Kampüste ne gördüm, eylemciler ne diyor?

HABER-İZLENİM VE FOTOĞRAFLAR | ADEM YAVUZ ARSLAN, WASHINGTON TR724

Başkent Washington DC’deki eylemi takip etmek için George Washington Üniversitesi kampüsüne doğru giderken kulağım radyodaydı.

Ülkenin dört bir yanına yayılan eylemler yine ‘antisemitizm’ ve ‘Hamas’ ekseninde tartışılıyordu.

Yorumcuların çoğu da İsrail destekçisiydi.

Açıkçası ana akım medyanın tıpkı üniversite yönetimleri ve siyasiler gibi iyi bir sınav verdiğini söylemek zor.

Zira kulağıma çalınan yorumlar ve görüşler saha gerçekleriyle uyuşmuyordu.

Şöyle ki;

İsrail’in Gazze’de yaptığı soykırımı protesto eden eylemciler ana akım medya ve İsrail yanlısı lobilerce ‘antisemitik’ ve ‘Hamas yanlısı’ olarak yansıtılıyor.

Öyle ki bazı medya grupları ‘ateşkes ve İsraille işbirliğinin kesilmesi’ taleplerini doğrudan ‘Hamas’a destek eylemi’ diye etiketliyor.

Oysa ki George Washington Kampüsü şehrin tam göbeğinde.

Dahası öğrencilerin çadır kurduğu alan Beyaz Saray’a yürüme mesafesi, Dışişleri başta olmak üzere bir çok bakanlığa ise komşu sayılır.

Yani herkesin eylemleri kendi gözüyle görmesi, kulağıyla duyması çok zor değil.

Bunun altını çiziyorum çünkü eylemler başladığı günden bu yana öğrenciler ‘antisemitik’ ve ‘Hamas yanlısı’ olmakla suçlanıyor.

Oysa ki hiç bir kampüste ne antisemitik sloganlar var ne de Hamas yanlısı söylemler.

FOTOĞRAF | ADEM YAVUZ ARSLAN, TR724

Aksine ‘Gazze’de soykırım dursun, ateşkes olsun, Filistin özgür olsun’ demek malum medya ve siyaset tarafından ‘antisemitik’ olmakla eş değer tutuluyor.

Dün Washington DC’deki eylemde yarım gün geçirdim. Öğrencilerle konuştum, gözlem ve çadırların arasından yayın yaptım.

Anti Semitik denebilecek hiçbir söylem olmadığı gibi Hamas’tan bahseden bile yoktu. Eylemcilerin çok azı Müslüman. Siyahlar, Asyalılar ve beyaz Amerikalılar çoğunluktaydı.

Filistin direnişini sembolü olan Kufiyye yaygın olarak kullanılıyor.

Kimisi başına kimisi beline bağlamış. Kufiye ya da bizdeki tabiriyle Kefiye renkleri, dinleri ve ideolojileri farklı grupların ortak dili-sembolü haline gelmiş.

Dediğim gibi meydanda ne antisemitik ne de Hamas yanlısı sloganlar, talepler ya da pankartlar vardı.

Onun yerine Filistin’e özgürlük, ateşkesin hemen sağlanması, üniversitelerin İsrail hükümeti ve şirketleriyle iş yapmasının sonlandırılması talep ediliyordu.

Çadırların kurulduğu alanın ortasında, üniversiteye de adını veren George Washington’un anıtı var.

O anıt Filistin bayrakları ve ateşkes çağrıları ile doldurulmuş. Yanında ise büyük bir pano da ‘kamp kuralları’ yazıyor.

FOTOĞRAF | ADEM YAVUZ ARSLAN, TR724

Temizlik, düzen gibi uyarıların yanında büyük harflerle yazılmış ‘provokatif eylem ve söylemlerden uzak durulması’ notu var.

ABD Başkentindeki eylem günlerdir sürüyor.

Okullar final haftasında. Havalar da mevsim normallerinin üstünde sıcak. Buna rağmen kamp alanı dolu. Akşam saatlerinde daha da kalabalık oluyor.

“İfade özgürlüğünü kullanan öğrencilere müdahale etmeyeceğiz”

Üniversite yönetimi Columbia Üniversitesi’nin yaptığı gibi polisi göreve çağırdı.

Ancak başkent polisi örnek olacak bir tavırla bu talebi geri çevirdi. Washington DC polisi “Eylemleri görüyoruz. Burada şiddet yok, saldırı yok. Dolayısıyla buraya müdahale etmeyiz” cevabını verdi üniveristeye.

Şaka gibi ama aynen böyle oldu.

Düşünsenize; anayasasının birinci maddesi ifade ve fikir özğürlüğü olan bir ülke Amerika. Üniversite kampüsleri ise ifade özgürlüğünün en geniş anlamda kullanıldığı yerler.

Mesela Vietnam karşıtı olaylar 1968’de bugün polis şiddetiyle gündem olan Columbia Üniversitesi’nde başlamıştı. Aynı şekilde Güney Afrika’nın ırkçı yönetimine karşı eylemler 1985 yılında yine Columbia’dan yayılmıştı.

Şimdi ise liberal ve özgürlükçülüğü ile bilinen üniversiteler soykırım karşıtı eylemleri polis şiddetiyle bastırmaya çalışıyor. Özellikle de Texas gibi Cumhuriyetçi valilerin yönettiği eyaletlerde polis ekstra sert.

DC polisi ise üniversite rektörlerine adeta ders verip “İfade özgürlüğünü kullanan öğrencilere müdahale etmeyeceğiz” dedi.

Gazzeye destek eylemlerinin Türkiye’yi ilgilendiren boyutu ise daha da tirajik.

Şöyle ki; Harvard, Yale, MİT ve Columbia gibi kalbur üstü üniversiteler aynı zamanda çok zengin.

Milyarlarca dolarlık bütçeleri var.

Ülke ve şirketlerle ortak çalışmalar yapıyorlar. Mesela MIT’in çalıştığı bazı projelerin müşterisi İsrail Savunma Bakanlığı.

FOTOĞRAF | ADEM YAVUZ ARSLAN, TR724

Filistin’i diline dolayan Erdoğan ve AKP elitleri ne yapıyor?

İşte bu projelerde çalışan öğrenciler “Bizim geliştirdiğimiz teknolojileri Gazze’de sivilleri öldürmek için kullanan İsrail ile çalışamazsınız” diyerek okullarının İsraille ilişkiyi kesmesini istiyor.

Üniversite yönetimleri hangi şirketlerle iş yaptığının açıklanması yönündeki taleplere kulak tıkıyor. Ancak öğrenciler kararlı. Bu konuda geri adım atmayacaklarını tekrar ediyorlar.

Peki Amerikan üniversite gençliği ‘Soykırım varken İsraille ticaret yapılamaz’ diye günlerdir meydanlarda iken her fırsatta Filistin’i diline dolayan Erdoğan ve AKP elitleri ne yapıyor?

Eski Bakan Nihat Zeybekçi’nin dediği gibi ‘karlı bir ticaret’ yapıyorlar.

Türkiye bırakın ticareti kesmeyi, biraz yavaşlatsa İsrail sıkıntıya düşecek ama Erdoğan rejiminin böyle bir kaygısı yok.

Devrik Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun dediği gibi Erdoğan ve avanesi baktıkları her yerde sadece dolar yeşili görüyorlar.

Suçüstü yapıldıkları halde umursamadan ticarete devam ediyorlar. Tam anlamıyla ibretlik bir durumla karşı karşıyayız.

Bugünlerde tecrübe ettiğimiz eylemlerin bir başka düşündürücü yanı daha var. Malum olduğu üzere İsrail yanlısı lobiler burada çok güçlü. Finans ve medya dünyasında, akademide ve özellikle de siyasette etkililer.

Hal böyle olunca da gündemi domine edebiliyorlar.

FOTOĞRAF | ADEM YAVUZ ARSLAN, TR724

Eylemler nereye evrilir?

Ayrıca finansal güçlerini bir nevi şantaja dönüştürüyorlar. Mesela Pensilvanya Üniversitesine 100 milyon dolar bağış yapan bir Yahudi işadamı, rektör istifa etmezse bağışı geri çekeceğini açıkladı.

Rektör istifa etmek zorunda kaldı. Benzeri bir durum Harvard’ta da yaşandı. Akedemik kadro ise kaygılı.

Çünkü okul yönetimleri dersler ve sınavlara girmek yerine eyleme giden öğrencilere müsamaha gösterilmemesini istiyor.

Akedemik kadro da bu baskılardan çok rahatsız. Sonuçta parayı verenin düdüğü çaldığı bir sistemde akademik özgürlüklerden bahsetmek mümkün değil.

Eylemler nereye evrilir şu an kestirmek zor.

Üniversiteler final haftasında. Ardından tatil gelecek. Bu durum üniversite yöneticilerini rahatlatıyor.

Ancak sonbahar da ne olacağını tahmin etmek zor.

Fakat şurası kesin; üniversite kampüslerinde başlayan dalga, yükselen popülist ve militarist rüzgarı kesmese bile hızını düşürecektir.

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

3 YORUMLAR

  1. Gazze Katliamı, lanetlenmiş kavim İsrailoğullarının gargat ağacı olacaktır. Antisemitizm tüm dünyayı saracaktır. Rüzgar ektiler, fırtına biçecekler.

  2. Ermeni meselesi mesela. Adamin biri, Filistindeki gibi de degil, kendi Topraklarinda Ermeni cetelerine Terörist diyemiyor. Kaldiki bu teröristler halkla birlesmis. 532 bin Müslümani öldürmüs. Ittihat Terrakki ve Alman subaylarin aldigi kararlarada dogru diyen yok. Hamasin o yaptigi saldirisi bir terörist saldirisiydi o ayri, Iranmi kandirdi, Iran-Israil birlikte mi kandirdi belli degil, baksana suandaki yaptiklarina. 11 Eylül misali kendi hedefleri icin cevaz veriyorlar.
    Yani Gazze ve 1915 i karsilastirirsam, Gazze 100 kere daha SOYKIRIM kategorisine girer. 80 yila yakindir Ingiliz, American destegiyle yapilan zulümler, Toprak calmalar, Gettolar kurmalar …

    Müttefik galib gücler Israili 1945 de neden Avrupada, Almanya-Austurya … bölgesinde kurmadilar.

    Vesselam

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin