Bizim büyük bahtsızlığımız!

Yorum | Naci Karadağ

Kaç yaşındadır dünya?

Uzmanlar 4.5 milyar yıl filan diyorlar. Rakamın muazzamlığı bizim büyük bahtsızlığımızın ibretlik göstergesi aslında!

İnsanlık tarihi konusunda kavga büyük. 5 bin yıla fit olan da var “deli misin, en az 60 bin yıl” diyen de meselesi derinleştirmek adına mı yoksa daha da içinden çıkılmaz hale getirmek amacıyla mı bilemiyorum 2 milyon yıla kadar götüren var.

70 yıllık bir zaman dilimi düşünün. 60 bin yılın içerisinde nokta kadar bile önemi olmayacak bir dilim, 4,5 milyar yıl içinde ise lafı bile edilmeyecek, küsurat bile olamayacak bir 70 sene düşünün.

Diyelim ki bir zalim diktatörün yaşadığı zaman dilimi olsun bu ve size denk geliyor!

Bundan büyük bahtsızlık olabilir mi?

Komik, çaresizliğin getirdiği tuhaf bir ruha hali var Türk toplumunda.

“Efendim duydunuz mu, Taha Akyol’a da yol vermişler?”

“Oh olmuş” diyeni mi ararsınız, “şimdi oğlu Mustafa yalakalık yaparak babasına iş bulsun” gibi saçma sapan konuşanları mı?

“Efendim Merkez Bankası faizi 15 puan artırmış…”

Sanki çok anlamı varmış gibi ekonomistlerin görüş açıklamaları filan.

“Efendim, yangın büyüdükten sonra ateşe su dökmektir bu”, diyeni mi ararsınız, “Biraz gecikti ama umarım işe yarar” diyeni mi ya da “Bakın işte MB bizden bağımsız diyen” şaşkın damatları mı?

Sanki bir anlamı varmış, sanki bu ülkenin her tarafından büyük bir gürültü ve duman çıkararak tam gaz gittiği uçurumun bunlarla ilgisi varmış gibi!

Meselenin, esas meselenin ıskalanması bize kendimizi iyi hissettiriyor, yoksa bu kadar aklı başında insanın toptan balatayı sıyırması pek mümkün değil.

Ülkenin içine girdiği felaket sarmalının dövizle, Merkez Bankası ile enflasyon oranıyla, Garı safi bilmem ne ile ilgisi yok.

Tek bir sebebi var, ülke kendi toplumunun isteğiyle (O kısım da epey karışık ya neyse) berbat bir İslamcı Faşist Diktatörlüğe evrildi.

Hepimizin gözünün önünde, adım adım, göstere göstere oldu her şey.

Bu yangın ekonomik, siyasi, bilmem neden dolayı değil ki faizi yükseltip, TL bozdurarak söndürebilesiniz!

Dolar 1 liranın altına düşse bile bu ülke artık iflas etmiş bir toplumdur.

Adaleti, ekonomisi, eğitimi, bürokrasisi, neredeyse sağlam kalmış hiçbir birimi kalmamış, tüm dikişleri atmış, tüm eklem bağları kopmuştur.

Tuhaf bir zombi memlekete dönüştüğümüzü görmemek için daha ne kadar kendimizi kandıracağız?

Şarbon rezilliği de sonuçtur, milyonlarca dolar verilip alınan Emir uçağı da…

Satın alan da tadını çıkaramayacaktır emin olun.

Hatta en huzursuzu odur diyebilirim.

Size şaşırtıcı gelecek ve yanlış anlaşılmaya müsait ama şu anda en rahat olanlar hapishanede esir olan masumlardır.

Çünkü bir suçları, kabahatleri, günahları yoktur ve bir zalim tarafından zulme uğramaktadırlar.

Buna rağmen gece kafalarını yastığa koyduklarında bebek gibi uyurlar.

Uyurlar uyumasına da, başka masumlar için üzüldüklerinden bunu yapamıyorlardır eğer uyuyamıyorlarsa.

Çünkü meseleyi olayın asıl aktörlerine, ilahi murada bırakmış durumdalar artık.

Hangi kaynak metni açarsanız açın aynı tabloyu göreceksiniz çünkü, gözü dönmüş diktatörlükle ile baş etmek hiç kolay değildir.

Şu yukarıdaki görsele bakın… Elbette gerçek değil.

Artık kendi partilisini, ailesini de devre dışı bırakmış bir karakterden bahsediyoruz.

Yakında CHP’nin başına kendini kayyım olarak da atarsa şahsen şaşırmam. Yarın kendi kendini anons ettirirken, Ümmetin lideri, AKP Başkanı, CHP kayyımı, MHP ruhani lideri, BBP efendisi, Perinçek ayakçısı (bu kısım silik anons edilir) kümes dürtücüsü, fıstık gömücüsü, Varlık Fonu, Kızılay, Yeşilay, Yargıtay, Danıştay, Sayıştay, Jokey ve Tay federasyonu başkanı gibi binlerce titri olacak. Görevlerini yazmaya kağıtlar yetmeyecek.

Milli takımın başına geçip teknik direktör de olacak, tartışmalı pozisyonda sahaya inip penaltı atışını da kendisi yapacak.

Zamları kendi yapıp, “bu nasıl zam diye?” isyan etmesinde samimi olduğundan emin olun.

30 yıl boyunca İstanbul’un altını üstünü oyup yedikten sonra, “Bu şehir beton yığını oldu diye üzülen bir kişilikten bahsediyoruz.

Onlarca belediyeye kayyım atayan, milyonlarca insanın oyunu çöpe atan, kendi partisinden istifa etmeyen belediye başkanını ailesini kaçırtıp zorla istifa ettirten, zorla çöktüğü Diyarbakır Belediye’sine gidip “biliyorsunuz vaktiyle benim de belediye başkanlığım haksız şekilde elimden alınmıştı” diye açıklama yapan fantastik bir mantıktan bahsediyoruz.

Bu ülkede dolar kuru filan yoktur.

Göreceksiniz yakında kendi sabah kalkacak ve “Bugün dolar 3.45 olsun” diyecek. Bankalar ona göre işlem yapacaktır.

Beğenmediği yazarlar işi bırakacak, varlıklarıyla da rahatsız ediyorlarsa hapse girecek, daha ileri giderlerse, sürgün, olmadı infaz edilecektir!

Felaket tellallığı yapmıyorum, artık yazılmasından vazgeçtim düşünülmesinden bile kaçtığımız gerçeğimizi söylüyorum bize. Kızarsanız kızın bana.

YÖK’ün başkanı kendi olacak, Meclis başkanı olarak kendini atayacak, baroların başkanı olacak, hakim olup mahkemeleri yönetecek, kutu kutu pense de ebe kendisi olacaktır.

Bu tür karakterlerin en bariz özelliği doyumsuzluğudur. Öylesine bir hırs ve kine sahip gözü vardır ki, dünya adına hiçbir şey onu doyurmaz.

Her gün her kanalda onu görüyoruz ya. Her gazete sayfasında onun resmi olmadan yayın yapılmıyor artık.

Cumhuriyeti de Ergenekoncular vasıtasıyla ele geçirdi.

Sözcü zaten Soner Yalçın ve çetesinin emrinde.

Birgün denen sözde özgürlükçü gazetenin problemi bir değil ki yazıp eleştirelim.

Her gün her yerde karşımıza çıkacak.
Nüfusta memur olarak göreceğiz, bankada gişede oturacak, uçakta “hele sen kenara çekil ben uçuracağım” diyerek pilot koltuğuna kurulacak.

Kendisi yetişmezse hologramları, robotları yapılacak. “Tayyip 1.1” robotu diktatör ihtiyacı olan tüm devlet birimlerine gönderilecek.

Bahçeyi de o sulayacak, umumi helanın kapısında durup “kim bir lira yaptı?” diye bilet kesecek Tayyip Androidleri.

Meclis kendinden ibaret olacak. Okullarda derse girecek, yetişmezse hologramlarıyla müfredatı hepsi imamhatiplere dönüşmüş okullarda o anlatacak.

Cem Yılmaz GORA’da duş alırken arkadan Garavel usta değil bizzat Reis’in kendisi belirecek!

Paralara filan resmi basmak artık eski diktatörlüklerde kaldı. Kırmızı da geçtiğin an arkadan kovalayan ekip arabasından o inecek, alkolmetreye o üfletecek. “Seni kolay kolay bırakmam” diye bizzat bireysel olarak o huzuru bozacak.

Çok sever, hatta bayılır çünkü.

Trafik memuru olarak onu göreceğiz. Bakalım kaç promillik vatandaşsınız?

Tüm kafeslerdeki tüm güvercinleri o dürtecek yakın zamanda. Başkasına gerek kalmayacak.

Altın gününde kısırın tadına ilk o bakacak, altın getirenleri teker teker vatan haini olarak ilan edip, TL günü yaptıracak!

Aslında bu korkunç süreci ve bu karanlık çağın bitmesi elinde değil ama nasıl bitirileceğine dair karar verebilme durumu var.

Ve fakat ne yazık ki bugüne kadar hiçbir diktatör halkın yararına olan opsiyonu seçmemiş.

Hitler yenildiğini anlamaya başladığı anda kendi uçaklarını, yaptırdığı köprüleri, yolları bombalama emri vermiş.

Tayyip Erdoğan da emin olun bu ülke acı çekmesin filan umurunda değil. Kanlı bir final için elinden geleni yapacak ve en sonunda kendi evlatları dahil herkesi nankörlükle suçlayacaktır!

Nasıl?

Gülemiyoruz bile değil mi?

Niye?

Çünkü bu yazıyı da aslında o yazdı!..

Hadi bakalım…

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin