Bekri Mustafa bugün yaşasa ölünün kulağına ne derdi?

YORUM | VEYSEL AYHAN

Bekri Mustafa, Küçük Ayasofya Camii’nin önünden geçmektedir…
O sırada musallada bir tabut vardır, fakat namazı kıldıracak imam ortalarda yoktur.

Cemaat, beklemekten sıkılır ve başında kavuğu, sırtında cübbesiyle oradan geçen Bekri Mustafa’yı “hoca” zannederek namazı kıldırmasını ister.

“Yok, ben hoca değilim” dese de dinlemezler ve zorla öne geçirirler.
Bekri Mustafa namazı kıldırdıktan sonra tabutun kapağını açar ve ölünün kulağına bir şeyler fısıldar. Cemaat, ölüye ne söylediğini merak eder.

Bekri Mustafa gülerek cevaplar:

“Sen şimdi ahirete gidiyorsun. Eğer orada, bu dünyanın ahvalini sana sorarlarsa, Bekri Mustafa, Ayasofya’ya imam oldu dersin. Onlar durumu anlar…”

GÜLERİZ AĞLANACAK HALİMİZE

Bekri Mustafa bugün yaşasa ölünün kulağına ne derdi?

Veya siz olsanız ne derdiniz?

Bugünleri en iyi anlatan cümleyi ben sosyal medyada buldum.

Bekri Mustafa eğer bu cümleyi ölünün kulağına söylerse başka hiçbir şeye ihtiyaç kalmaz. Fazlasıyla kâfi gelir.

İşte o cümle:

“Solcusu, komünisti, ateisti nöbet bekliyor Müslümanlar oy çalmasın diye.”

Daha veciz, kısa ve kapsamlı bir cümle bulmak mümkün değil.

Güleriz ağlanacak halimize gibisinden bir durum.

Doğruluğu dürüstlüğü temsil etmesi gereken “Müslümanlar”, AKP cübbesi altında Müslümanlığa en büyük ihaneti yapıyor.

Geçen yüzyıl Cerrahi Dergâhı şeyhlerinden İbrahim Nureddin Efendi kendisine tekke ve zaviyelerin kapatılmasının hikmeti sorulduğunda, bunun kaderî yönünü şu hikayecikle anlatır:

Hz. Süleyman zamanında bir kuş, kanadını bir dervişin kırdığından şikâyet ile Hz. Süleyman’a gelmiş. Hz. Süleyman dervişi huzuruna getirtip sormuş:

– Niye bu kuşun kanadını kırdın?

Derviş cevap vermiş:

– Sultanım, Ben bu kuşu avlamak istedim, kaçmadı. Yanına kadar gittim, yine kaçmadı. Ben de bana teslim olacağını düşünerek üzerine atladım. Tam yakalayacakken kaçmaya çalıştı. Ona kaçması için fırsat verdim, fakat o bekledi.

Hz. Süleyman kuşa dönmüş:

– Bak, derviş haklı. Sen niye kaçmadın? Sinsice yaklaşmamış. Göz göre göre yaklaşmış. Sen rahatça kaçabilirdin.

Kuş, şöyle cevap vermiş:

– Sultanım, ben onu derviş kıyafetine aldandım. Dervişler hiçbir canlıya zarar vermez diye biliyordum. Avcı olsaydı hemen kaçardım.

Hz. Süleyman bu defa kuşu haklı bulmuş. Askerlerine emretmiş:

– Hemen bu dervişin kolunu kırın!

Kuş o anda:

– Sultanım, böyle yapmayın! demiş.

– Ne yapayım? diye sormuş Hz. Süleyman.

– Efendim, bunun kolunu kırarsanız, kolu iyileşince yine aynı şeyi yapmaya kalkar.

– Peki, ne yapalım? diye sormuş Hz. Süleyman.

Kuş bu sefer şöyle cevap vermiş:

– Siz bunu derviş kıyafetini alın, libasından sıyırın! Ki benim gibi kuşlar aldanmasın!

GELELİM BUGÜNE

Maalesef bugün ortalık “derviş” kaynıyor. Ağızlarında besmele, kafalarında takke, aşir okuyorlar, ön safta namaz kılıyorlar. Allah’ın adıyla zulmediyor, Fetih süresi okuyarak çalıyorlar. Besmeleyle rüşvet yiyorlar.

Ve milyonlarca “kuş” hâlâ bunlara aldanıyor.

Bu aldanış ailelere ve çocuklara kadar inmiş. Görmüşsünüzdür masum küçük bir kız AKP, İstanbul’u kaybetti diye gözyaşlarıyla feryat ediyordu.

Oysa neler diyerek idareye gelmişlerdi…

Partinin adını “Adalet” koymuşlardı.

“Fırat kenarında bir kurt bir koyunu kapsa korkarım ki kıyamet gününde onun bile hesabı Ömer’den sorulur!” cümlelerini aktarıp “Biz öyle olacağız.” diye teminat veriyorlardı.

“Hz. Peygamber’in (sav) “Hırsızlığı sabit olan kızım Fatıma bile olsa, ayrım yapmaz ve cezasını verirdim!” hadisini zikredip herkese âdil olacağız.” diye ahkam kesiyorlardı.

ŞİMDİ NE OLDULAR?

Eskiden ufak rüşvetler olurdu. Alan insan da “rezil” olurdu.

Mesela 1989’da Nurettin Sözen Sosyal Demokrat Halkçı Parti (SHP) adayı olarak İstanbul Belediye başkanı olmuş, daha sonra İSKİ’deki bir klor alımı yolsuzluğuyla itibarını yitirmişti. Halk tepki göstermiş SHP, bir sonraki yüzde 36’dan %20’lere düşmüştü. Halk yolsuzluğu cezalandırmıştı.

Zaman değişti. Hiçbir hırsızın “rezil” olmadığı günlere erdik.

AKP “çalmayı” meşru gören bir kitle üretti. O sebeple hâlâ yüzde 44 oy alabiliyor.

Kaybettiklerinde koltuğu bırakmıyorlar.

Tam Bülent Arınç’ın aktardığı gibiler: “Bir Hint atasözünde denir ki: ‘Eğer birileri oturduğu koltuktan kalkmakta sıkıntı yaşıyorsa kesinlikle altını kirletmiştir.”

Hırsızlık, yolsuzluk, rüşvet, ahlaksızlık, istismar, taciz…

İşledikleri günahlara bulacakları fetvalar hiçbir kutsal kitapta yok.

Yüzlerce suça boğazlarına kadar battılar.

Ve şimdi AKP’lilerin Müslümanlık kisvesi altındaki bu “rezilliği”ne karşı CHP seçmeni tedbir alıyor: “Solcusu, komünisti, ateisti nöbet bekliyor Müslümanlar oy çalmasın diye.”

O da yetmedi şimdi “Seçimi yeniden yapalım” diyorlar.

Keşke “Müslüman” cübbesi giymeselerdi.

Keşke kendi rezillikleriyle kalsalardı.

Keşke rezilliklerini dine bulaştırmasalardı.

Veya “Kuş”ların aklı başına gelse, koyunların gözü açılsaydı.

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

3 YORUMLAR

  1. “Solcusu, komünisti, ateisti nöbet bekliyor Müslümanlar oy çalmasın diye.” Cümlesindeki “müslümanlar” kelimesi beni çok rahatsız etti. Tam bir islamcı mantığı… Lütfen sıyrılalım bundan.

  2. Kuş merhametli davranmış. Ben akp yi üfürükçü şarlatan hocalara benzetiyorum. Din ve diyanetle insanları kandıran, ırzına namusuna göz diken üfürükçü hocalar var ya ta kendileri onlar. Bu halk ta ne idüğü belirsiz din istismarcılarının kucağına atması asıl garip olan.

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin