Kinsey’e etmem şikayet ağlarım ben halime!

Çok büyük çabalarla Amerikalı danışman şirket MCkinsey’in Türkiye Cumhuriyeti’ne teklif ettiği öneri paketine ulaştık ve içeriğini açıklıyoruz. İnanmayan yazının sonuna kadar sabırla okusun.

Yorum | Naci Karadağ

-Efendim bir konu var.

-Buyrun damat.

-Efendim malum uluslararası çevreler güvenirlik ve itibara önem verir.

-Damat sen böyle ıslak kedi yavrusu gibi mahcup mahcup bakınca işin altından mutlaka bir şey çıkıyor, söyle hele diyeceğini. N’olmuş uluslararası çevreler?

-Efendim arkadaşlar düşünmüş taşınmış!

-Ne! Düşünmüşler mi? Suç işlemişler!

-Efendim çok espritüelsiniz, de mesele öyle değil.

-Yoo, hiç esprikçi biri değilimdir.

-Ama babacım…

-Babacım mı? Dalin reklamında mı oynuyoruz, bu ne cıvıklık? “Başkanım” diyeceksin, hadi kendini biraz farklı hissetmek istiyorsan “Başkancım” diyebilir o kadar.

-Tamam başkancım, pardon başkanım. Bizim IMF’e gitmememiz için bir takım adımlar atmamız gerekiyor. Bu kuruluş da öyle bir şey.

-Geç bunları damat, siz bana bırakın bakın nasıl mücadele ediyorum.

-Öyle olmuyor işte, siz her atara atar gidere gider yaptıkça durum daha vahimleşiyor.

-Yapmayayım da siyaseten bitelim mi?

-Yapmayın demiyoruz, yapın tabi…

-Hobi olarak mı yapayım!

-Hayır efendim estağfurullah yapın da çaktırmadan yapın, çok gürültü çıkarmadan yapın…

-Damat sen yenisin bilmezsin racon kesmenin adab-ı muaşeretini. Üstelik lezzetli bir şey uyandırmış olayım.

-Öyle diyorsunuz ama para piyasaları çok kırılgan bir cümlenizle milyarlarca yük altına giriyoruz.

-TL mi döviz mi?

-Ne fark eder? İzin verin bu McKinsey denen adamlarla çalışır gibi görünelim. İlla dediklerini yapmak zorunda değiliz, maksat uluslararası para gözlemcileri biraz rahatlasın.

-Nasıl yani, enflasyon oranlarını manipüle etmemize karışmayacaklar mı? Döviz kurunu kafamıza göre açıklayacak mıyız? Faizi istediğimiz gibi artıp düşürebilecek miyiz yine?

-Hepsini yapacağız başkancım. Siz şunu bir imzalayın hele…

Tahmin edeceğiniz üzere gerçekte olmayan bir diyalog yukarıda aktardığım. Biraz da sulandırdım hazmı kolay olsun diye.

Tam olarak böyle olmasa da McKinsey olayının böyle başladığını düşünüyorum şahsen.

Her iki taraf da birbirine el ense çekti başlangıçta.

Ancak, film RTE iktidarının başlangıcından bu yana TÜİK’in ilk kez gerçeğe yakın enflasyon oranı açıklamasıyla sağlam koptu sanırım. Reis, açıklanan rakamı duyduğunda sorumlusunu aradı hemen. Kelle gerekiyordu zira.

Damada hemen kıyamazdı, lazımdı daha. Yanlış anlaşılmasın ‘damadı harcamaz’ demiyorum asla, bu aşamada harcamayacaktır. Belki durumlar daha vahim olduğunda, biraz daha vakit var ona.

McKinsey, her modern ve ciddi devlet ile çalıştığı gibi daha işin başına denk gelen enflasyon rakamlarının açıklanması kendilerine sorulduğunda, “gerçekler ne ise onu açıklayın, yalan üzerine ekonomi inşa edilmez” dedi muhtemelen.

Biz sıradan ölümlüler gibi Erdoğan da şok oldu açıklanan rakamları gördüğünde ve ilk kelle olarak TÜİK başkan yardımcısını görevden aldı. Onun yerine damadın kankalarından birini de atadı ki çok maraza çıkarmasın.

Ve ardından zehir zemberek McKinsey açıklamaları geldi.

Kızılcahamam’da mikrofonu eline aldı ve başladı saydırmaya.

Gömmediği kimse kalmamıştı… (Bakınız Rüzgargülü ve Gömü Galerisi başlıklı yazımız) Ne MHP lideri Bahçeli’ye acıdı, ne damada, ne troliçe Hilal’e, ne Pelikan eşrafından Salih Tuna hoca efendiye…

Sağlam gömdü ve küreğin tersiyle toprağı düzledi…

Biz kendimize yeteriz, dedi her zaman söylediği gibi.

“Hele ben dizginleri ele alayım görün bakın enflasyonla, dövizle nasıl mücadele ediyor”a getirdi sözü…

Yani tabloyu Nihat Hatipoğlu Hoca görse, “damat ağlıyordu, jöleli ağlıyordu, Cemil Ertem ağlıyordu” şeklinde gözyaşlarıyla aktarırdı bizlere.

Rivayet olur ki Damat Albayrak o kadar üzüldü ki Amazon’a gelen ürünlere göz atmayı bile ihmal etti. Sürekli “Kimseye etmem şikayet ağlarım ben halime/titrerim mücrim gibi baktıkça istikbalime” şarkısını mırıldanıyordu.

Kulisler Mckinsey’in durum kısa sürede algılayıp vahameti idrak ettiğini söylüyor. Sadece bir teklif paketi getirmişler.

İçeriğini bilmiyorum ama bunun için milyon dolara yabancı kuruluşa da gerek yok.

En başta Tayyip Erdoğan biliyor bu ülkenin içinde bulunduğu batak ve uçurum kenarından nasıl kurtulacağını.

Gelelim McKinsey’in öneri paketine. Ancak şu hususu tekrar hatırlatmakta fayda var:

Erdoğan bir hafta önce imzaladığı MCKinsey ‘olur’ anlaşmasına ne muhalefetin tepkisi ne de halkın tepkisinden çekindiği için iptal etmiştir.

Bunlarla en ufak ilgisi yoktur.

İlk ortak icraatta olduğu gibi (Enflasyon rakamları) her hamlenin, açıklamanın, ciddi, doğru, gerçekçi ve manipülasyondan uzak olma ihtimali Erdoğan’ı korkutmuş ve kurduğu iskambilden boş yapının yıkılma ihtimalini ilk kez bu kadar yakından hissetmiştir. Sebep budur…

McKinsey’in Türkiye raporunda iktidar partisi ve Saray’a önerdiği şeyler aslında bilinmeyen şeyler de değildir.  Muhtemelen Erdoğan bu öneri paketini açık okutmuş ve öğrendikten sonra damadı yanına çağırıp, “Biz bunları bilmiyor muyuz sanki?” diye fırça kaymıştır.

Bence de insan bildiği şeyleri tekrar öğrenmek için başkalarına yüklü paralar ödemesi saçmalıktır aptallıktır!

McKinsey öneri paketi…

1- Piyasalara müdahale etmekten vazgeçin, belli bir süre sonra kendi stabilitesini oluşturacaktır.

2- Merkez Bankası’nı rahat bırakın.

3- Özgürlük paranın sevdiği bir şeydir, insanların özgür olmasından korkmayın hapisteki gazetecileri ve aydınları derhal bırakın.

4- Ülke medyası üzerindeki acımasız gücünüzü yavaş yavaş terk edin. Size seven medya olabilir ama sizin yönettiğiniz medya bir süre sonra medyanın genel anlamda etkisini yitirmesine sebep olacaktır. İnsanlar yıllarca AHaber’e inanmazlar, bir dönem sonra hiçbir anlamı kalmayacaktır bu kanalların ve gazetelerin.

5- Kurumlar gibi kişiler de öyledir. Emrinizdeki gazeteci, yazar, çizer takımını serbest bırakın. Sadece sizi övmelerine izin vererek hem onlara hem kendinize büyük kötülük ediyorsunuz. Bu taktik de bumerang gibi bir süre sonra sizi vuracaktır.

6- Başta Selahattin Demirtaş olmak üzere siyasi tutsakların hepsini derhal salıverin.

7- Terör ile siyaseten mücadele edin. İnsanların taleplerini meşru yollarla ifade etmelerine izin verin.

8- Devlete akraba, dost, sempatizan, partili yığmaya son verin. Devleti bitirdiğiniz gibi kendi altınızı oyarsınız. Liyakat tekrar geri gelmeli.

9- Adalet üzerindeki gölgenizi kaldırın, hakim-savcıları yönetmekten vazgeçin. Dünyada genel kanaat Türkiye’deki yargının hukuk ile ilgisinin kalmadığı şeklindedir. Bu algıyı hızla değiştirmelisiniz.

10- İnsanların huzurunu bozmaya uğraşmayın. Birleştirici olun ayrıştırmayın. Düne kadar size seçim kazandıran gerginlik politikası ve ayrıştırıcı söylem artık doyum noktasına ulaşmış durumdadır. Bunun işlerliği kalmamıştır.

11- Devlet harcamalarında, özellikle sarayda yapılan israfların önüne geçin ve daha mütevazı bir hayat yaşayıp bunu kendi halkınıza gösterin. Cuma namazına 150 araçlık konvoyla gitmekten vazgeçin.

12- Hapishanelere doldurduğunuz masumları, anneleri, bebekleri derhal bırakın. Suçun şahsiliğini esas alın. Gerçek darbecileri bulup ortaya çıkarın (Tabi gerçekten istiyorsanız) ve en ağır şekilde cezalandırın. Ama darbeciliği, hainliği muhalif sindirmedi bir silah olarak kullanmaktan vazgeçin.

13- Eşe dosta devlet imkanı, ihale vermekten, peşkeş çekmekten vaz geçin.

14- Artık bir yönetim şekline dönüşmüş olan rüşvet alıp vermeyi önlemek için sert tedbirler alın.

15- Rüşvet, torpil, adam kayırma, yüzde alma gibi kendi oluşturduğunuz gelenekleri derhal sonlandırın.

16- İnsanları fişlemekten, telefonları dinlemekten, özgürlükleri kısıtlamaktan vazgeçin.

17- Kapattığınız internet sitelerden elinizi çekin.

18- Çöktüğünüz muhalif mallarını ve paralarını derhal iade edin.

19- Peşkeş çektiğiniz arazileri ve ihaleleri hakkaniyetle tekrar yapın ve hak edene verin.

20- iş adamlarından aldığınız kayıt dışı paraları hazineye devredin.

21- Başta Suriye olmak üzere dünyanın her yerinde destekleyip, icabında silah yolladığınız Radikal gruplara olan desteğinizi derhal kesin.

22- MİT ile yaptığınız ne kadar kirli ve pis iş varsa hemen iptal edin. İstihbarat servislerinizi düşman üretmekte değil barış ortamı oluşturmak kullanın.

23- İçerde ve dışarda kullandığnız kavgacı dili hemen terk edip 2002 ayarlarınıza geri dönün ve dünyaya düşman değil dış dünyayla bütünleşmiş bir Türkiye modeline dönün.

24- İçe kapanmayı değil dışa açılmayı hedefleyin ve bu hedefinizi tüm dünyaya gösterin.

25- O yüzük de kiminse götürün verin!

Rivayet odur ki, McKinsey’in bu öneri paketini açıp okuyan damat Albayrak en son saray koridorlarında,

“Perde-i zûlmet çekilmiş,korkarım ikbâlime…

Titrerim mücrim gibi baktıkça istikbâlime…”

Mısralarını söyleyerek dolanıyormuş!

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin