Analiz | Erhan Başyurt | @Erhan_Basyurt
Cumhurbaşkanı Erdoğan 13 Ağustos’ta Antalya’da AK Parti’nin Genişletilmiş İl Başkanları Toplantısı’nda yaptığı konuşmada, ‘Artık parlamenter demokrasi yok’ açıklaması yaptı.
‘Başbakan yok, tüm yetkilerin tek elde toplandığı başkanlık sistemine geçildi’ anlamına gelen bu sözlere, kimileri ‘2019’daki seçimlere daha vakit var’ diyerek karşı çıkmıştı.
15 Ağustos 2017 tarihli 694 sayılı Kanun Hükmünde Kararname (KHK), Erdoğan’ın haklı olduğunu gösterdi.
Tam 205 madde ile yüzlerce farklı kanunda tek kalemde değişiklik yapıldı.
OHAL ile sınırlı ‘OHAL KHK’sı ile OHAL ile ilgisi olmayan, Meclis’in yetkilerini de yok sayan bir dizi radikal değişiklik yapıldı.
MUHABERAT DEVLETİ OLDUK!
En kapsamlı değişiklikler MİT kanununda yapıldı.
MİT resmen, başbakan halen görevde olduğu halde Cumhurbaşkanı’na bağlandı.
Madde 21, Madde 24 ve Madde 25, Madde 60, Madde 61 ile 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun ilgili maddelerinde yer alan, ‘Başbakanca’ ibaresi ‘Cumhurbaşkanınca’, ‘Başbakan’ ibaresi ‘Cumhurbaşkanı’ şeklinde değiştirilmiştir.
Madde 62 ile ‘Cumhurbaşkanının başkanlığında Milli İstihbarat Koordinasyon Kurulu (MİKK)’ kurulmuştur.
Madde 63, Madde 65, Madde 66, Madde 67, Madde 68, Madde 69, Madde 0, Madde 71, Madde 72, Madde 73, Madde 74, Madde 75, Madde 76, Madde 78 ile ‘Devlet İstihbarat Hizmetleri ve Milli İstihbarat Teşkilatı Kanunu’ içerisinde yer alan ‘Başbakan, Başbakanının ve Başbakanca’ ifadeleri ‘Cumhurbaşkanı, Cumhurbaşkanının ve Cumhurbaşkanınca’ şeklinde değiştirilmiştir. Madde 76 ile, MİT Müsteşarı’nın ‘tanıklık’ için izni Cumhurbaşkanına bağlanmıştır.
Cumhurbaşkanı, bu düzenlemelerin ardından istihbaratın tek elde toplandığı, atama ve harcamalarda tek yetkili mercii haline gelmiştir.
Madde 84 ile de MİT’in bütçe dışı ihtiyaçlarının Savunma Sanayii Fonu’ndan karşılanması hükme bağlanıyor.
Saray’ın eleştirilen ‘yasal olmayan istihbarat toplama ve fişleme’ faaliyetleri artık yasal hale getirilmiş durumda…
Uzun süredir tartışılan ‘muhaberat devleti olduk’ söylemi, artık bir hayal değil gerçek!
‘REHİNE DİPLOMASİSİ’ RESMİ POLİTİKAMIZ
694 sayılı KHK’nın 74’üncü maddesinde, ‘Türk vatandaşları hariç olmak üzere tutuklu ve hükümlü bulunanlar, Cumhurbaşkanının onayı ile başka bir ülkeye iade edilebilir veya takas edilebilir…’ deniliyor.
Bir süredir tartışılan ‘rehine diplomasisi’ artık yasal bir hale dönüştü.
Türkiye tutukladığı yabancı vatandaşları ‘takas’ için resmen ‘rehine’ olarak kullanabilecek.
Bir süre önce Almanya, tutuklu Alman gazetecilerin ‘takas’ edilmesini Türk yöneticiler tarafından önerildiğini açıklamıştı…
TSK’DA YENİ TASFİYE VE KADROLAŞMA YOLDA
Yeni KHK ile ‘Yüksek Askeri Şura’da albaylar ile rütbe bekleme süresi üç yıldan az olan general ve amiraller, rütbe bekleme süresine bakılmaksızın ve sicil şartı aranmaksızın Yüksek Askeri Şura değerlendirmesine alınabilir…’ deniliyor.
AK Parti’nin yeni atamalarda çok daha fazla söz sahibi olacağı, üst düzey kadrolaşma ve yeni tasfiyelerin olacağının bir işareti bu…
Harp akademileri ve harp okulları kanunlarında kapsamlı değişiklikler yapılırken, astsubay ve askeri yargı alımları yeniden düzenleniyor ve şartlar değiştiriliyor…
Jandarma ile de kapsamlı düzenlemeler gerçekleştiriliyor.
YARGI BAĞIMSIZLIĞININ YOK EDİLDİ
Madde 79 ve Madde 80, Madde 81, Madde 82 ile ‘Adalet Bakanlığı bünyesinde İnsan Hakları Daire Başkanlığı’ kuruluyor ve görevleri düzenleniyor.
AİHM kriterleri gereğince 5 yıla düşürülen uzun tutukluluk süresi, bir kalemde yeniden 7 yıla çıkarılıyor.
3 bin adi suçluya af getiriliyor, 30 bin kadar adi suçlunun da tutukluluk şartları iyileştirilip, terör suçlamasıyla tutuklananlara yer açılmaya çalışılıyor.
Uyuşturucu satıcıları ve mallarına el konulmasına ilişkin de düzenleme yapılıyor.
İdari yargıya yönelik yeni sınırlamalar getiriliyor.
Madde 198 ile üniversitelerden atılan akademisyenlerin hukuk yoluyla geri dönüş kararı aldırmaları halinde, kendi üniversitelerine dönüşlerinin yolu kesiliyor.
Yargının nasıl siyasileştiğinin ve keyfi bir ‘intikam’ aracına dönüştüğü bir kez daha teyit ediliyor.
YASAMA MECLİS’İNDEN ZİNDANA TÜNEL AÇILDI
Meclis’in yasama yetkileri yok sayılmakla kalmıyor, muhalif milletvekillerini yola getirmek ve muhalefeti sindirmek için anayasal güvence altında olan vekil dokunulmazlığı tamamen kaldırılıyor.
Madde 146 ile ‘Seçimden önce veya sonra bir suç işlediği ileri sürülen suçlara ilişkin’ milletvekillerini dokunulmazlığı kaldırılıyor.
Ankara Cumhuriyet Başsavcısı ve bir ağır ceza mahkemesi bu dosyaları soruşturmakla görevlendiriliyor. Ama gerekmesi halde suçun işlendiği yer sulh ceza hakimliği de yetkilendiriliyor.
Meclis’teki muhalif vekillerin çoğu hakkında ‘fezleke’ olduğu göz önüne alınırsa, karar mercii de sulh ceza hakimliğine indirgenince, yeni şok tutuklamalar artık şaşırtıcı olmayacaktır.
Yeni KHK ile yasama meclisinden zindanlara tünel kazılmış kazınmış durumda!
KAYYIM ATANAN ŞİRKETLERE EL KOYMA
‘Torba kanun’ mantığında çıkarılan, konu bütünlüğü bile gözetilmeyen KHK ile kayyım atanan şirketlere yönelik de ‘el koyma’ kararı veriliyor.
Madde 180, kayyım atanan şirketlerde kayyımların mal sahiplerinin rızasını aramaksızın bir üst şirket kurmalarına ve TMSF’ye devrine izin veriliyor.
Madde 195’te de yine kayyım ve el konulan şirketler konusu düzenleniyor.
‘Kayyım atanan şirketlerin genel kurullarının yetkileri, Türk Ticaret Kanunu’na tabi olunmaksızın TMSF’nin ilişkili olduğu bakan tarafından kullanılır’ deniliyor.
Bakanın bu yetkilerini kısmen veya tamamen TMSF’ye devredebileceği hükme bağlanıyor.
Yani kayyım atanan milyarca dolar değerindeki, henüz yönetici ve sahiplerinin yargılamaları bile tamamlanmayan şirketlerin, Ticaret Kanunu dışında yönetilmesi ve tasfiyesi için TMSF’ye devredilmesine kapı aralanıyor.
Böylece ‘kayyım atama, el koyma ve tasfiye aracına’ dönüştürülüyor.
Türk ekonomisinin ciddi bir kriz içinde olduğu dikkate alınınca, bu kolaylaştırmanın sadece şu an el kayyım atanan şirketlerle sınırlı kalmayacağı, TÜSİAD üyesi ve Türkiye’nin en güçlü sermaye yapısına sahip diğer şirketlere de uzanacağının sinyali veriliyor.
694 nolu KHK’da, Sağlık Bakanlığı, kamu hastaneleri ve aile hekimliği gibi hususlarda da kapsamlı düzenlemelere de yer veriliyor.
‘Torba’ ya da ‘çorba’ KHK ile Aksaray’da Sultanhanı, Artvin’de Kemalpaşa ilçeleri de kuruluyor.
BU BİR BAŞKANLIK PROVASIDIR!
694 nolu KHK kapsamı ve sonuçları dikkate alındığında, sadece parlamenter rejimin bittiği değil, parlamentonun da demokratik başkanlık sistemlerinin aksine yetkisiz olacağının göstergesi.
694 nolu KHK 205 maddesi ile ‘Başkanlık Kararnamesi’ çıkarma yetkisine sahip olacak Cumhurbaşkanı’nın nasıl kararnamelere imza atacağının da göstergesi.
694 nolu KHK bir başkanlık rejimi provasıdır.
Yasama ve yargının yok sayıldığı ve sadece ‘Cumhurbaşkanı’ndan ibaret bir yürütme anlayışının olacağını gösteriyor.
ACI ACI ÇARESİZCE SEYREDİYORUZ
‘Rejimin değişmesine izin vermeyiz’ diyerek beylik laflar edenlere koca bir ‘Geçmiş olsun!’ diyoruz.
‘Tek Adam’ rejiminin ateşli destekçilerine de ‘bu ateş bir gün mutlaka sizi de mutlaka dokunacak’ hatırlatması yapmakla birlikte ‘Hayırlı olsun!’ diyoruz.
Muhalefet iktidarın ‘FETÖ sakızını’ çiğnemeye devam ettikçe kendi sonunu nasıl getirdiğini, ülkenin nasıl bir uçuruma sürüklendiğini acı acı, çaresizce yaşayıp görüyoruz!
- Bitti –