‘Beyaz Obama’ mı? Trump’a bunu yapmayın!

YORUM | KADİR COŞKUN

Trump, kendi seçmeninin duymaktan hoşnut olduğu şeyleri çabuk tüketti. Eğlence dünyasının üretip, ABD Başkanlığı’na taşıdığı yüzlerden biri olarak Trump, Başkanlık yapmakta her gün daha da zorlanıyor. Geçenlerde, Cumhuriyetçiler’in yayın bülteni sayılan Fox Network’e verdiği roportajında, aşırı-ırkçı söylemleri hakkında “Evet, biliyorum yanlış ama, işe yarıyor!” itirafı, gerçekten ilginç.

Daha ilk günden muhaliflerin ABD Başkanı Trump’ın boynuna astıkları “Başkanlığa elverişli değil!” damgası daha bir net okunmaya başladı. Geride bıraktığı iki yıl, yaptığı icraatlarından daha çok davranış bozuklukları konusunda insanları daha endişelendirir hale getirdi. Psikolologlar Trump hakkındaki, narsist, megolamania, micro-phobia türünden bütün teşhislerin hepsinde haklı çıkmaktan gayet memnunlar. Daha geçen hafta, bütün ABD’nin geleneksek bayramı sayılan Thanksgiving, Şükran Günü’nde, insanların minnettar oldukları şeyleri dile getirdikleri bir yerde Trump “Yaptığım güzel işlerden dolayı kendimi kutluyorum!” diyerek, psikoloj camiasını yine sevindirdi.

Yarı dönem seçimlerinde aldığı ağır yenilgi, Trump’ı daha kötü bir duruma soktu. Başkanlığı’nın ilk iki yılında atıp-savurduğu, popülist ve aşırı-ırkçı söylemleri eskisi gibi bir heyecan uyarmıyor. Başkan’ı yakından takip edenler, stresten kilo almaya başladığını, sürekli yorgun olduğunu gizliyemiyorlar.

Amerika’da Başkanlar çok güçlü. Sistemin işleyen diğer çarkları, Beyaz Saray’da dört ya da sekiz yıl vakit geçirecek Başkanı bütünüyle icraattan men edemeseler de, elini-kolunu bağlayıp, sadece konuşan bir ağız haline dönüştürebiliyorlar. Bill Clinton, başarılı bir Başkan olmasına rağmen, başına dert olan skandaldan sonra, görevine devam etti ama, artık o eski Clinton değildi.

Trump, ABD Başkanları arasında hiç kimseyi beğenmiyor. Bir önceki Cumhuriyetçi Selefi, Bush’u ağzına almıyor. Abraham Lincoln hakkında “Eh, işte…” diye düşünüyor. Son iki çeyrek asırda, Amerikan Halkı’nın geneli arasında takdir kazanmış Ronald Reagan Trump’ın kendine yakın bulduklarından. Trump, Cumhuriyetçi Parti’nin eski başkanlarını şimdiden geride bıraktığını düşünüyor. Onun belalısı Barack Obama…

Michelle Obama Beyaz Saray’dan taşındıktan sonra, eşinin Başkanlık yıllarını da içine alan bir kitap yazdı. Orada yazdığı bir çok şey, en az eşi kadar popüler olan bir önceki First Lady’yi gündemin ortasına çekti. Trump’ın, Obama hakkında yalan olduğunu bile bile sarfettiği ‘Doğum Vesikası’ dedikodusu, başına büyük bir dert açtı. Kanuni olarak değil, ahlaki olarak; Birthrizm, bundan böyle Trump ile anılacak, kötü bir ırkçılık etiketi olarak kalacak.

Bayan Obama, kitabının bir yerinde, Trump’ın Obama’ya attığı bu iftiradan dolayı onu asla affetmeyeceğini ifade ediyor. Şahsı hakkındaki tenkid ve eleştirilere asla katlanamayan Trump, “Bende Obama’yı affetmeyeceğim!” diye cevap verdi. Aradan geçen iki yıla rağmen, Trump hala, Obama karşısındaki ezik ve yenik durumunu bir türlü aşamamış.

ABD’nin 2020 seçimleri konuşulmaya başladı. Bir kaç hafta önce yapılan ara seçimlerde, Teksas Senatörlüğünü çok az bir farkla, 2016 genel seçimlerinde, Cumhuriyetçi Başkan Adaylarından Ted Cruz’a kaptıran Beta O’Rourke, 2020 seçimlerinde Demokrat Parti’nin Başkan Adayı olmaya en yakın isimlerden sayılıyor. Teksas gibi, Cumhuriyetçiler’in kalesi sayılan bir eyalette %51’e, %48’lik küçük bir fark Beta O’Rourke’i popüler yapmaya yetti. Halihazırda, ABD Başkanlığı için aday olacağını açıklamadı, ancak, siyasi gözlemciler, Beta’nın 2008’de Obama’nın yakaladığı “Aday cazibesi ve elektriğini” yakaladığını söylüyorlar. Şimdiden,Trump’ın uykularını kaçıracak bir isimle anılmaya başladı bile; “Yeni Obama, ama beyaz!”

Televizyonda, devlet bütçesi ile çevrilen yerli dizi ve filmlerde, Saray’ı memnun etmek için, sürekli orayı adres eden ve “Ne ulaşılmaz bir liderimiz var!” referansları veren sahneler eksik olmuyor. Ancak, modeller, Salahaddin-i Eyyübi ya da Abdülhamit Han merhum’a kilitlenmiş durumda. Halbuki, Sayın Başkan’ın hissi olarak yarıştığı ve kendisi ile boy ölçüştüğü lider, 80’li yıllarda,Türkiye için bir şans olan Özal Merhum. Yirminci Yüzyıl Türkiyesi’nin mimarı sayılan Merhum Özal’ın, bazılarının zihninde Salahaddin-i Eyyübi ya da Abdülhamid Han’dan daha derin iz ve korkular bıraktığı esprisini kaçırıyorlar.

Türkiye’de Mart Ayında yapılacak yerel seçimler ülkenin, düştüğü dar boğaza yeni bir ufuk ya da süpriz kurtuluş reçetesi vaad etmiyor. Ne iktidar ne de muhalefet kanadının, seçmende yeni bir heyecan uyuracak dermanları kalmadı. Bu kadar çaresizlik içinde, yerel seçimlerden sonra “Genç bir Özal!” bulma düşüncesi uyanabilir. Söylentisinin bile, Saray Ahalisi’nin uykularını kaçıracağını düşünüyorum.

Kimbilir belki de, Türkiye’nin dünyadan kopmasını engelleyecek projeleri, şimdiki içi geçmişler değil de “Yeni Obama, ama beyaz!” ile “Genç Özal!” konuşulabilir.

Yale Üniversitesi’nde Psikoloji Profesörü olan, Bandy X. Lee, ABD ara seçimlerinden sonra morali iyice bozulan Trump için “Artık kendi kendisini yiyip bitirmeye karar verdi, ülkeyi de!” teşhisini dillendirdi. Bakalım haklı çıkacak mı? “Beyaz Obama!” da işin tuzu-biberi olacak gibi!

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin