarı ulaşıyor. O sırada Erdoğan çoktan İstanbul’a inmiş bulunuyor.
İLGİNÇ TALEP
Cumhurbaşkanına yönelik suikast girişimiyle ilgili davada konuşan Özel Kuvvetlerde Görevli Yüzbaşı Muammer Gözübüyük şöyle bir talepte bulundu:
“O gece Cumhurbaşkanı Koruma Müdürü polislere ‘Buraya askerler gelecek. Gelmezse sağı solu tarayın çatışma çıkmış görüntüsü verin’ diye konuşmuş. Cumhurbaşkanı’nın Koruma Müdürü’nün de gelip ifade vermesini istiyorum”
Bu ifade doğruysa sadece belli isimler değil tüm cumhurbaşkanlığı kadrosu işin içyüzünü biliyor ama susuyor.
ERDOĞAN’IN YAPMADIĞI 4 ŞEY!
1- TSK’yı uyarır, karşı önlem alabilirdi. Tek bir asker kışladan dışarı adım atmaz 249 insan hayatını kaybetmezdi.
2 – 273 bin kişilik dev polisi teşkilatını harekete geçirebilirdi. Polisi kullanmayı o kadar düşünmüyor ki İçişleri Bakanı Efkan Ala, darbe girişimini saat 23.00’da MİT Müsteşarı’ndan öğreniyor.
3 – 15 Temmuz’da da darbe bildirisi okunan ve her darbenin en kritik mekanı olan TRT’yi ve diğer TV kanallarını polis gücüyle erkenden korumaya aldırabilirdi.
4 – 6,5 saat beklemeden TV’lere çıkıp darbeyi deşifre edebilirdi. Halkı uyarabilir, gece 00.24’ü beklemeden onları sokağa çağırabilirdi.
Bunların hiç birini yapmadı. Sessizce ‘kontrollü’ darbenin ölü doğum yapmasını bekledi. Kendini sağlama aldı ve sonrasında ‘Cemaate karşı linç’ emri verdi.
Şöyle karşılaştırabilir: 12 Eylül darbesini o zamanın başbakanı Süleyman Demirel 9 saat önce öğrenseydi. Ne olurdu?
Demirel, Erdoğan’ın siyasi gücüne ve medya imkanlarına sahip olsaydı şüphesiz darbeyi önlerdi.
Bu konudaki şüpheler gazeteci Fehmi Koru’nun da dikkatinden kaçmadı. Koru’nun sözleri üstü örtülü şekilde her şeyin iç yüzünü açıklıyor. “Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın darbenin o gün yapılacağından öğle saatlerinde haberi olmuş… MİT’in de daha önce. Haberi erkenden olmuşsa, neden derhal Ankara veya İstanbul’a hareket etmemiş olabilir Cumhurbaşkanı?
Devletin operasyon planı öyle gerektirdiği için olabilir mi? Kuvvet komutanlarının darbe girişiminin ilk saatlerinden itibaren ortada görünmemesi, her şey olup bittikten sonra kurtarılmaları da yine operasyon planı gereği idiyse, hiç şaşırmam. Darbeyi planlayanlar da bunu sonradan galiba fark ettiler, ama çok geç…”
ERDOĞAN’IN BU TEZGAHA NİÇİN İHTİYAÇ VARDI?
Erdoğan, ülkedeki tüm kurumları kontrol altına almıştı. Tek korkusu TSK idi. Kuracağı diktatörlük için tek engel Türk Silahlı Kuvvetleri idi. Kendisine muhalif olan tüm subay ve generalleri yıllar içinde MİT’e fişletti. Ama Anayasaya ve Türk Ceza Kanunu’na göre (TCK 135 ve 136) suç işlenerek yapılan fişlemelerle demokratik bir hukuk düzeninde tasfiye mümkün değildi.
‘Allah’ın lütfu’ bir ‘kontrollü darbe’ gerekiyordu. Bu gerçekleşince 20 Temmuz’da Olağanüstü Hal ilan etti. Ve KHK’lar ile tüm tasfiyeleri sorgusuz sualsiz yaptı, muhalifleri yok etti. Yüz binlerce kamu çalışanını meslekten ihraç etti.
15 TEMMUZ’UN SIR KÜPÜ
Tüm bu yaşananlarda kilit isim kuşkusuz MİT Müsteşarı Hakan Fidan.
Denklem çok basit. Hazırlıksız bir darbe girişimi olmaz. Aylar gerektiren bir hazırlık söz konusuysa ve Fidan bunu hükümete haber vermediyse -ki vermemiş- bu tam bir başarısızlık. Fidan, istihbarat zafiyetinden dolayı derhal görevden alınmalıydı.
Ama hala görevde.
Binlerce çalışanı olan MİT’in aylarca hazırlık gerektiren 15 Temmuz girişimini bilmemesi mümkün mü? Hayır. Haber aldığı halde hükümetten gizlediyse o zaman bu bir ihanet.
Hem görevden alınıp hem de yargılanması gerekirdi.
Erdoğan, ikisini de yapmıyor Fidan’ı el üstünde tutuyor. O zaman bu denklemin tek bir sonucu var: MİT Müsteşarı darbe girişiminin bizzat içinde. Hatta mimarı.
12 Eylül 1980 darbesi başarılı olmasaydı, Kenan Evren ve diğer komutanlar idamla yargılanırdı. Peki Demirel kendisine bunu haber vermeyen MİT müsteşarını ne yapardı? Darbecilerle işbirliği yaptığı için hem emekli ettirir hem de yargılatırdı.
ÖĞLEN ÖĞRENİLMİŞ BİR DARBE
MUZ CUMHURİYETLERİNDE BİLE ENGELLENEBİLİRDİ
Siz MİT müsteşarısınız. Kurumunuza sizin askerler tarafından operasyon yapılarak gece kaçırılacağınıza dair ihbar geliyor. Ne yaparsınız?
Sizi kaçıracakları söylenenlerin kurumuna mı gidersiniz? Hayır. Hakan Fidan ne yapıyor?
Hiç çekinmeden Genelkurmay’a gidiyor? Fidan bunun bir darbe habercisi olduğunu anladıysa niye Genelkurmay’a koştu? Normalde Emniyet Genel Müdürlüğü’ne sığınması gerekmez miydi? Ne malum Genelkurmay’ın bütünüyle bu işin içinde olmadığı?
Bütün hapse giren subay ve generaller darbe girişimini emir komuta içinde sanıyor ama bir tek Fidan bunun doğru olmadığını ve bir cunta harekâtı olduğunu biliyor. Ve Genelkurmay’a koşuyor.
FİDAN’IN NORMALDE NE YAPMASI GEREKİRDİ?
Hiç olmazsa ‘eniştesinden önce’ olanları Erdoğan’a haber vermesi gerekirdi. Başbakan’a bilgi vermesi gerekirdi. Ve emniyete sığınması gerekirdi. Ama bunu yapmıyor. Olanları Akar’la bir gece önce görüştüğü için olmalı ki rahatça hareket ediyor. Endişelenmiyor.
Çünkü…
Genelkurmay Başkanı Akar ile ile MİT Müsteşarı Fidan 14 Temmuz akşamı daha önce yapmadıkları bir işi yapıyorlar ve 3,5 saat özel bir görüşme yapıyorlar. Ve Fidan ayrıca bir gün sonranın kahramanı ilan edilecek olan ÖKK Komutanı Korgeneral Zekai Aksakallı ile de görüşüyor. Bunların açıklaması ne?
Öğlen saatlerinde öğrenilmiş bir darbe muz cumhuriyetlerinde bile engellenebilirdi. Demek ki amaç engellemek değil, kontrollü olarak izin vermek. Veya bizzat organize etmek.
Fidan’ın tutarsızlıkları yandaş medyayı da sarsmış olmalı ki Türkiye Yazarı Fuat Uğur geçenlerde şunları yazdı:
“MİT Müsteşarı Hakan Fidan, Binbaşı O.K.’nın 14.45’teki ihbarından gece saat 22.30’a dek tam 7 saat 10 dakika Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ı ve Başbakan Binali Yıldırım’ı neden arayıp bilgilendirmemiştir?”
Uğur, niçin aramadığını iyi biliyor ama Erdoğan’ın 15 Temmuz’daki en büyük suç ortağının satış zamanı geldiği için bunları yazabiliyor.
Yarın: 5. Bölüm, TARİHİN EN KOMİK DARBESİ
7 Şubat MİT krizinde sayın Fidan, KCK içinde ortaya çıkan Mit unsurları hakkında kendisinin ifadeye çağrılmasını doğrudan Recep Tayyip Erdoğan’a rapor etmişti. Erdoğan da “gitme” demişti. Hem de ameliyat yatağında. Tabii bu hikaye doğruysa.
Ama nedense 15 Temmuz günü, Fidan TSK içindeki bir grubun kendisini kaçıracağını öğreniyor, bunu Recep Tayyip Erdoğan’a haber verme gereksinimi duymuyor.
Enteresan.