Hürriyet gazetesi okur temsilcisi Faruk Bildirici, iyi bir gazetecinin haber yazılırken yapması gereken şeyleri, maalesef gazetede haberler yayınlandıktan ve toplumsal algı oluştuktan sonra yapabiliyor. Ama olsun, bu da önemli bir vazife.
Tecrübeli gazeteci Faruk Bildirici, bugünkü yazısında 15 Temmuz’dan sonra oluşan iklimde mağduriyetlerin bile yazılmasının zaman aldığını söyledi. Bu iklimi doğuran sebepler arasında da hükümetten sonra medyayı sıraladı. Medyanın tavrını, Ergenekon ve Balyoz soruşturmaları dönemindeki duruma benzetiyor.
Burada bir parantez açalım: Ergenekon ve Balyoz soruşturmaları sırasında ana akım TV’ler ve Hürriyet gibi gazeteler “Ergenekoncu” ya da “Balyozcu” olduğu iddia edilen kimseleri, ya da davaların avukatlarını konuk edebiliyordu. Şimdi bu mümkün mü? Değil.
Faruk Bildirici’nin ‘dayanaksız’ dediği ya da ‘daha fazla soru doğuruyor’ diyerek eleştirdiği haberlerden biri “İşte FETÖ’cülerin gerçek 1 dolar şifresi”. Bu haber de, diğer 1 dolar haberleri gibi 1 dolarlardan bir çeşit “örgüt şifresi” çıkarmaya yönelik. MHP lideri Bahçeli’ye göreyse “ByLock’un şifresi”. Komik tabi…
Bir diğer haber de, Hürriyet’te de yayınlanan, Genelkurmay Başkanlığı’nda bulunan “Bahçe Gelişim Planlaması” haberi. Genelkurmay’daki bahçelerle ilgili bir talimatnamenin, “darbe planı” gibi sunulmasıyla ilgili bir haber.
Habere göre talimatnamede “Kesilen ağaçların köklerinin çıkarılması” talimatının Temmuz’da yer alması darbe delili sayılmış. Ama Şubat 2017’deki “Enginar dikimi” meselesine bir anlam verememiş Faruk Bildirici.
Bildirici bu haberleri örnek verdikten sonra da, “insan Zaytung haberi okuduğu kuşkusuna kapılıyor” diyor. Ardından bir temennisini dile getiriyor: “Nasıl olsa iddianameler hazırlanacak, sanıklar duruşmalarda konuşacak.”
O zaman ne olacak? Sanki mevcut “FETÖ” davalarındaki iddianameler, çok matah şeyler mi içeriyor? Yahut yarın bir gün 1 dolarlar ya da Bahçe Gelişim Planları iddianamelere girmeyecek mi zannediyorsunuz? Bekleyelim, görelim…
İşte Faruk Bildirici’nin yazısından ilgili bölüm:
Mantık ve vicdan süzgeci
26.09.2016 Pazartesi
15 TEMMUZ’dan sonra öyle bir iklim doğdu ki, bu süreçte mağduriyete uğrayanlar olduğunun yazılabilmesi bile zaman aldı.
Bu iklimin doğmasında siyasi iradenin tavrı birincil önemde olabilir ama medyanın da ciddi bir rol oynadığını sanıyorum. ‘Fetullahçı Terör Örgütü’ ve darbe girişimi soruşturması hakkında yayınlanan bazı haberler, Ergenekon, Balyoz, Askeri Casusluk, Odatv gibi davaların başladığı dönemlerdeki yayınları çağrıştırıyor.
O günlerde olduğu gibi, dayanağı belirsiz, doğrulanmaya muhtaç ve yeni sorular doğuran çok sayıda haber yayınlanıyor medyada. İki örnek vereyim. Birincisi, “İşte FETÖ’cülerin gerçek 1 dolar şifresi” haberi. İzmir mahreciyle 24 Ağustos’ta birçok gazetenin yanı sıra Hürriyet internette yayınlanan bu haberde özetle şu bilgiler veriliyordu:
“Dolarların üzerinde yer alan rakamların, örgüt içinde kişinin kimlik numarası olarak kullanıldığı belirtildi. Bir FETÖ’cü, yurtdışındaki FETÖ okullarına gittiğinde, bu paranın üzerindeki seri numarası bilgisayar ağı üzerinden sorgulandığında, kişinin örgüt üyesi olup olmadığının tespit edildiği bildirildi.”
Habere göre, Milli İstihbarat Teşkilatı’nın tespitiydi bu bilgi. Anlaşılan örgüt üyelerinin sicil numaralarını da içeren, üstelik Cemaat’in bütün okullarından ulaşabilen bir liste varmış! Peki böyle yaygın bir liste varsa MİT neden ulaşamamış? Bu sorunun yanıtı yoktu haberde.
1 dolarlık banknotlar hakkındaki enteresan haberler bununla kalmadı. Karar gazetesinin 20 Eylül tarihli haberine göre, 1 dolarların seri numaraları İsviçre’deki Eurobond hesaplarının şifreleri. MHP Lideri Bahçeli’ye göre ise bu paraların seri numaraları haberleşme sistemi ByLock’un şifresi. Bakalım bu çok kullanışlı banknotlarla ilgili daha neler yazılacak, neler söylenecek.
İkinci örnek, “Şifreli darbe planı! Temmuz: Kökleri çıkarın-Ağustos: Toprağa gömün” başlığını taşıyordu. 7 Eylül’de birçok gazetenin yanı sıra Hürriyet’te yayınlandı. Bu haber özetle şöyleydi:
“… Genelkurmay Başkanlığı’ndaki aramada ‘Bahçe Gelişim Planlaması’ isimli ilginç bir belgeye ulaşıldı. Başsavcılık kaynakları, söz konusu planın bahçe düzenlemesi planı olmadığını, darbe girişimi öncesi ve sonrasında yapılacak iş ve işlemleri içeren şifreli bir metin olduğunu değerlendiriyor.”
Sadece plandaki “kesilen ağaç köklerinin çıkarılması (Temmuz 2016)” ifadesi, tarihi nedeniyle darbeyle ilişkilendirilebilmiş. Ama örneğin “Enginar dikimi (Şubat-2017)” ya da “Yabançileği/böğürtlen/ahududu dikimi (Nisan-2017)” gibi maddelerin darbeyle nasıl bir ilişkisi olduğu hakkında bir tahmin bile yapılamamış. Buna rağmen ‘bahçe düzenleme planı’ neden ‘darbe planı’na benzetilmiş, haber onu anlatamıyor.
Açık söylemek gerekirse, insan ‘Zaytung’ haberi okuduğu kuşkusuna kapılıyor. Şaka gibi. Ama ciddi, doğrulanmış haberler gibi sunuluyor bunlar. Nasıl olsa iddianameler hazırlanacak, sanıklar duruşmalarda konuşacak. O gün geldiğinde yüzümüzün kızarmaması için gazetecilik kurallarına uygun, çift kaynaktan kontrol edilmiş, en önemlisi de mantık ve vicdan süzgecinden geçirilmiş haberler yazmalıyız…