Emani’nin katili ağıt yakıyor… [Alper Ender Fırat]

Emevi Camii’nde Cuma namazı kılıp hilafet halısını Ortadoğu’ya sermek isteyenlerin ham hayalleri yüzünden ülkesi yerle bir olmuştu. Kendisi emniyette olup başka yerlerde zaferler kazanmak isteyenler, Emani’nin ülkesine bir yandan binlerce militan gönderiyor bir yandan da TIR’lar dolusu silah sokuyordu. Kısa zamanda her yer kan, her yer ölüm kokmaya başlamıştı.

O da, yüz binlercesi gibi çareyi ülkesinden kaçmakta bulmuştu. Daha emniyetli bir yere geldiklerini zannederek Türkiye’ye sığınmışlardı.

Hayatının baharında 20 yaşındaydı daha. Biri karnında biri yanında iki tane de bebeği vardı. Sığındıkları ülkede ‘aşağılıklardan daha aşağı soysuz katiller’ tarafından tecavüz edilip çocuklarıyla birlikte katledileceğini tabi ki bilmiyordu.

Emani Errahman insanı insan olmaktan utandıran aşağılık bir cinayete kurban gitti. Ona bu muameleyi yapan katiller hakkında daha önceden açılmış bir tecavüz davası vardı ama tutuklu yargılamaya gerek görmemişti AKP’nin adalet sistemi.

Soysuz bir haber ajansı olayı hemen kadının güzelliğine bağlamış, iktidarın genel teamülüne uygun olarak tecavüzcüleri aklama yoluna gitmişti. “Tecavüzcüler ne yapsın kadın çok güzel, nefislerine uymuşlar” demeye getirmişti. Öyle ya, bu ülkede tecavüzcüler, sübyancılar da tıpkı hırsızlar gibi ceza almaz, tutuklanmazdı. Ama bu kez toplum büyük bir infial yaşıyordu.

TECAVÜZCÜNÜN TUTUKLANMASINA ŞAŞIRDIK

Bu infial neticesinde katiller yakalanıp tutuklanınca, internet siteleri, gazeteler, Twitter bültenleri ‘flaş, flaş, flaş’ sesleriyle olayı verdiler. Bir tecavüzcünün tutuklanması olacak şey değildi. Haberler neredeyse ‘oh olsun, o katiller cezalarını buldu ve tutuklandılar’ üslubuyla veriliyordu. Kamuoyu tepkisi dinmek bilmeyince hâkimler, AKP adaletinin genel teamüllerine aykırı olarak tecavüzcü katilleri tutuklamışlardı.

AKP’nin adalet sisteminin taşıyıcıları, Emani’nin öldürülmesinden çok, bu katilleri tutuklamak zorunda kalmasına, öğretmen ve akademisyenlerin tutulacağı yerlere bunları koyacak olmasına üzülmüştü.

Öyle ya, hükümet geçen yıl çıkardığı bir kararla kermes yapan kadınlara, öğretmenlere, akademisyenlere, gazetecilere yer açılsın diye cezaevlerinde ne kadar tecavüzcü, katil, sübyancı, mafya varsa hepsini salıvermişti.

Emani katledilince hükümetin bu kararı birden unutuldu. Her gün yüzlerce tecavüz suçlusunun, çocuk istismarcısının cezaevine girmeden serbest bırakıldığını kimse hatırlamadı. Yılışık yalakalar köşelerinde Emani destanları dizmeye, Taylesanlı Timsah cenazede vicdan gösterisi yapmaya bile yeltendi. Cenazede mıy mıy mıy ağlayıp, ‘emaneti koruyamadık da bilmem ne’ deyip aklınca muhasebe yapmaya kalktı.

EMANİ’NİN ESAS KATİLİ KİM?

Ancak bu ağlama, bu riyakar timsah göz yaşları, onun ve her gün şakşak çaldığı hükümetinin o katillerden çok daha suçlu olduğunu örtmeye yetmedi. Bu aşağılık katillerin tecavüz suçundan tutuksuz yargılanmasını bunlar sağlamıştı çünkü. Ülkede ne kadar çocuk istismarcısı, sübyancı, tecavüzcü, şerefsiz varsa hepsini cezaevlerinden çıkarmışlar yerine on binlerce yaşlı genç, çocuklu, hamile kadını doldurmuşlardı. Hatta aynı gün yalaka gazeteler ‘çöpteki kitapta parmak izi bulunan üniversite öğrencisi bir kızcağızın tutuklandığını’ gururla veriyordu.

Cenazede ağlayan ‘Taylesanlı Timsahın’ da bütün bunlara hiç itirazı olmadı. Köşelerinde gerine gerine dram soslu ‘Emani’ yazıları yazan hükümet yalakçısı yazarlar da tecavüzcülerin serbest bırakılmasına hiç itiraz etmemişlerdi. Onlar tecavüz, çocuk istismarcılığı, sübyancılık gibi şeylerin hep kendi mahallesindeki yurtlardan çıkmasından dolayı bunlara ceza verilmesine zaten sıcak bakmıyorlardı.

Suriyeli Emani 20 yaşındaydı, Sakarya’da tecavüz edilip çocuklarıyla birlikte katledildi.

Emani’yi ve çocuklarını asıl katledenler ise bu ülkenin ‘ıslah edicilerini’ ‘firak-ı dalle’ ilan edip, zalimlerin yamacısı olan Taylesanlı Timsahlardı. Ve katiller şimdi öldürdüğünün cenazesinde ağıt yakıyordu.

Emani’nin diğer katili de bu adalet sistemine, itiraz etmeyen ve sessizce alkış tutan dilsiz şeytanlardan başkası değil.

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

1 YORUM

  1. Gölbaşı’ndaki bombalama eyleminde ikiz çocukları şehit olan babanın şiirine eşiyle beraber ağlayan birini, manşetten verdi gazeteler… Aklıma aynı zevatın, Türkçe Olimpiyatlarındaki gözyaşları geldi. “Timsah gözyaşları” sıfatı, şehit olmasalar belki de “terörist” denilerek atacakları adamların ardından gözyaşları dökenlere ne kadar da yakışıyor. Aynı adamlar, Polis Akademisini, hem de mezuniyetlerine bir kaç ay kala, tamamen kapatıp binlerce öğrencinin kazanılmış haklarını gaspetmediler mi? Aynı adamlar, darbe tiyatrosu bahanesiyle, askeri okulları kapatıp binlerce askeri öğrenciyi atarken de ağlıyorlar mıydı? Oy uğruna sahnelenen “timsah gözyaşları”…

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin