İktidarın en sevdiği masal: ByLock [Analiz: Kadir Bayer]

15 Temmuz’da darbe olacağından haber alamayan, Cumhurbaşkanı’nın 5 yaverinden 4’ünün ‘darbeci’ olduğunun farkına varamayan, memleketteki canlı bombaları ‘gözetim listesinde’ olduğu hâlde patlamadan haber veremeyen Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT), Litvanya’ya gidip güya ByLock’un kayıtlarının olduğu ana server’ları ele geçirmiş. (N’olduysa, daha önceleri Rus yetkililer yardımcı olmuş Litvanya’dan bilgi aktarımı sağlanmıştı, şimdi MİT operasyon düzenlemeye karar vermiş.)

Daha önceki gazetecilik başarıları CNN’in haber sunucusu Christiane Amanpour’la kadıncağızın haberi olmadan röportaj yapmak ve bir ağacı Geziciler aleyhine konuşturmak olan Mevlüt Yüksel’in Takvim’deki haberi, pardon masalı, şöyle:

“Özel bir jetle Litvanya’ya uçan ekip önce Vilnius’ta ByLock kayıtlarının bulunduğu ana ‘server’e sahip şirketin binasını gözleme aldı. Bir hafta boyunca gerekli çalışmaların yapılmasının ardından yaklaşık iki ay önce bir gece binaya sızma operasyonu gerçekleştirildi. Sessizce ‘server’ın bulunduğu özel korunaklı binaya giren ekip yanlarındaki son teknoloji ekipmanlar sayesinde sekiz kademeli şifreyi kırdı. Server içindeki ByLock kayıtlarına ait tüm bilgileri kısa sürede kopyalayarak olay yerinden uzaklaştı.”

MİT’in kendi gibi ‘delilleri’ de güvenilmez

Sanırsınız Türk istihbaratı Litvanya’nın başkentine değil de, Kayseri’nin Toraman ilçesine gitmiş. Kimsenin haberi olmamış. Üstelik şimdi Takvim, MİT’in operasyonunu deşifre ederek, Litvanya’ya gidip şirketten ‘bilgi çalan’ MİT ajanlarını deşifre ediyor. Yarın Litvanya konuyu ikili ilişkilerde gündeme taşıyıp, “N’oluyor birader?” dese, ne cevap vereceksiniz? “Bu Mevlüt’ün böyle vukuatları var, daha önce de ağaçla konuştu” deyip kurtarın bari.

Diyelim ki, Litvanya’da hakikaten şirkete gitti MİT ajanları ve ‘sızma operasyonu’ gerçekleştirip bilgileri aldı. (Daha önce siber operasyonla server’ı hack’leyip 53 bin kişilik liste çıkartmışlardı ama ne hikmetse, o gün bugündür ByLock yazılımcıları server’daki bilgileri silmeyi unutmuş, ya da “gelsin de MİT alsın” diye orada bırakmış.) Demek ki bugüne kadarki ‘ByLock delili’ dediğiniz şey, bir grup hacker arkadaşın yalan yanlış düzenlediği bir liste de olabilir pekâlâ.

ByLock sebebiyle mahkemeye çıkarılanların, ByLock’la ilgili kayıtları bağımsız bilişim uzmanlarına incelettirmesi gerekir. MİT eğer bu kayıtları vermeyi reddederse, tutanak tutulup özgürlüğün kısıtlanması sebebiyle karşı dava açılması bile gündeme gelebilir. Zira kendiniz itiraf ettiriyorsunuz haber yazmayı beceremeyen habercilerinize…

Hele hele haberde, MİT ajanlarının ‘son teknoloji ekipmanlar sayesinde’ sekiz kademeli şifreyi kırmaları, kurumun güvenilirliğini iyiden iyiye zedeleyen bir durum. James Bond filmlerinin etkisinden başka bir şeyle izah edilemeyecek bu ‘ajanlık’ hikâyesi, film diye çevrilse, ‘zayıf’ bulunur. Madem MİT’imizin böyle acayip teknolojileri var, FBI geçenlerde iPhone şifresi kırabilmek için milyon dolarlar harcadı ve gene de beceremedi, oraya da bir el atsınlar. Azıcık siber güvenlikten anlayan birine haberi okutturun, 8 kademeli şifrelerin ne kadar sürede çözülebileceğini filan anlatsın.

Matematik bilgisi zayıf olunca

Bir de, Takvim gazetesi editörlerinin matematiği biraz zayıf olduğu için sonraki bilgileri anlamakta zorlanmışlar muhtemelen. Şöyle diyor haberin sonunda:

“Yapılan incelemelerde ByLock programını F..ö üyeleri içinde en az bir kez mesaj atarak veya mesaj alarak kullanan sayısı 60 bin 473 oldu. ByLock’tan sesli görüşme yapanların sayısı 78 bin 165 olurken, şifreli programı sadece sesli iletişim için kullanan 46 bin 799 kişi belirlendi…”

Yani 215 bin kullanıcısı var, üstelik yine haberdeki ifadeye göre ‘yanlışlıkla kullanılma ihtimali çok düşük’ bir program bu, fakat yukarıdaki paragrafa göre (mesaj + sesli kullanıcılar) taş çatlasa 107 bin 272 kişi kullanmış ByLock’u. Telefonunda hiç kullanmadığı hâlde ByLock olanları ne yapacağız? Ya da sonuçta bu ByLock Google Play’den indirilebilen bir program, bunun ‘kişiye özel delil’ olarak kullanılabilmesi, nasıl mümkün olacak?

Haberin biraz gerisinde ise şu bilgi veriliyor: “Tam listede 215 bin 92 kullanıcı, 31 bin 886 grup, 17 milyon 169 bin 632 mesaj, 3 milyon 158 bin 388 e-posta olduğu tespit edildi.”

İktidar medyası, kamuoyu oluşturmak için olsa gerek, ilk günden itibaren ByLock mesajlarının içeriğine ulaşıldığını, MİT’in harıl harıl bu milyonlarca mesajı okuduğunu filan yazıyor. Bu habere inanacaksak, MİT bu yazışmaları 2 ay önce ele geçirmiş daha. Önceki haberler komple güme gitti yani. Gerçekten bu mesajlar ele geçirilmiş olsa, inanın, yandaş gazeteler başka hiçbir haber girmez, çarşaf çarşaf o mesajları yayınlardı. İçinde çok özel bilgiler olduğu için mi? Hayır. Görgüsüzlükten.

‘Hücre tipi yazılım’ teknoloji literatürüne girdi(!)

diren mevlütKüskün, mızıkçı AKP yandaşı Karar gazetesi ise, son günlerdeki ByLock masallarına daha ‘rafine’ bir haberle katkı sağlamış (Bu arada Karar’a göre ByLock’la ilgili yeni bilgileri Litvanya kendi veriyormuş, MİT gidip bilgi aşırmamış). Neymiş? ByLock ‘hücre tipi’ yazılımmış. Nedenmiş? Çünkü buradaki iki kişi birbiriyle ‘güvenli’ yazışabilmek için önce yüzyüze görüşüp bazı bilgileri birbirlerine söylemeliymiş. Şimdi WhatsApp da ‘güvenli’ haberleşme için yan yana gelip telefonları birbirine ‘okutma’ teknolojisi geliştirdi, WhatsApp da mı ‘hücre tipi yazılım’ oldu?

Eğer mesele ‘hücre tipi yazılım’ ise, Telegram da benzer metotlar kullanıyor. İnternet yazılımlarının takip edilebilirliği karşısında, dünyanın önde gelen yazılım firmaları, ‘güvenli’ ürünler üzerinde çalışıyor ve bu türlü bir yığın önlem alıyor. Bu suç mu yani?

İktidarın en sevdiği masal ByLock masalı. Çünkü onu kullanarak istediği kurumdan, mesela son günlerde TSK’nın çeşitli birimlerinden, istediği kimseleri alıp tutukluyor. Yargıçlar muhtemelen MİT’in raporlarına güvenerek, sorumluluğun MİT’te olduğunu düşünüyor. Kendilerini sağlamda görüyor. Oysa bu ByLock masallarının hedefi belli: İnsanları ‘suçlu’ pozisyonuna sokup gözaltına almak ve yeni ihdas edilen ‘itirafçılık’ müessesesi ile ‘suç üretmeye’ çalışmak. Hâkim ve savcılar da, buna çanak tutuyor. Sizce bu durum, hâkim ve savcıları yarın hukuk önünde ‘sorumsuz’ kılar mı? MİT’e bence hiç güvenmesinler…

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin