Avrupa’nın göçmen politikası endişe veriyor

HABER-İNCELEME | CUMALİ ÖNAL

Dört yıl önce ailesiyle Suriye’den kaçarak Avrupa’ya gitmeye çalışan üç yaşındaki Aylan bebeğin cansız bedeni Bodrum kıyılarına vurduğunda dünya ayağa kalkmıştı. Şimdi ise insanlar Akdeniz’de ölüme terkediliyor, göçmenleri Avrupa’ya getirmeye çalışan getiren gemi kaptanları tutuklanıyor. Veya en büyük göç yollarından biri Libya’da Avrupa’ya geçmeye çalışan mültecilerin tutulduğu kamp bombalanıyor. Ancak insanlık suçu işleyen Libyalı General Halife Hafter hakkında hiçbir ülke harekete dahi geçmiyor.

ABD’nin ırkçı söylemleriyle dikkat çeken başkanı Donald Trump, seçim kampanyaları sırasında Meksika’ya duvar öreceğini ve ülkeye göçmen almayacağını söylediğinde en büyük tepki Avrupa’dan gelmişti.

Trump seçimi kazandıktan sonra dediğinin çoğunu yaptı ve mülteci akımını büyük ölçüde durdurdu. Ancak bunu yaparken en azından çocukları ülkeye kabul etti. Fakat son günlerde Avrupa’da yaşananlar ise korkunç; çocuklar dahi ölüme terkediliyor.

Alman Der Spiegel dergisi ve Amerikan New York Times gazetesi arka arkaya yayınladıkları makalelerde Avrupa’nın göçmenler konusunda nasıl vahşileştiklerini ortaya koyuyor.

‘Avrupa’nın göçmen politikasının Trump’ınkinden çok daha acımasız olduğunu’ vurgulayan Der Spiegel, ‘Evet doğru Avrupa’nın sınır muhafızları çocukları ebeveynlerinden ayırmıyor, ancak Avrupalılar işkence ve tecavüzün sıradan olduğu korkunç kampları yöneten Libyalı militanlarla işbirliği yapıyor, denizde bir militandan farklı davranmayan Libyalı sahil güvenlik güçleriyle birlikte çalışıyor.’ diyor.

Akdeniz’de artık kurtarma faaliyetlerinin yapılmadığını da vurgulayan dergi İtalyan ırkçı İçişleri Bakanı Matteo Salvini’nin kurtarma gemilerinin kıyılarına yanaşmasına izin vermediğini ifade ediyor.

Avrupa’nın göçmenlere karşı sertleşmesi ve Libyalı militanlarla işbirliğine gitmesi Avrupa’ya ulaşabilen göçmen sayısında büyük bir düşüşe sebep olurken, Akdeniz veya Ege’de boğularak ölenlerin sayısında büyük bir artış yaşandı. Yılın ilk yarısında en az 600 göçmen Avrupa’ya ulaşamadan denizde boğularak can verdi.

Bu sayılara Libya’da kötü kamp şartlarından dolayı hayatını kaybeden veya militanların eline geçtikten sonra öldürülenler dahil değil.

Geçtiğimiz hafta Libya’nın doğusunu elinde bulunduran savaş ağası General Halife Haftar’a ait olduğu öne sürülen uçakların başkent Trablus yakınlarındaki Tacura mülteci kampını bombalaması sonucu en az 50 mülteci hayatını kaybetti, 80’i yaralandı.

Avrupa ile Türkiye destekli Libya Ulusal Mutabakat Hükümeti arasında imzalanan anlaşmaya göre denizde yakalanan göçmenler Libya’ya geri gönderiliyor. Anlaşma kapsamında Libya, göçmenleri kendi topraklarında tutuyor. İnsan hakları örgütleri, bu anlaşmanın insanlık dışı olduğunu belirtiyor. Göçmen ve mültecilerin köle gibi satıldıklarına ilişkin görüntüler de daha önce ortaya çıkmıştı

Avrupa’da alarm zillerinin çalmasına sebep olan gelişme ise iki hafta boyunca Akdeniz’de kalan mültecileri kurtaran Alman kaptan Carola Rackete’ye karşı İtalya’nın sergilediği sert tavır oldu. Kısa süreliğine tutuklanan Rackete, Almanya ve Fransa’nın sert tepki göstermesi üzerine serbest bırakıldı.

İtalyan ırkı İçişleri Bakanı Salvini’nin günah keçisi olduğunu vurgulayan Der Spiegel, bu durumun Kuzey Avrupa ülkelerine yaradığının altını çiziyor.

Göç uzmanlarına göre uygulanacak karma bir sistemle Avrupa’nın maruz kaldığı göç sorunu çözülebilir. Buna göre Avrupa’da kurulacak mülteci kabul merkezleri ile gelecek göçmenlerin durumları incelenecek ve durumu uygun olmayanlar derhal kendi ülkelerine geri gönderilecek.

Fakat Avrupa Birliği üyesi ülkelerin ne kadar mülteci alacaklarına dair bir kota belirleyememesinden dolayı bu yöntem uygulanamıyor.

Der Spiegel’den bir gün sonra 5 Temmuz’da ‘Trump’ınkinden daha kötü bir göç politikası’ başlığıyla yayınladığı makalede New York Times da Avrupa’nın gizli göç politikasının 2016’da Türkiye ile yapılan anlaşma ile başladığını öne sürüyor.

Bu anlaşmadan sonra göçmen krizinin daha az görünür olduğunu aktaran New York Times, İtalya hükümetinin de Avrupa Birliği’nin desteğiyle, Akdeniz’deki göçmenleri, uluslararası yardım kuruluşlarından önce yakalayarak Libya’ya geri götürmeleri konusunda Trablus hükümetiyle anlaştığını ifade ediyor.

Fayez Sarraj liderliğindeki Libya Ulusal Mutabakat Hükümeti’ni Türkiye ve Katar’ın yanısıra İtalya’da destekliyor.

Yapılan bu anlaşmanın işe yaradığının altını çizen gazete, yakalanan göçmenlerin Libya’daki ölüm kamplarına geri götürüldüğünü yazıyor.

İtalya ile birlikte Avrupa’ya gelmeye çalışan göçmenlerin en fazla giriş yaptığı diğer bir ülke de Yunanistan. Meriç Nehri’nin yanısıra adalar, Türkiye’den gelen Türk, Suriyeli, Iraklı, Afgan, İranlı göçmen ve mülteciler için iki önemli güzergah.

Ancak son aylarda, Yunan güvenlik güçlerinin Meriç Nehri’ni geçerken yakaladıkları göçmenleri sadece Türkiye tarafına bırakmakla kalmayıp, Türk güvenlik güçlerine teslim ettikleri yönündeki şikayetler üzerine Yunanistan Mülteciler Konseyi, Atina’daki Anayasa Mahkemesi’nde dava açtı. Geçtiğimiz ay ortalarında açılan davanın sonucu, özellikle Türk politik mülteciler tarafından merakla bekleniyor.

Türkiye’den Yunan adaları üzerinden Avrupa’ya geçmeye çalışan mülteci ve göçmenler ise adalardaki uygun olmayan kamp şartlarıyla mücadele etmek zorunda kalıyorlar.

20 bine yakın mültecinin adeta mahsur kaldığı adalardaki kamplar kimi zaman kapasitelerinin 5-6 katı mülteciyi barındırıyor. Adalarda çocuklar için eğitim imkanları çok sınırlı olduğu gibi sağlık konusunda da ciddi problemler yaşanıyor.

1993’ten beri mülteci ve göçmenler için en önemli güzergah haline gelen Avrupa’ya ulaşamadan ölen göçmen ve mültecilerin sayısının 40 bine yaklaştığı tahmin ediliyor. Kültürlerarası Eylem Birliği adlı kuruluş tarafından yapılan bir çalışmaya göre hayatını kaybeden 34.361 erkek, kadının ve çocuğun isimleri kayıt altına alındı. Ancak göç yollarında hayatını kaybeden binlerce kişinin isminin bilinmediğinin de altı çiziliyor.

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

1 YORUM

  1. Wir schaffen das! Mülteci gönderen politikalar ? Mülteci kabul etmesi istenen politikalar ? Toblum mühendisligi oldugu kesin, yalniz insanlari gererek catistirarak bir sonuc hesaplamalarinin olduguda net olarak görülmeli. Allah sonumuzu hayr eyleye.

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin