Başkanlığı askıya alınan eski Brezilya Devlet Başkanı Dilma Rousseff, kendisiyle ilgili azil davasında savunmasını önceki gün yaptı. Rousseff, suçlamaları kabul etmezken kendisine yapılanın bir ‘darbe’ olduğu söylemini tekrar etti.
Brezilya tarihinin en popüler başkanlarından birisi olan Dilma Rousseff, 2014’te yeniden iktidara geldiği seçimler öncesinde, kamu açığını gizleyebilmek için bütçede usulsüzlük yapmakla suçlanıyor. Azil davasının, Senato’nun onayıyla açılmasının ardından Rousseff’in başkanlığı da askıya alınmıştı. Ülkeyi, o günden bu yana sağcı lider Michel Temer’in kurduğu kabine yönetiyor.
Senato’da, senatörlerin sorularını yanıtlayan Dilma Rousseff’le ilgili kararın bu hafta sonunda verilmesi bekleniyor. Brezilya basınına göre azil kararı çıkması en büyük olasılık. 81 senatörden 54’ünün azil yönünde oy kullanması kararın çıkması için yeterli.
Dilma Rousseff, gençliğinde Marksist bir örgütün içerisinde silahlı mücadele vermiş, Brezilya devleti tarafından işkenceye maruz kalmıştı. 2003’te Brezilya’da başkan seçilen Lula da Silva, İşçi Partisi’ni ve haliyle Brezilya solunu iktidara taşıdı. Ülkede hayli popüler hâle gelen Lula, 2010’da kendi yerine işaret ettiği Dilma Rousseff’in de başkan seçilmesini sağladı. Rousseff, üç yıl öncesine kadar yüzde 80 oranında halk onayı almış, 2014’teki seçimlerde 54,5 milyon seçmenin sandığa gelmesini sağlamıştı.
Ancak ülkede, hâli hazırda devleti yönetenlerin de dâhil olduğu yolsuzluk skandalları yönetimde çatırdamalara yol açtı. Yolsuzluk ve ekonomik sıkıntılar birleşince, Brezilya halkı sokaklara dökülerek ‘istifa’ istedi. Dilma Rousseff, halkını dinleyerek bazı adımlar atsa da, bu sefer, siyasîlerin üzerinde “Demokles’in kılıcı” gibi dolaşan büyük bir yolsuzluk operasyonu başladı. Ülkedeki en büyük petrol şirketiyle ilgili bu dosyada Dilma Rousseff’in ismi yer almasa da, kabinesinden bazı bakanların ve eski Başkan Lula da Silva’nın isimleri dosyada bulunuyordu.
Dilma Rousseff’in soruşturmaya ‘darbe’ deme sebeplerinden bazıları bu. Sorgu esnasında da “Sicilim temiz.” diyerek, bu noktaya vurgu yaptı. Üstelik Brezilya senatosunda azil soruşturmasına onay verilirken bazı sağcı senatörler, Brezilya ordusunun yaptığı faşist darbeye ‘selam’ göndermişlerdi.
Gerek eski başkan Lula’nın, gerekse halefi Rousseff’in ‘darbe’ söylemine rağmen halkı sokaklara dökmeden ve kutuplaştırmadan izledikleri siyaset, ayrıca Rousseff’in yargılanma ve aklanma yolunu tercih etmesi, Brezilya’yı büyük bir yıkımın eşiğinden kurtardı.
Michel Temer hükümetinin ülkeyi uzun süre götüremeyeceği ve yakınlarda bir genel seçimin olacağı da beklentiler arasında.
