Diktatörlüğün amentüsü

YORUM | ALPER ENDER FIRAT

Çok ahmakça planlanmış bir tezgahtı 15 Temmuz. Dört ayrı yerde uçak bekleten, bir haftadır nerede olduğu kimse tarafından bilinmeyen, Cuma namazı için bile ortalarda görünmeyen Recep T. Erdoğan, eniştesinden telefon gelinceye kadar hiçbir şeyden haberdar değildi ama telefon gelir gelmez bunun bir ‘fetö’ kalkışması olduğunu anında anlamış, yeni Türkiye’nin amentüsü olarak da tescillemişti.

Darbenin ne olduğunu, içinde kimlerin olduğunu kimse bilmiyordu ama, kesin ve kesin olarak hemen bilip, iman ettikleri bir şey vardı bu olay cemaatin işiydi. İktidarı, muhalefeti, yavru muhalefeti, aydını, karanlığı, mafyası, tecavüzcüsü, şikecisi, sübyancısı, şerefsizi, alçağı, herkes ama herkes bir anda değişmez ve değiştirilmez bir şekilde bunun cemaat işi olduğunu anlamıştı(!)

Artık bunu araştırmaya, sorgulamaya, nasıl oldu diye merak etmeye hiç gerek yoktu. Meclisin bu konuyu araştırmasına, o geceyle ilgili hiçbir yerde balistik ve kriminal inceleme yapılmasına da gerek yoktu, TBMM nasıl bombalanmış, Beştepe Saray’ını uçaklar nasıl ıskalamış, o gece Recep T. Erdoğan’ın uçağına kitlendiğini iddia edilen uçakların benzinleri aniden nasıl bitmiş gibi on binlerce çelişki ve detayın ne olduğunu bilmeye de gerek yoktu. Tek bir gerçek vardı o da bu kalkışmayı cemaat yapmıştı.

Oysa, Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Arif Çetin TBMM Komisyonu’na o geceyle ilgili şunları anlatmıştı: “22.30’da, 23.00’te, gece 01.00’de içeride kimler var, bunu bilmemiz mümkün değildi. … içeride kimler vardı biz onu içeriye girdikten sonra öğrendik.İçeridekileri bilmiyorduk ki kim olduğunu. Yani takdir edersiniz ki, biz kışlanın dışındayız onlar içeride. Bizim kışlanın dışında içeridekilerin kaç kişi olduğunu, kimler olduğunu bilmemiz mümkün değildi.”

Oysa olay duyulur duyulmaz Bremen Mızıkacıları olayın adını hemen koymuş ve hep bir ağızdan yalancı şarkılarını söylemeye başlamışlardı. Bundan böyle Recebizm diktatörlüğünde var olmanın tek amentüsüydü buna inanmak ve o şarkıyı söylemek. muhalefeti, yavru muhalefeti, iktidarı, kurtçusu, CHP’si, Saadeti, İP’lisi, ipsizi, Perinçeklisi, yargısı, yargıcı, savcısı, valisi, emniyet güçleri, bu değişmez değiştirilmez, asla tartışmaya açılmaz gerçeğe iman etmeliydi.

Her cümleye ‘Fetönün yaptığı kanlı 15 Temmuz darbesi diye başlamalı, Goebbels’in fıkıh kitabında olduğu gibi bir yalan ısrarla ve kararlılıkla tekrar edilmeliydi. Ve daha da önemlisi bu konu asla tartışmaya açılmamalıydı.

Bu Allah’ın bir lütfuydu evet. Kime lütfuydu? Sadece Saray ve suç ortakları için değil, muhalefet için, yıllardır içinde gaz birikmiş İslamcı görünümlü müptezeller için, mafya için, şikeciler için de Allah’ın bir lüftuydu. Ayağına kadar gelmiş bir fırsatı kullanmayıp gerçeğin peşine niye düşsünlerdi.

Saraylı hırsızların yorulduğu yerde CHP hemen imdada koşuyor ve konuşmalara ‘FETÖ’nün yaptığı kanlı 15 Temmuz darbesi diye başlıyorlardı.

Fethullah Gülen’i ABD’den ısrarla isteyen Ergenekon’un ve Saray’ın adamları delil diye koydukları malzemelerin arasına 15 Temmuzla ilgili tek bir şey bile koymuyorlardı ama olsundu bu hiç kimseyi ilgilendirmezdi.

Bütün yalancılar aynı ortak dille konuşmaya devam ediyorlardı. Çünkü onları gerçekler değil oluşturulan bu algıdan elde edecekleri karlar ilgilendiriyordu.

Ama bir taraftan da; Hukukun ciddiye alacağı tek bir delil ortaya koymadan, darbenin nasıl olduğunu hiç kimsenin araştırmasına müsaade etmeden, kendisi de araştırmadan, araştırmaya hiç gerek duymadan, bütün dünyanın gözü önünde dünyanın en geri zekalı darbesi bahane edilerek bir yüzbinlerce iyi yetişmiy kitle soykırıma tabi tutuluyordu.

Bu soykırım sayesinde Türkiye NATO’dan, batı liginden, demokrasiden, hukuktan tamamen kopup bir Ortadoğu diktatörlüğüne dönüyordu ama olsundu 15 Temmuzu cemaat yapmıştı.

Sarayın başını çektiği bu alçak tezgahı, bu komik gerekçelerle yapılan insanlık trajedisini ise herkes seyrediyor. Buna NATO, AB, Beyaz Saray dahil ve Batı demokrasileri dahil. Nasıl bir konsensüstür hakikaten anlamak mümkün değil.

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

2 YORUMLAR

  1. Berat Albayrak’ın sırıttığı 15 Temmuz gecesindeki basın toplantısındaki, yüz ve ses ifadelerini sözleri ile beraber insan dinlediğinde hemen bu 15 Temmuz’u kimlerin yaptığını anlıyor. Anlamayanlar ise, sizin tabirinizle”…İktidarı, muhalefeti, yavru muhalefeti, aydını, karanlığı, mafyası, tecavüzcüsü, şikecisi, sübyancısı, şerefsizi, alçağı…. dır.”

    Bir de 16 Temmuz da Fetullah Gülen’in dünya basınına verdiği röportajda, o emin ses ve tavırla 15 Temmuz’u Erdoğan’ın bir tiyatrosuna benzermesine bakmak lazım. Vicdanlı her bir insan bu iki videoya baksa 15 Temmuz un kimin yaptığını anlar

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin