Yeniçağ Gazetesi Ankara Temsilcisi Ahmet Takan, Millî İstihbarat Teşkilatı’nın (MİT) Ankara Yenimahalle’deki kampusunda İstanbul ve Ankara’dan iki belediye başkanının sorguya çekildiğini yazdı. İki başkana yurt dışındaki paralarını Türkiye’ye getirmeleri, aksi takdirde kendileri için vaziyetin tatsız olabileceği nazik (!) bir dille aktarılmış. Akabinde Ankara’daki başkanın oğlu 650 milyon doları Türkiye’ye getirmiş. İstanbul’daki başkan da 400 milyon doların ikiletmeden getirip bozdurmuş. Böylece bavulla gelen 1 milyar 50 milyon dolarla Türk Lirası’na destek olunmuş.
Takan isim vermediği halde yazılanları üzerine alınmış olmalı ki Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek, sosyal medya hesabından Takan’ın iftira attığını iddia etti. İki başkanın kim olduğu da bu vak’anın doğruluk derecesinin ne olduğu da şu an itibarıyla bilinmiyor.
Takan gibi tecrübeli bir gazetecinin bu kadar teferruatı teyit etmeden yayımlaması çok ihtimal dâhilinde değil. Makalede atıf yapılan MİT vahim iddiayı net bir dille tekzip etmedikçe herkes gibi ben de isimleri bir kenara bırakıp vak’anın dehşet veren tarafları üzerinde duracağım. Bilgiler alenen teyit edilse bile isimlerin peşinen suçlu ilan edilmesi doğru olmaz.
BU KADAR PARANIN KAYNAĞI NE?
Esasında ciddi bir mesele ile karşı karşıyayız. MİT’in belediye başkanlarını alıp sorgulamasından başkanların bu kadar parayı nasıl ve nerede kazandığına, yüz milyonlarca doların yurt dışına nasıl çıkarıldığından geri getiriliş şekline varıncaya kadar dehşetengiz suallerin cevapsız kalması kabul edilemez.
Vasatî (ortalama) bir demokraside bile bahse konu iddiaların biri bile hazmedilemez. AB normlarında bir demokrasi olduğunuzu iddia ediyorsanız Romanya’da en son protesto hâdiselerinde görüldüğü üzere milyonların sokağa inip hükümeti sigaya çekmesinden rahatsız olmayacaksınız. Bilakis protestoları ‘demokrasi için şenlik vakti’ deyip alkışlayacaksınız. Suç işleyeni himaye etmeyecek, adaletin tecelli etmesine yardım edeceksiniz. Zira hukuk devleti başka bir tercih hakkı tanımıyor.
EL MUHABERAT DEVLETİ MİYİZ?
Hukuk devletinden geriye enkaz kalsa da biz inatla hukuku, demokrasiyi müdafaa edeceğiz. Bu vaka Türkiye’de kanun ve nizamın nasıl alt üst olduğunu ele veriyor. Suç ve suçlu ile mücadelede kantarın topuzunun kaçtığını söyleyenlere artık kulak verilmeli. Hükümetin şu suâllere cevap vermesini ve zahmet olmazsa muhalefetin de bu karanlık dosyanın aydınlığa kavuşturulması için harekete geçmesini bekliyoruz:
–MİT’e, Suriye’de El Muhaberat’ın yetkilerine benzer yetkiler mi verildi?
–MİT ne vakitten beri yurt dışında parası olanları sorguya çekme yetkisini haiz?
–Suriye’ye giden MİT TIR’larının üzerindeki esrar perdesi hâlâ aralanmamışken şimdi de MİT bavullarla dışarıdan dolar mı getiriyor? En fazla değer kaybeden paralar arasında gösterilen Türk Lirası’nı MİT bavulları kurtaracak öyle mi?
–Türkiye’de belediye başkanlarının maaşı belli. Ömür boyu koltuğu kaybetmese ve tek kuruş harcamasa bir belediye başkanının birkaç milyon liradan fazla birikimi olamayacağına göre 650 milyon dolar nasıl kazanılır?
–Vatandaşa ‘dolarını bozdur’ çağrısı yapan AKP, bünyesinde böyle isimleri barındıracak mı?
–Başka belediye başkanlarının da yurt dışında dolar hesapları var mı?
–Bu kadar para yurt dışına nasıl gönderildi?
–Bankacılık sisteminden swift yapılmadığına göre o kadar para kaçırıldığı esnada MASAK, Malî polis ve MİT uyuyor muydu?
–Böyle bir paranın tespiti halinde savcıların adlî tahkikat başlatması icap etmez mi?
–İsmi geçen kamu görevlileri suç delili olan paraları getirince mevzu kapanmış mı oluyor?
ALIN SİZE SUÇ ÖRGÜTÜ
Madem suç örgütü arıyorsunuz alın size örgüt. Dolarları toplayarak Türk Lirası’na darbe yapan iç mihrakları arıyorsanız suâllere cevap bulduğunuz anda o örgütü liderleri ile beraber deşifre etmiş olacaksınız. Yolsuzluk, rüşvet, iltimas, irtikap, kara para ve haksız kazanç… Türk Ceza Kanunu’nda tanımlı katalog suçlardan ne ararsanız hepsi var.
‘Kermese yardım etti’ diyerek ev hanımının banka hesabına el koyan, fakir talebeye burs veren işadamlarının şirketlerini TMSF’ye devreden irade ‘ne var bunda’ deyip geçmemizi beklemesin. Şeffaf ve adil bir mahkeme safahatı ile ismi geçen kamu görevlilerine (sorguyu yapan MİT mensupları dahil) hesap sorulmalıdır.
Bilvesile ifade edeyim: Türk Lirası, böyle kriminal işlerle kurtarılamaz. Londra’daki Hintli Herif birkaç hafta Borsa’ya nefes aldırır. MİT bavulları ile getirilen dolar banknotları da kalıcı bir rahatlama sağlamaz. Ekonomi gemisi su alırken güverteye yığınak yapmaktan daha absürt ne olabilir ki! Bunun için günü birlik şovları bırakın ve ekonominin içine düştüğü buhrandan çıkmasını sağlayacak sahih bir reçete hazırlayın.
Evvela hukukî teminatı geri getirin. Zulümlere, baskıya ve kutuplaştırıcı söyleme son verin. Tek delil olmadan siyasî saikle gasp edilen para, şirket, gayrimenkul namına ne varsa sahiplerine iade edin. Hâsılı tek adam rejiminde ısrar etmeyin kâfi.
MİT TIR’larının Suriye’de açtığı dertler gibi MİT bavulları da ekonomi gemisini batırabilir.
Bilmem anlatabildim mi?
1 milyar 50 milyon dolar, 2 kişinin getireceği bir rakamsa ve bu miktar ülkeyi kurtaracak gözüyle bakılabilecek kadar büyükse (çünkü ben bu rakamlar neyi ifade eder anlayamıyorum, bana göre basit 2 rakamcık), bizim gibi karı koca ihraç edilip çocukları açlığa mahkum edilen insanlar ne desin bu işe, sadece susuyoruz bizim gücümüz neye yeter Allahım…