HABER-YORUM | HASAN CÜCÜK
‘Adı geçen şahıslarla ilgili vermiş olduğum bilgilerin kesinlikle şahıslar tarafından bilinmesini istemiyorum. Bu şahısların hepsi uzaktan veya yakından benim akrabalarım olur. Benim ihbar ettiğim duyulursa aile olarak çok zor durumda kalırım ve benim yuvam dağılır.’
Bu cümleler, içinde adımın da geçtiği bir ihbar tutanağından. Yakınlarını ihbar edecek kadar alçalan ama bunun ortaya çıkmasından korkacak kadar bir muhbir var karşımızda. Gerçi ihbar ettiği herkesin akrabası olduğunu söylüyor ama adı geçen muhbirle aynı ilden olmak dışında bir bağım bulunmuyor.
15 Temmuz kontrollü darbe girişiminden sonra Avrupa’dan ihbar furyası başladı. Kimi dernekler birer muhbir merkezi vazifesi yaptı. Dün aynı masada oturup birlikte çay içtikleri insanları, bugün ihbar ettiler. Şu ana kadar gerek sosyal medyada gerekse de farklı mecralarda muhbirlerle ilgili haber ve bilgiler yer aldı. Ancak ilk kez polisin resmi tutanağıyla mahkeme kayıtlarına giren bir ihbar belgesi gün yüzüne çıktı.
EVİNDE KALIP TÜRKİYE’YE DÖNÜNCE İHBAR ETMİŞ
Listede adımla birlikte 6 kişi var. Biri Türkiye’de diğer 5’i Danimarka’da yaşıyor. Muhbir şahısla hayatımda hiç karşılaşmadım. Bulunduğum şehre yüzlerce km uzakta oturuyor. Sık gittiğim bir şehir de değil. Senede en fazla 3-5’i geçmez. Adımı zaten ihbar ederken belirtiği gibi çıkardığım gazeteden biliyor. Sağolsun, tanıdık akrabalarını ihbar ederken araya beni de eklemiş. ‘Danimarka’da yaşayan ve Hasan Cücük’ü tanıyan herkes bu şahsın örgütün Danimarka’daki üst düzey yönetici olduğunu bilir’ diyor ihbarında. Şu üst düzey yöneticilik ne menem şey anlamadım. Beni tanıyanlarla konuştuğumda, ‘Seni tanıyoruz sen iyisin ama o üst düzey yöneticileriniz yok mu? İşte onlar hain’ derlerdi hep. İhbarla birlikte benim de şu ‘üst düzey hainlerden’ biri olduğum ortaya çıktı! Hayır, ben iyiysem ‘hain’ üst düzey yöneticiler kim, ben de üst düzey yöneticiysem kimler hain?
İhbarcı zat yaşı başı yerinde 60’ına merdiven dayamış biri. Neden böyle bir ihbar yapar? ‘Devletine, milletine bağlılığının bir nişanesini göstermek içindir’ diye düşünüyor insan ilk önce. Ya da durumdan vazife çıkarmak. Durun hemen karaktersiz demeyin. Adım adım gidelim. Peki ‘örgüt’ kim? En yakınlarının içinde olduğu grup. Peki bu ihbar ettiği isimlerden bir kötülük görmüş mü? Yok. Hatta geçen yıl izne giderken, ihbar ettiği bir yakın akrabası tarafından Kopenhag’da ağırlanmış, misafiri olmuş. Vedalaşıp Türkiye uçağına giderken, sitayişkâr sözler sarf edip ‘Biz aileyiz, siyaset ayrı mevzu’ demiş. Ve gittiği günün ertesinde bir yıl önce telefonla yaptığı ihbarı ilçe emniyetinde yazılıya çevirmiş. Dün evinde misafir oluyorsun, bugün ihbar ediyorsun. Yakınlık derecesini yazsam okuyanların ortak cümlesinin ‘vay şerefsiz’ olacağına eminim ama ben yazmayım!
SEBEBİ NEYDİ Kİ?
‘Neden ihbar ediyorlar?’ kısmına devam edelim. Birilerini ihbar edeyim ki, Türkiye’ye gidip gelirken başım derde girmesin diye düşünmüş olabilir mi? Muhtemel. Ama sevgili muhbirimizin Cemaatin çayını bile içmişliği yok ki? Adı sanı toplumca bilinen biri bile değil. Bu ihtimali devre dışı bırakalım. Geriye karakter zaafı ve hasedi kalıyor. Şikayet ettiği kişilerden hiç kötülük görmemiş ama muhtemel hep içten içe o isimlere karşı haset beslemiş belli ki.
Danimarka’da yaşayan 5 isim için bu ihbar sürpriz değil. Zaten bilinen isimler. Hoş, biri bugün farklı mahallede olmasına karşılık ihbar piyangosu vurmuş ona da. Sadece bir akrabasının abisi olduğu birini de ihbar etmiş. Hayatında toplam birkaç dakika gördüğü birini, akrabası ‘Cemaat’ten, o da Cemat’tendir!’ deyip ihbar etmiş. Sonuç mu? Yıllarca şerefle yaptığı mesleğinden bir KHK ile ihraç edilmiş ve ardından hapse atılmış. Aylardır binlerce km uzakta olan bir karakteri bozuğun ihbarıyla içerde yatıyor. Yazık değil mi bu insanlara? Ve bu kişinin ‘Cemaatle’ hiçbir bağlantısı yok. Kimin umurunda bu durum? Varsa bir ihbar. Bir KHK ile görevden al. Bir sulh ceza hakimiyle içeri at. Sonra karart hayatını.
‘Aman ortaya çıkmasın’ dediği belge ortaya çıktı. Hem de Danimarka gazetesine manşet oldu. Ülkenin gündemi oldu. Önce inkar yolunu seçti. Sonra özür dileme yolunu tercih etti. İnsan hayatıyla oynamak bu denli pervasız olmamıştı. Tanımadığı bilmediği insanları ihbar edecek kadar alçalan bir mahluk var karşımızda.
BUGÜNÜN YARINI DA VAR…
Bu ihbar gibi yüzlercesi yapılmıştır. Nereden mi biliyorum? Polis araştırma tutanağında hakkımdaki aramalardan. En son 2012’de gittiğim bir ilden bile hakkımda 5 ayrı suçtan arama varmış. Şaka gibi ama maalesef gerçek. Vicdanen çok rahatım. Geriye dönüp baktığımda ne bir insanın ne de ülkemin kötülüğü için çalıştım. Birilerinin ‘hain, terörist’ demesiyle ne hain ne de terörist olurum. Bir adama bir de lafa bakıyorum. Bakın gerçekler bir gün ortaya çıkıyor. Ben ilahi adalete inanıyorum. Zerrenin hesabının sorulacağı o gün mutlaka gelecek. Birçok hesabın ahirete kalmadan bu dünyada ortaya çıktığına çok şahit olduk. Bu devran böyle gitmeyecek. Muhbirlere kötü bir haberim var: Yaptığınız ihbarlar kayıt altına alınıyor. Bu yaptığınız suçlar devir dönünce önünüze ceza olarak gelecek. Bakmayın bugünlerde ‘çadır devleti’ görüntüsü verdiğine, devlet hafızası kolay kolay unutmaz. Ha bir de sevgili muhbirlere bir tavsiyem var. Ben şayet terörist isen, beni Danimarka polisine ihbar edin. Malum burada yaşıyorum ve en çok yaşadığım ülke için tehlikeliyimdir! Unutmayın gerçekler bir gün mutlaka gün yüzüne çıkar.
Bu bir karakter zaafıdır, akrabalık-aile her şeyden önce gelir, devleti yönetenler içinde bu hep böyledir, böylelerine hiç bir zaman iyi gözle bakılmaz, ihbarı yaptığı an kendi alt-soyunu da fişlemiş oluyor farkında değil, devlete fetö ile akraba bağı var diye girilecek her güvenlik soruşturmasında çıkar buna ek olarak yakın akrabasını fişledi diye de girdi girilecek.
Cemaatle 20 yil önce , 5 – 6 yil bir birlikteligimiz oldu. Bu gün ömrümün son baharinda dönüp arkama baktigimda , hayatimin en anlamli , en güzel 5 -6 yili.Son yasanan sürecten sonra sunu ifade etmek isterim, Cemaati ve o insanlari tanimis olmaktan gurur duyuyorum. Cenabi Allah sizlerden razi olsun. Fazla söze gerek yok, dehseti hep birlikte yasiyoruz…