İstanbul’u kazanmak için ülkeyi kaybettiler!

Yorum | Erhan Başyurt

Ramazan ayının tüm inananlara ve insanlığa hayırlar getirmesini diliyorum.

İnsanların oruca niyet ettikleri ilk gün, Yükek Seçim Kurulu (YSK) ‘’İstanbul’da seçimin iptal edildiğini‘’ açıkladı.

Yine de Ramazan ayının ruhuna uygun bir teslimiyetle Bakara Suresi 216’nın meali başlayalım;

‘’Olur ki, siz bir şeyden hoşlanmazsınız da o şey hakkınızda hayırlıdır; bir şeyi seversiniz ama, o şey ise hakkınızda şerlidir. Allah bilir, siz bilmezsiniz’’

***

İktidarın yerel seçimde aldığı hezimeti, hassaten İstanbul’u kaybetmeyi hazmedemediği, yaptığı açıklamalar ve uydurduğu bahanelerden belliydi.

‘’İktidar seçimi kaybederek hezimet yaşadı, iptal ederse felaketi yaşar’’ diye de yine bu köşede kaleme almıştık.

İktidar zor olanı tercih etti. Daha doğrusu uzun süredir yol almaya başladıkları uçuruma doğru gaza basmayı tercih etti.

’’İktidar, seçimde hile yapar veya sandık sonuçlarına saygı göstermezse, bu siyasi meşruiyetinin sonu olur’’ diye yine bu köşede kaleme almıştık…

İki kötüden en kötüsünü tercih ettiler. Yerel seçimi kaybetmek iktidarlarına zarar vermeyecekken, meşruiyetlerini sorgulanır hale getirdiler.

AP Türkiye Raportörü Kati Piri dün karardan sonra şöyle bir değerlendirme yaptı:

‘’AKP, YSK üzerinde İstanbul’da seçimlerin yenilenmesi için baskı kurdu. Bu, Türkiye’de iktidarın demokratik geçişinin seçimler yoluyla olmasına duyulan güveni sona erdiriyor’’.

İktidar, otoriterleşen demokratik yollardan iktidara gelen bir tek adam rejimi olmaktan hızla uzaklaşarak totaliterleşen demokratik yollarla koltuğu terk etmeyecek bir tek adama rejimine dönüştürdü kendisini…

Bir yerel seçimden beklenmeyecek, hayal bile edilemeyecek bir sonuç!

***

YSK’nın kararının ne kadar ucube ve zorlama, hukuk dışı olduğunu aynı zarfta oy kullanılan ilçe seçimlerini değil de sadece İstanbul Büyükşehir belediye seçimini iptal etmesi gösteriyor.

Aynı seçim kurulları sayıyor. Tek zarf içinde aynı mühür ama birinde hileli sonuç diğerinde yok…

Sebebine gelince, 39 ilçe belediyesinin 25’i yani çoğunluğu AKP’nin elinde. İptal durumunda kaybedilmeleri riski var. O yüzden onlar da hile yok(!)

Büyükşehir ise, CHP’nin elinde. Yıllardır gayrı resmi ‘‘para havuzunun ana musluğu’’ olarak mutlaka geri alınmalı, ‘’o halde hile ile kaybedilmiştir’’ deyip iptal ettirdiler.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, karardan iki gün önce YSK’ya seçimlerin şaibeli olduğu ve iptal edilmesi gerektiğine dair adeta talimat verdi; ‘’Ortada bir şaibe, yolsuzluk var. Bunun ortadan kaldırılması YSK’yı da aklayacaktır… Memur noktasında sandıkta memur değil de bankadaki sözleşmeli işçiler o sandıklarda görevlendirilirse ve bunun üzerinde hala neyi düşünüyoruz?.. Ne diyor yasa? Memur diyor, yani 657…’’

Erdoğan’ın talimatı ‘iptal kararı’ ile karşılık buldu.

***

Peki banka görevlileri ilk kez mi Sandık Kurulları’nda görev alıyor? Hayır. Hemen hemen her seçimde… Bu memur sayısının yetersiz olduğu seçim bölgelerinde YSK izniyle bir rutin uygulama…

Ancak kurt kuzuyu yemeyi aklına koymuş bir kere… ‘’Suyumu bulandırıyorsun’’ diyor, ‘’Gözünün üzerinde kaşın var’’ diyor…

YSK kendi iznini seçime iptal gerekçesi yapıyor…

İktidarın maşası konumuna getirilen yargı da, 100 kadar sandık kurulu üyesi ve başkanına soruşturma açıp, bahane üretiyor…

‘’43 tanesi, BankAsya’da hesap sahibiymiş’’ işte ‘hilenin’ ispatı…

Peki, İstanbul’da kaç sandık var? 31 bin 124…

Tamamen iftira ve algı operasyonu, 43 kişi iddia edildiği gibi hile bile yapsalar, hatta 43 sandığı topluca bir partiye yazsalar sonuca etki etmeleri mümkün değil. Toplamda 13 bin oy farkı bulunuyor…

İptal için çabalayan AKP Genel Başkan Yardımcısı Ali İhsan Yavuz ne diyordu; ‘’İstanbul’da bir şeyler oldu ama ne oldu bilemiyoruz…’’

Artık biliyoruz; AKP kaybettiği seçimleri iptal ettirmekle kalmadı, seçim özgürlüğü ve güvenliğini de yok etti.

***

İptalin gerekçelerini, hukukiliğini tartışmak artık abesle iştigal.

İktidar, İstanbul’u kaybetmeyi hazmedemedi ve tıpkı 7 Haziran genel seçimleri gibi iptal ettirdi.

Nasıl tekrar edilen genel seçimleri 1 Kasım’da kazandılar ise İstanbul’u da kazanacaklarından eminler. Tedbirlerini almış ya da düzeni kurmuş durumdalar…

Sandık başkanları ve YSK üyeleri tehdit ve tutuklanma baskısı altındayken, artık ülkede özgür ve adil bir seçim ihtimali kalmamıştır.

Muhalefet, yüzde yüz kazanacağını bilse fark atacağına inansa da, seçime girerek hak gaspına meşruiyet sağlamamalıdır.

Birincisinde kaybettiklerini hazmedemeyenlerin, ikincisinde altın tepside mazbatayı kazanana sunacaklarını düşünüyorlarsa büyük yanılgı içerisindeler…

İktidarın uluslararası meşruiyetini yitirmesi, İstanbul’un ikinci kez kaybedilmesinden çok daha büyük felakettir.

Muhalefet gelinen noktada İstanbul’u kazanmaya değil, ülkeyi ve demokrasiyi kurtarmaya odaklanmalı.

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin